Çarşamba!
Annemle Açelyalara gittik. Bizden önce gelmiş birkaç teyze daha vardı. Bir kenara oturdum. Beni gören Açelya sandalyesini yakınıma getirdi.
Açelya
"Demek geldin.""Sarma dedin. Geldim."
Kapı çaldı. Açelya yanımdan kalkarak kapıyı açmaya gitti. Ezgi ile annesi gelmişti. Hoşgeldin muhabbetlerinden sonra Açelya, Ezgi ve ben tabaklarımızı alıp mutfağa geçtik.
"Hayret sen nasıl geldin Hakan?"
dedi Ezgi."Neden?"
"Ne bileyim bir sürü kadın var da gelmezsin sandım."
"Onu sarma ikna etti." dedi Açelya.
"Ve tabii tek olmayacağımı Bulut'un da evde olacağını söyledi Açelya."
"Ha evet Bulut nerede?" diyen Ezgi'nin lafı ile Bulut'un mutfağa girmesi bizi güldürdü.
"Neye gülüyorsunuz siz?"
"Ezgi Bulut nerde dedi ve sen geldin ona gülüyorduk." diye açıklama yaptı Açelya.
"Ben de Hakan abimin sesini duydum da geldim."
"İyi yaptın." dedim.
"Hakan abi gel seninle oyun oynayalım."
"Dur Bulut, Hakan tabağını bitirsin oynarsınız. Hem gel sana da bir tabak hazırlayayım."
"Olur abla ama kısır koyma."
"Tamam."
Tabaklarımızı bitirdiğimizde Bulut ile onun odasına gittik. PlayStation oynadık. Bizim arkamızdan Ezgi ve Açelya geldi. Beraber maç yaptık.
Oyunumuzun ortasında kapı açılarak Ezgi'nin annesi göründü ve önce Ezgiler evine gitti.Bizim gitme zamanımızda Açelya bana bir dondurma kutusu uzattı.
"Ben ne yapacağım dondurmayı?"
"Dondurma ne yapılır acaba? Hem o dondurma değil. Sarma."
Kutunun kapağını açtığımda sarmaları gördüm.
"Tahmin etmeliydim."
Gülümsedim.
"Teşekkürler."
"Rica ederim."
Uzun bir vedalaşmadan sonra eve geçtik.
Eve döndüğümde okulda verilen ödevleri yaptım ve sonrasında yatağa geçip telefondan film izledim. Film bittiğinde banyoya gittim. Çıktığımda annem ne yapıyor diye merakla salona bakmaya gittiğimde annem yerde baygın yatıyordu. Hemen yanına gidip uyandırmaya çalıştım. Ayaklarını yükseğe kaldırdım ve bir kolonya ile bileklerini ovdum. Uyanmıyordu korkmaya başladım. Biraz su aldım ve yüzüne çarptım.
Nefes alıyor fakat gözlerini açmıyordu.Ambulansı arayacağım an
"Oğlum." diyerek gözlerini araladı.Hemen elimdeki telefonu bırakıp ona döndüm.
"Anne iyi misin? Ne oldu? Hastaneye gidelim mi?"
"Yok bir şey iyiyim. Hastaneye gitmeye gerek yok."
"İyi de ne oldu?"
"Biraz başım döndü. Bayılmışım ama şimdi iyiyim."
"Gel bir hastaneye gidelim belki bir şey vardır."
"Yok oğlum yorgunluktandır. Bir oturup dinleneyim geçer."
"İyi ama kendini yorma. Su getireyim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ
Novela JuvenilAnnesi demeden sokağa çıkmayan, sokakta taşları tekmeleyen, asosyal bir genç. Evet o benim. Ben Hakan... - 18 Haziran 2019 - 18 Haziran 2020