Hafta sonunu Bulut, Emre ve kızlarla beraber geçirdik. Cumartesi günü Emre'yi ilk önce gitmeyi sevdiğimiz kafeye götürdük.
Orayı o da bizim gibi sevdi. Daha sonra sahile gittik. Sahilde kızların isteği üzerine pamuk şeker yedik. Sahilin yakınlarında olan bir alışveriş merkezine gittik. Daha sonra yorulduğumuz için eve geldik.
Cumartesi günü böyle geçti.
Pazar günü Bulut lunaparka gitme fikrini bizlere söyledi. Emre kabul edince Ezgi'de kabul etti. Haliyle Açelya ve bende kabul ettik ve gittik. Bulut'un hain bir planı varmış tabii. Ben iki sene önce ilk defa hız trenine binmiştim ve bir daha binmeyi aklımdan bile geçirmemiştim. Bulut ve Emre'nin ısrarları ile hep birlikte hız trenine bindik. Trenden indiğimizde Ezgi kustu. Haliyle Emre ve Bulut'a kızdı. Ezgi kendine gelince lunaparkta biraz daha oynayıp yemek yemek için bir restauranta gittik. Karnımız doyduğunda mahalledeki parka gittik. Emre, Bulut ve ben basketbol oynarken kızlarda çekirdek çitlediler. Pazar gününü de böyle geçirmiş olduk.Ve bugün Çarşamba.
İki gündür basketbol antrenmanları için okulda kalıyordum. Beni izlemeye kızlar ve Bulut geliyordu. Basketbol çalışması sonrası üzerimi değiştirip geri döndüm ve beraber her zamanki gittiğimiz kafeye gittik."Emre ile konuştum hepinizi şimdiden özlemiş." dedi Ezgi.
"Bizde onu özledik." dedi Açelya.
"Konu değişikliği, Ezgi abla sen de yıl sonu yarışmalarına katıldın mı?" diye sordu Bulut.
"Hayır." dedi Ezgi.
"Peki ya sen abla?" diye sordu Bulut Açelya'ya.
Açelya bir şey demedi. Sadece kahvesinden bir yudum aldı.
Açelya'nın konuşmayacağını anlayıp olayı ele aldım."Konu değişikliği, sizin yeni çıkan aksiyon filminden haberiniz var mı?"
"Şu iri yarı bir adam var o mu?" diye sordu Bulut.
"Evet, o."
"Görmüştüm o filmi." dedi Açelya.
"Ben de gördüm ama ilgimi çekmedi." dedi Ezgi.
Sonrasında olan bir sessizlik.
"Geç oldu artık kalkalım."
"Tamam abi." dedi Bulut.
Hesabı ödeyip çıktık. Eve geldiğimde duş aldım. Duştan sonra odama geçip verilen araştırma ödevimi yaptım. En son telefonu elime aldım yatağa uzandım. Ben yatarken annem mutfaktan seslendi.
"Hakan!"
Odadan çıkarak,
"Efendim?" dedim."Ekmeğimiz kalmamış. Bir koşu bakkala git de ekmek al."
"Tamam."
"Giderken seslen sana şu çöpü de vereyim."
"Tamam. Seslenirim."
Odama gidip kapımın arkasında asılı olan gri hırkamı giydim. Annemin verdiği parayı cebime koydum ve odadan çıktım.
"Anne, çıkıyorum."
"Kapının önüne koydum."
"Tamam."
Ayakkabılarımı giyip çöpü aldım. Çöpü atıp bakkala gittim. Ekmek alıp döndüğümde annem yemek masasını hazırlamıştı.
Ekmeği mutfağa bıraktım. Hırkamı çıkardıktan sonra banyoya gidip elimi yıkadım. Daha sonra ise yemek yemek için mutfağa gittim."Anne ne zamandır sormuyorum. İşleriniz nasıl?"
"İyi yavrum."
"Yardıma ihtiyacınız var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ
JugendliteraturAnnesi demeden sokağa çıkmayan, sokakta taşları tekmeleyen, asosyal bir genç. Evet o benim. Ben Hakan... - 18 Haziran 2019 - 18 Haziran 2020