Özel Bölüm -1-

65 4 9
                                    

HAKAN

"Tamam anne. Şimdi kapatmalıyım araba süreceğim."

"Tamam oğlum dikkatli gel."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatıp yanımdaki boş koltuğa koydum. İşten çıkmış eve, annemin yanına gidiyordum. Yolda giderken trafik ışığının kırmızısı beni durdurdu. Işığın yeşile dönmesini beklerken gözüm ilerde olmuş bir kazaya takıldı. Kaza yapmış arabanın yanında ambulanslar ve polis arabaları vardı.

Televizyonda gördüğüm haberle annemle beraber hastaneye gitmiştik. 28 kişinin içinde bulunduğu otobüs kaza yapmıştı ve o araçta babam da vardı. Babamın iyileşip hastaneden çıkmasını beklerken kalp krizi yüzünden öldüğünü öğrenmiştim. aklıma başka bir hatıram geldi. Üniversiteye başladığım sene ehliyet almıştım. Üniversitenin üçüncü yılında aldığım arabamla Açelya ile gezmeye çıkmıştık. O ise ehliyet sınavına üniversite bitince girecekti.
Açelya arabaya bindikten sonra radyoyu açmıştı.
Radyoda 'Manga-Yine Yeni Yeniden Sev' çalıyordu. Açelya şarkıya eşlik ediyordu. Gülerek arada ona bakıyor ama sonra tekrar yola bakmaya devam ediyordum.

"Hadi Yavuz seninde sesini duyalım."

Açelya'nın dediği ile ona ve şarkıya eşlik etmeye başladım.

Gideceğimiz yere geldikten sonra arabayı park ettim. Ben arabadan indim ancak Açelya arabadan inemeden çarpışma gerçekleşti. Park ettiğim arabadan ben çıkmıştım ama o çıkamadan araba çarpmıştı. Anın şokunu hemen atlatıp Açelya'yı arabadan çıkardım çevreme toplanan birkaç kişi ambulansı aradığı için sadece kucağımda kanlar içinde kalmış Açelya'ya şarkı söylüyordum.

"Hadi deli gibi sev beni
Yine yeni yeniden sev"

Sonra gözyaşlarım onun kanlı yüzüne düştü.

"Lütfen, beni bırakma. Daha hemşire olacaksın, ben yaramazlık yapınca bana iğne yapacaksın, birlikte pamuk şeker yiyeceğiz."

Ambulansın kulağıma dolan sesi ve onu kucağımdan almaları... Hemen ambulansa onun yanına bindim. Kanının akmış olduğu ellerimle cebimden telefonumu çıkarıp Bulut'u aradım.

"Çabuk ... Hastanesi'ne gel. Ablan..."

"Abi iyi misin? Ablama ne oldu?"

"Sana dediğim hastaneye gel Bulut."

Sonra telefonu kapattım.
Açelya'nın kanlı bedenine baktım.

"Bana söz verdin, ölemezsin."

Kulağıma dolan korna sesi ile şimdi olduğum zamana döndüm. Arkamda kuyruk olan arabaları ve onların içinde sinirle korna çalan şoförleri görünce arabayı sürmeye başladım.

Evin önüne gelmiştim. Arabamı park edip eve yöneldim. Anahtarımla kapıyı açtım.

"Ben geldim anne."

"Hoş geldin oğlum."

Ezgi ile ben bu şehirde üniversite kazanmıştık ve ayrı üniversitelere gitmiştik. Oğuzhan ile Açelya ise başka şehirlere gitmişti.
Açelya farklı şehirde üniversiteye gidince Cihan amca taşınma kararı aldı. Bulut, Derin ile ayrılmıştı ama yine de onu bırakmayı istemiyordu, bu yüzden bizimle yaşamaya başladı. Tatillerde ya biz gidiyorduk ya da Açelyalar geliyordu. Birbirimizi özleyince de akşamları görüntülü konuşuyorduk.

Şimdi Bulut ve Derin aynı üniversiteyi kazanmış, birlikte okuyorlardı. Cihan amcalar tekrar eski evlerine taşınmışlardı. Ben mimar olmuştum. Ezgi hemşire olma kararından vazgeçmiş ve aşçılık okumuştu.
Bir zamanlar yemek yapamıyor diye onunla dalga geçiyorduk oysa şimdi harika yemekler yapıyordu. Oğuzhan ile ayrılmışlardı.
Oğuzhan, otomobil tamircisi açmıştı. Açılışa Ezgi'yi çağırmıştı ve Ezgi de gelmişti ancak konuşmamışlardı.

UYUMSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin