Boş derslerin ardından zorlu ders saatlerini de arkamda bırakarak evin yolunu tuttum. Annem evdeydi. Bu sabah erkenden nereye gittiğini soracaktım ama sonra işine karışmak istemedim. Yemek sonrası günlük rutinlerimi yaptım. Cam kenarındaki koltuğa oturup kitap okumaya başladığım sırada annem beni yanına çağırdı. Odadan çıktığımda elinde kocaman poşetlerle onu gördüm.
''Anne bunlar ne?''
''Oğlum alt tarafı 3-5 lif yaptım.''
''Anne ama orada hiç 3-5 lif varmış gibi durmuyor burada tamı tamına 7 büyük poşet var.''
''Gel bana yardım et orada konuşacağına.''
Elindeki birkaç poşeti alıp ona baktım.
''Şimdi bunları al aşağı ineceğiz.''
''Tamam.''
Ayakkabılarımı giyip aşağı indim.
Annem,
''Şu üstteki pazar yerine gidiyoruz. Orada bu lifleri satacağız."Neye şaşıracağımı bilmiyorum annemin kısa bir zamanda bu kadar çok lif yapmasına mı? Yoksa pazar tezgahı açmasına mı?
Pazara geldiğimizde poşetleri yere koydum. Taşımaktan ellerim ağrımıştı.
Annem gözden kaybolduğunda ne yapacağımı bilemedim ne ara nereye gitmişti bu kadın?"Oğlum gel yerleştir şunları."
Annemin aniden ortadan kaybolup geri dönmesi beni korkutuyordu.
Sağ salim pazardan döndüğümüzde kendimi salondaki koltukların üzerine attım.
"Aç mısın?"
Tam evet diyecektim ki,
"Benimkide soru. Tabii aç olursun o kadar ayakta kaldın satış yaptın."Mutfağa girdiğinde peşinden gittim.
"Anne yardım edeyim."
"Yok oğlum seni bugün çok çalıştırdım ben hallederim."
"Anne sen o sırada ne yapıyordun? Sende satış yapıyordun. Ayrıca sabah erkenden gitmişsin kahvaltı yaptığından bile şüpheliyim."
"E tamam iyi bari yardım et."
Annemle sofrayı hazırlayıp yemeğimizi yedik.
Bugün o kadar yorulmuşum ki yatağa yattığımda uyumuşum....
Sabah erkenden uyandım ve bir duş aldım. Duştan çıktığımda üzerimi giyindim. Annemin uyuduğunu gördüğümde onu uyandırmadan mutfağa gittim. Evde ekmeğin olmadığını gördüğümde yanıma cüzdanımı, telefonumu ve anahtarımı alıp evden çıktım. Bakkala ekmek almaya giderken parkta sabah sabah kendi başına salıncakta sallanan Açelya'yı gördüm.
Onu gördüğümde geçen konuştuklarımızı hatırladım. İlk onun yanına uğradım."Günaydın."
Sanırım dalmıştı. İkinci kez günaydın dediğimde karşılık vermişti.
Yanındaki salıncağa binip yavaşça saklanmaya başlayarak,
"Sabahın bu saatinde burada tek başına ne yapıyorsun?""Sallanıyorum."
"Ne demek istediğimi sen anladın."
"Uyandığımda evde daral geldi ve kendimi burada buldum. Seni nasıl müzik rahatlatıyorsa beni de burası rahatlatıyor."
Durdu.
"Neden biliyor musun?"
Kafamı salladım. Gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ
Teen FictionAnnesi demeden sokağa çıkmayan, sokakta taşları tekmeleyen, asosyal bir genç. Evet o benim. Ben Hakan... - 18 Haziran 2019 - 18 Haziran 2020