➡️21

1K 111 31
                                    

"Gelme kanka."

"Oglum dursana. Susadım lan."

"Girme." Göğsüme koyduğu elini sıktı sonra. "Vuhhu, memeye bak."

Eline vurup, "Çek lan sapık." dedikten sonra yana doğru bir adım daha attım, içeriye geçmek için. "Ya çıksana önümden."

"Furkan. Ağzına boru dayayıp onu da çeşmeye bağlarım istersen, ama yapma."

"Öykü mü içeride? Görmesem unutacak mıyım sanki oğlum? Manyak mısın sen?" diyerek onu kenara itip içeriye girdim, o arkamdan seslenirken. Çeşmeyi götüme sok Hikmet götüme. Bu ne lan! Öpüşüyor mu onlar? Yok yok, bademciklerine bakıyor kesin. Ulu orta, ne öpüşmesi canım? Yok yok. Kemalim yapmaz.

"Furkan. Aldım ben bak suyunu. Hadi çıkalım." Hikmet yanıma gelene kadar, orta yerde durup da onları izlediğimi fark etmemiştim bile. Onlar da beni etmemişti zaten. Aşktan gözleri kimseleri görmüyorsa demek..

"Şiş var mı şiş? Bırak sen suyu."

"Şiși ne yapacaksın?"

"Kızdırıp gözlerime sokacağım. Ne yapayım başka? Bu ne lan?" İkisini işaret ettiğimde, sesim biraz fazla çıkmış olacak ki, bir kaç kişi bize dönmüştü. Ama Öykü hanımın umuru bile değildi. Zamkla yapıştırdıklarını düşündüğüm bir tanecik sevgilisinden ayrılmış, lakin yüzüme bile bakmamıştı.

Tamam. Ben bakardım onun yüzüne. Nasılsa yüzsüzlük, benim göbek adımdı aylardır.

Yanına yaklaştım. Bana bakması için bir kaç kez genzimi temizledim ve ikisi de bana döndüğünde "Selam." dedim, nazik çıkmasına özen gösterdiğim sesimle. Oha! Muhammet değildi bu. Bu kimdi lan? Kimdi oğlum bu? Bak bak. Bana bak bana. Sanki Muhammet olsa oturup göbek atacaktım? Öyle de yoktu şansım, böyle de yok. Ama bu biraz daha yakışıklı gibiydi sanki. Durup dururken niye yikseltiyorsun çıtayı Öykü? Neden yani?

"Pardon? Tanışıyor muyduk?" Bunu söyleyen yanındaki it değildi. Öykü'ydü. Tam da bu yüzdendir ağzımın beş karış açık kalması da.

"Tanışıyor muyduk derken? Şaka mı yapıyorsun Öykü?"

"Bu kim?"

"Bilmiyorum." diyerek dudak büktükten sonra, ayağa kalkıp çocuğun elini tuttu. "Sana gidelim mi? Sıkıldım ben." Hikmetciğim, bana oradan iki şiş daha söyler misin canısı, kulaklarıma da sokacağım.

"Öykü."

"Bana bak." derken, hâlâ onun elini tutuyordu. "Yeni insanlar tanımayı sevmem. Anladın mı?" Sözleri neyse de, bakışları kırmıştı. Tanımıyor gibi bakmıştı. Bana. Beni beni, Bihter'ini repliği eşliğinde bayılıp kalacaktım a şurada şimdi.

"Pardon, geçebilir miyiz?" Hikmet'e de aynı bana davrandığı gibi davranıp, soğuk bakışlarla bakarak çekti gitti yanımızdan. Az önce kalktığı sandalyeye oturup "Gördün değil mi?" diye sorduğumda, tam karşıma oturdu o da.

"Resmen silmiş oğlum kız bizi. Ha, haksız mı diye sor. Sor sor, çekinme." Dümdüz yüzüne baktığımı göre göre devam etti konuşmaya. "Haklı abi. Defalarca dedik. Açıkla şu kıza dedik. Olmaz böyle dedik. Öğrenince sikecek ecdadını dedik. Al. İyi oldu sana."

"Dur. Öyle olmaz." diyerek silahı önüne attım. "Önce bunla vur, füzeyi sonra atarsın canım arkadaşım."

"Yalnız, senin ona yaptığının aynısını yaparak intikam alması da, ayrı bi olay." deyip elini yumruk yaparak mahalle karıları gibi ağzına götürdüğünde, sinirle geri aldım silahı.

"Götünde patlatırım bu silahı Hikmet."

"Vallaha kanka, nereme sokarsan sok, az önce sana giren kadar acıtacağını sanmıyorum." Silahı yavaşça belime geri koyup, kalktım masadan. Haklıydı. Adam haklıydı abi. Bu güne kadar da haklıydı. Şimdi de haklı. Bundan sonra olacaklar için de haklı. Anasını siktiğimin dünyasında bir benim haksız zaten. Bir benim hata yapan. Bir benim seven. Sevdiğini söyleyemeyen. Tabi canım. Vurun Kahpeye..

《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin