➡️2

4.7K 358 59
                                    

Telefon çalınca tek gözümü açtım ve ekrandaki 'Aşk' yazısıyla bir kaç saniye bakıştım.

"Ne oldu gece gece?"

"Gece mi? Saat daha bir Furkan. Uyuyorum deme sakın."

"Yok. Ne uyuması? Şey yapıyordum canım." Bir de kekele de tam olsun Allah'ın kekosu diyen Cansel'in sesi yankılandı o an kulaklarımda.

"Sevgilin mi var lan senin?" diye sordu gülerek. Öyle ölmem canım ya.

"Bunu sormak için mi aradın?"

"Yok yavrum ya. Bardayım da ben. Kızılay'da sanırsam. Çok da emin değilim. En son taksi olayımı biliyorsun. Müsaitsen alır mısın beni diyecektim?"

"Barın adı?"

"Girerken bakmıştım aslında. Birey miydi baray mıydı baran mıydı? Neydi lan?" dediğinde, "Konum atmayı hatırlıyor musun bari?" diye sordum gülerek.

"Ha. Çok mantıklı." dedikten sonra kırılma sesi geldi ve sonra da onun gülüşü. "Masa az önce önümde değil miydi ya? Kim itti lan onu?" Daha sonra telefon kapandı ve konum geldi. Karan'ı b harfli olarak hatırlamazsına kahkaha atsam da, hızla çıktım evden. En son taksi olayı dediği şey pek de iç açıcı bir olay değildi zira.

İçeriye girdiğimde dumanaltı olan mekana alışmaya çalıştım bir kaç saniye. Sonra da onu gördüm. Yine ve yine dudaklarından hiç silinmeyen bordo ruju ve kıçını zar zor kapatan bir şort vardı üzerinde. Ve lanet girsin ki, her zamanki gibi mükemmel görünüyordu.

Yanına gidip kaldırmak için kolumu omzuna attığımda "Hayırdır?" diye soran çocuğa aldırmadım. Benim yerime "Sana ne lan!" diye cemkiren Öykü, cevabı yapıştırmıştı çünkü.

Arabaya bindirip kemerini bağladığımda gözlerini zar zor açık tutuyordu. Sürücü koltuğuna yerleşip, gaza bastığımda "Bugün de formundasın maşallah." dedim alay edercesine.

"Az içtim ki." diye cevapladı, kafasını bana doğru çevirip başını koltuğun arka tarafına pat diye atarken.

"Sen? Emin misin?"

"Yarısını kustum. Bence onlar sayılmaz." Gülünce, güldüm ben de. Daha geçen ay hacca gitmiş olan babama bunu söylersem, şeytan niyetine diyerek Öykü'yü de taşlamaya çalışır miydi ki acaba?

"Neden içiyorsun ki bu kadar?" diye sordum. Ayıkken alamadığım cevabı belki sarhoşken alırım diye. Ama çoktan kapanmıştı göz kapakları afilli bi perde misali, gözlerinin üzerine. "Ah be Öykü." dedim sessizce, sanki beni duyabilecekmiș, duysa anlayabilecekmiș ya da sabah hatırlayabilecekmiș gibi.

Eve geldiğimizde kafasına dikkat ederek arabadan indirdikten sonra aynı temkinli halimle odaya doğru taşıdım. Gündüz bir çok kez gelmişti evime, ama ilk kez burada yatacaktı. Benim yatağımda.

Koltuğun kirlentlerine sindiği gibi, yatağa da siner miydi o mükemmel kokusu?

Yavaşça yatağa yatırdiktan sonra, ensesinde duran elimi çekmeden önce, bir kaç saniye baktım ona. Yapmamam lazımdı. Uzak durmam lazımdı. Sarhoştu. Bundan yararlanamazdım. O kadar şerefsiz değildim.

Elimi çektiğimde, yana çevrilen başına baktım. Boynunda parlayan kolyesine. Bir kere bile çıkartmamıștı kolyeyi, onu gördüğüm günden beri.

İncelemek için elime aldığımda, yakından görebilmek adına biraz daha eğildim. Odadaki ışığı yakmamıștım, holdeki hafif ışıkla yetindiğimden yaklaştığımda içki kokusu geldi burnuma. Ona rağmen, kendi kokusunu gizleyememiști içkinin keskin kokusu.

Derin bir nefes aldığımı fark ettiğimde bir kaç santim geri çekildim. Uyuşturucu arayan polis köpeği gibi ne diye kızı kokluyordum ki durup dururken?

Kolyenin ucundaki küçük kalbi görünce sinirle bırakıp, dikleștim yatakta. Başka şekiller de vardı. Öylesine bir kolyeydi belki, çok sevdiği. Belki de eski sevgilisi ya da hâlâ sevgilisi olan biri almıştı. O bana espriler yapıp dursa da, ben ona bu konuyu açamıyordum bir türlü. Sormak ağır geliyordu. Ya da alacağım cevaptan korkuyordum, bilmiyorum.

Oldukça rahat bir kızdı Öykü. Oturup ay ben aşık oldum, ya da şundan çok hoşlandım muhabbetleri yapmazdı. Erkeklerle ilgili muhabbetlere bile katılmazdı çoğu zaman. En son konu açayım da ağzından laf alayım dediğimde çok beğendiysen sana ayarlayalım dediğinden beri ben de öyle bir muhabbet açmak için bir hamle yapmıyordum zaten. Ama ne gülmüştü bizimkiler be! Hikmet bir ay boyunca götüme bakma lan piç diye mesaj attıktan sonra resmen bir sayfalık random atmış, ikimize özel grup kurarak grup adını sen seversin kanka yapması yetmezmiş gibi profil resmine de çikita muz koymuş, yanlarına gittiğimde okuldaki erkeklere sordum kanka onlar pilot sevmiyormuş dedikten sonra yüzü morarana kadar gülmüş, ama ne yazık ki nefesi kesilip de ölmemişti şerefsiz. Göt herif nolacak? Göt mü? Töbeler olsun.!

Yataktan kalkıp da odadan çıkacağım sırada "Işığı aç." diye mırıldandı Öykü belli belirsiz.

"Ne?"

"Karanlıktan korkarım ben." dedikten sonra zorla açmaya çalıştığı gözlerini bir türlü açmayı başaramayınca tekrar daldı uykuya. Hayat karşısında bu kadar dik ve cesur duran bir kızın karanlıktan korkması beni şaşırtsa da ışığı açtım ve kapının yanında ona bakakaldım uzunca bir süre. Hani malın biri bir kızın yanına yanaşır ve cennetten düşerken canın çok yandı mı diye sorup kızın tav olmasını bekler ya, işte Öykü o sorunun asıl muhatabı gibi duruyordu şu an. O kadar güzel, o kadar masum ve o kadar şahaneydi ki, arkadaş olmadan önce üzerime bir kere soda, bir kere sıcak çikolata dökmese, bir keresinde def ol diye bas bas bağırıp, birinde de okkalı bir Osmanlı tokatı atmasa, şu an melek olduğuna yemin bile edebilirdim.

《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin