O böyle deyince saçını çekip Açelya'nın odasındaki bir sandalyeye geçip oturdum. Onlarda yatağa yayıldı. Ben aklıma gelen planı onlara anlattım. Ezgi birkaç şey daha ekledi ve Açelya'da bu planı onayladı. Geriye uygulaması kalmıştı.
Odaya kapı çalmadan pat diye Bulut girmişti. Onu gören Ezgi küçük bir çığlık atıp suratına yastık fırlatmıştı. Açelya ise Bulut'a bağırarak
"Çık odamdan eşşek." demişti. Ne kadar kibar olduğunu gördük. Açelya bize içindeki cevheri gösterdi. Demek onunda içinde bir şeyler yaşıyormuş.Bulutsa cevap olarak
"Ah kalbim kırıldı deme öyle ablacığım." Aklıma pepee çizgi filmindeki bebenin şarkısı geldi. Kalbim kırıldı, kalbim kırıldı... Neyse bilen bilir."Git çabuk yoksa göstereceğim sana ablacığımı." diye bağırdı Açelya.
Bulut başka bir lisede okuyordu.
9. sınıfa gidiyordu ve iyi anlaşıyorduk. Tabii bunu kızlar adına söylemiyorum. Sürekli bir didişme halindeler."Ama önemli bir şey için geldim."
dedi şirin görünmeye çalışan Bulut."Ne var?" dedi Açelya. Odasına pat diye girmesine kızmıştı sanırım.
"Abla senin şu yeni aldığın kalemleri alabilir miyim?"
"Hayır."
"Ama neden?"
"Çünkü... Hayır." Çok açıklayıcı oldu Açelya Hanım'a teşekkürler.
"Hadi ama lütfen."
"Az daha yalvar." dedi Ezgi gülerek.
"Sen karışma Ezgi abla."
"O zaman verme Açelya."
"Tamam Ezgi abla özür dilerim. Abla, ablacığım yalvarıyorum ver şu kalemleri."
Açelya gülerek
"Tamam bu kadar yalvarma, sürünme yeter. Kalemlerimi eksiksiz istiyorum." dedi.Bulut, Açelya'nın uzattığı kalemleri aldı.
"Birkaç tane kalem istediğime pişman ediyorsunuz. Tamam eksiksiz getiririm. Söz." Bulut odadan çıkınca okul saatinin yaklaşmış olduğunu fark ettik.
Ezgi de benim gibi çantası ile gelmişti. Açelya'nın hazırlanması ile de planımızı gerçekleştirmeye mutlu ve hızlı adımlarla okula gittik.
Beşinci dersin sonu operasyon başlayacaktı. Zilin çalmasıyla sınıftan çıkar çıkmaz Açelya ile kafa kafaya çarpıştık. Öylesine hızla sınıftan çıkmıştım ki onu görmedim ve çarpıştık. Kafası gerçekten sertti ve başım acıdı. Kendi canımın acıdığını belli etmemeye çalışarak Açelya'ya baktım. O sırada
Ezgi bize gülüyordu."Açelya iyi misin?" diye sordum.
"İyiyim. Başım acıdı biraz." Oturduğu yerden kalkmaya çalışırken yere düşecek gibi oldu. Onu Ezgi ile tuttuk.
Hoca önümüzden geçip giderken kendimize geldik. Açelya'yı Ezgi ile bırakıp hocayı durdurdum ve ilk kez onunla konuştum.
"Verdiğiniz ödevi yaptım." dedim elimdeki resimi uzatarak."Ne? Şu an çok şaşkınım ama neye daha çok şaşırsam bilemedim. Senin benimle konuşmana mı? Yoksa yapmazsın diye salladığım bir ödevi yapmana mı?" dedi elimdeki kağıdı alarak.
Ne? Bu adam şaka mı? Beni boşuna mı uğraştırdı? Aptal herif. Salaklık bende ama yırttığım zaman yapmayacaktım. Şeytan diyor git iki tane yapıştır, yüzüne tükür.
Kendime operasyonu hatırlatarak sakinleşmeye çalıştım."Ödev ödevdir ama değil mi?" dedim sevimli görünmeye çalışarak. Dostum ben bir erkeğim ve ne kadar sevimli olabilirim ki. Zaten sevimli görünmek dediğimde sahte bir gülümseme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ
Roman pour AdolescentsAnnesi demeden sokağa çıkmayan, sokakta taşları tekmeleyen, asosyal bir genç. Evet o benim. Ben Hakan... - 18 Haziran 2019 - 18 Haziran 2020