"Nasıl başladınız siz çıkmaya?" diye sordu Nesrin,ben ellerimi ritmik bir şekilde masaya vururken. Öykü su almaya gitmiş ve biz de çocuğu soru yağmuruna tutma fırsatı bulmuştuk böylece. Ona sorsak, asla cevap vermezdi. Ve vermemişti de.
"Daha önceden çıkma teklifi etmiştim ben ona. E tabi kabul etmemişti. Sonra geldi, yanıma oturdu, yaptın mı kendine bi sevgili diye sordu. Yok deyince de, başladık işte." Ulan! Şansımın ta sekiz ceddini! Gitmiş çocuğa çıkma teklifi etmişti bir de, burda gül gibi ben varken.
"Öpüştünüz mü?"
"Ne?" Hikmet'e dirsek atıp, "Bakma sen ona." dedim. Cevabını duyup da kendime eziyet etmek istemiyordum şahsen.
"Kamikaze sever misin?"
"Anlamadım?" dediğinde Hikmet kahkaha atmıştı. Denese severdi belki. Bi salaydım aşağı yahu.
"Öyle, şakacıdır bizimkiler. Alışırsın." Yo, hiç de şaka sevmem oysa ki Nesrin. Ustelik alışacak kadar çok kalacağını sanmıyorum aramızda. Öykü terk etmese, ben vururdum tercihen.
"Dersim varmış. Kaçıyorum ben." dedi Öykü yanımıza gelir gelmez.
"Bir şey unutmadın mı sence de?"
"Neyi?"
"Beni."
"Niye oğlum, ben demeyince kalkamıyor musun sen?" Bastır Öykü. Çok geçmez, terk eder bu seni.
"Yok, hani birlikte gideriz diye."
"Ha, kıyamam. Heveslendin mi sen? Gel hadi." diyerek elini tuttu o mendeburun. Yok, ben iyi değilim. Tansiyonum şey oluyor.
İkisi sarılarak giderken "Hikmet." dedim, başımı ellerimin arasına alırken. "Sağ tarafta silahım var. Usulca alıp benden uzaklaştırsana kardeşim."
"Sakin ol ya. Sen değil miydin daha dün çok geçmez ayrılırlar diyen."
"Yo."
"Ha, bendim. Ama haklıyım. Öykü'nun umru bile değil baksana." Baktım ve o an Öykü'nün yanağından öpen bir adet hanzo gördüm. "Bakmasaydın daha iyiydi tabi."
"Sikerim lan böyle işi!" deyip masaya vurduğumda, masa yere düşmüş ve Nesrin çığlık atarak ayağa kalkmıştı.
"Ne oluyor burda?"
"Kusura bakma abi." diyerek cebimden para çıkarttım. "Çatladıysa falan yaptırırsın. Özür dilerim. Gerçekten."
"Yok. Iyiyseniz sorun yok da." dediğinde, eline verdim parayı. "Cidden, kusura bakma."
Okuldan çıkarken, arkamdan bir adet silahlı Hikmet geldiğinden olsa gerek, güvenlik de gecikmemisti. Ulan Geri zekalı, al bi yerine sok dedik, mafya gibi elinde mi gezdir dedik sana!
"Hayırdır gençler?" Kartı gösterdiğimde "Gençler, diyen arkadaş komutanıma bağlayıp gitmişti yanımızdan. Öykü hariç herkes saygı duyuyordu bana. Onunla da ped almaya falan çıkıyorduk işte. Hayallerimin alışverişi!
" Ver şu silahı Hikmet."
"Tek gitme sen. Kaza falan. Allah korusun. Ben de geleyim. Orda veririm silahı da."
"Abartma oğlum ya. Ders var, ona gideceğim."
"Zaten, yanağından öptü. Yani. Ne var ki bunda. Arkadaşları da öpebilir. Çok da abartmamak lazım." Doğru diyorsun Nesrin, siyanür falan deneyeyim, kaza bi tık abartı olur.
"Furkan?"
"Yahu tamam. Dersim var diyorum. Ver şunu." deyip silahı aldım ve arabaya binerek uzaklaştım oradan. Uyuyracağım yalanı bulamadan Öykü elden gidecek gibiydi bu gidişle. Bir şeyler yapmam lazımdı. Ölmek çözüm olsa, onu da yapacaktım. Lakin ölürsem, kaybederdim. Bir şey bulmak ve bunu hemen yapmak zorundaydım. Ama, ne? Muhammet'i ben seviyorum çık aradan desem, arkadaşı için bırakır mıydı acaba sevgilisini? Allah belamı versin ki, bırakacağını bilsem, kesinlikle yapardım. Ama sonunda benimle konuşmama ihtimali de vardı. Ve Allah belamı çoktan vermişti.
Furkan papucu yarım, bin uçağa kamikaze yapalım 😈😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'
HumorKüçücük bir yalan, ne kadar değiştirebilirdi hayatınızı? Küçücük dediysem.. Biraz irili ufaklı bir küçük. Küçükcük.. Tamam ya. Sadece aşık olduğum kıza ben gayım dedim. Siz hiç mi pembe yalanlar söylemediniz sevdiklerinize? Pembe mi? Iyk!