➡️8

2.2K 204 57
                                    

"Öykü yerine sana sarılarak uyumak hiç hoş değil abi ya." diye söylenip koala misali sarılan Hikmet'i tepikledim ayağımla. "Oğlum yürü git bak. Zaten namım pek hoş değil. Sarılıp durma lan götüme götüme."

"Kanka, yanlış anlama da, maşallah taş gibisin ha." Tekrar tekme yedikten sonra yere düştü ve kahkaha attı. "Öykü seni ona buna ayarlamaya çalışıp aynen bu cümleyi kuruyor mudur ki acaba?"

"Yemin ederim a bu örtüyü diklemesine ağzından sokar kıçından çıkartırım Hikmet."

"Oğlum sen o malum organdan bahsetme. Bi hoş oluyorum. Hayır, nihayetinde iyi kötü bir geçmişimiz var."

"Lan Allah yarattı demem salarım seni merdivenlerden aşağı oğlum. Yatsana."

"Tekmelemesen uyuyordum zaten. Artı, senin yüzünden sevgilisi ile değil de seninle yatmak zorunda kalan da benim. Niye tekmeleyen sen oluyorsun pardon?" deyip ellerinden destek alarak yatağa zıplayarak tekmeledi beni.

"Sanki sevgilisiyle yatsa ne olacaktı? Mal mı ne ya?"

"Doğru kanka. Seni daha iyi elliyorum. Hadi gel sarılıp yatalım." deyip sarılmaya kalktığında yüzünü avuçlayıp geriye ittim.

"Lan bak git."

"Öykü sarılsa böyle yapmazsın ama."

"Öykü'yle sen bir misin oğlum ya?"

"İkimizde seni biricik kankamız olarak görüyoruz. Bak, ortak yönümüz çok." dediğinde sinirden yumruklarımı sıktım. Keşke baban da ananı biricik kankansi olarak görseymiș be Hikmet. Resmen beni delirtesin diye yapmışlar seni.

"Hikmet. Beş saniye içinde uyumazsan, uykunda boğarım gibi seni, biricik kankan olarak." dedim, sinirimi bastırmaya çalışıp. Dişlerim sızlıyordu sıkmaktan. Bu saatte onu döversem, tek korkum Öykü'nün uyanmasıydi ve bu yüzden de sakin kalmalıydım. Sinirlendiğimi anlayan Hikmet üç saniye sonra hormalaya başlamıştı zaten. Bu yüzden sinirle söylenerek örtüyü yere sardıktan sonra yastığımı alıp yere yattım ben de. Belli olmazdı bu şerefsizin sağı solu şimdi. İnadıma inadıma sarılırdı. Öykü de pat diye odaya daldımı, al sana on yıllık dalga sebebi.

***

"Çok acıktım oğlum ben." diyerek kapıya yönelen Öykü'nün arkasından gidiyorduk sessizce. Gece kusmasan bu kadar acıkmazdın diyemedim, içmesi konusunda laf ettirmiyordu çünkü hanımefendi. E benim de küsecek diye ödüm koptuğundan.. Hikmet olsa söylerdi gerçi. Ama beyefendinin kahvaltısını yapıp, üzerine bir de kahve içiyor olduğundan emindim. Ne de olsa benim kartımı çalmıştı şerefsiz. İçerdi tabii.

Kapıyı açtığında bir süre sessizce bekledi ve sonra "Ne işin var senin burada?" diye sordu sinirle. Sevgilisi olamayacak kadar yaşlı olduğuna göre, kimdi bu?

"Mahkemeye yine gelmedin."

"Nereden öğrendin sen benim burada olduğumu?" Susmuş, bu saçma konuşmayı dinliyorduk. Saçmaydı, çünkü ikisi de çok başka şeyler söylüyordu.

"Kızımın nerede olduğunu tabii ki de bileceğim." Kızım derken? Öykü'nün babası yoktu ki.

"Kızın? A, bi dakika ben sizi tanıştırmadım." diyerek bize döndü. "Bunlar arkadaşlarım." Sonra da babasını işaret etti. "Bu da babam. Beni annemden peydahladıktan sonra bırakıp kaçan. Ve şimdi de nüfusuna almak için uğraşan. Ne kadar da fedakar bir baba, değil mi?"

"Öykü?"

"O mahkemeye asla gelmeyeceğim. Boşuna uğraşıyorsun." dedi sözünü keserek. "Senin soyadını almak gibi bir niyetim yok."

"Anlattım seni karıma. Kardeşlerine. Hepsi seni tanımak istiyor."

"Hadi ya." dedi gülerek. "Annemi de tanımak istiyorlar mıymış? Sorsana bir ara. Onun nasıl açlıktan öldüğünü anlatırım belki. Hastaneye gidecek paramız olmadığı için evde nasıl ölümünü beklediğimi anlatırım. Ya da dur, şeyden başlarız. Evine geldiğim o günden. Annem hasta dediğimde beni kapıdan kovduğun. Hani şu kar yağarken, üzerimde hırkayla kapına geldiğim. Nasıl? Sence beğenir mi biricik kardeşlerimle, üvey anneciğim bu muhabbeti? He babacığım?" diye bağırdı en sonunda kendine hakim olamayarak." Ne anlattın karına? Ne dedin? Seninle evliyken bekarım diye kandırdım o zavallı kadını dedin mi? Defalarca dövdüm dedin mi?" Kolundaki yarayı gösterdi sonra, tişörtü yırtarcasına çekerek." Bana bunu senin yaptığını da söyledin mi? Söylesene. Ne anlattın ona?"

" Öykü tamam." diyerek geri çektim onu.Ağlamıyordu ama buz gibi olmuştu bu sıcakta teni. Babasına bakışları gibi, kendisi de buz gibiydi.

"Bak adam akıllı konuşmamız lazım artık."

"Adam mısın da ben seninle akıllı konuşayım lan? Neymiş, soyadını alacakmışım? Ne yapayım lan ben senin gibi şerefsizin soyadını?" diyerek kolunu çekmeye çalıştı. Bıraksam, kafa göz dalacak gibiydi. Sen dur gönlümün sultanı, ben dalarım diyerek el koydum olaya.

"Öykü."

"Ne?" diyerek sinirle bana baktı bu kez. "Ne Öykü? Sen biliyor musun ki ben bu şerefsiz yüzünden neler çektim? Neler yaptı bu bana? Ha?"

"Ben de onunla muhatap olmamak için Öykü dedim zaten. Hadi gir içeriye. Sen de gidiyor musun? Kamp mu kuruyorsun bilemem. Ama geri çıktığımızda burda olma." dediğimde "Sen de kimsin? Ne karışıyorsun?" diyerek bana yöneldi bu kez babası olacak herif.

"Nesrin." deyip Öykü'yü içeriye götürmesi için ona teslim ettim, bir kaç adım yaklaştım ve gittiklerinden emin olduktan sonra silahı belimden çıkartıp kafasına dayadım. "Tanışalım o zaman. Üsteğmen Furkan Yılmazer ben." Silahı biraz daha bastırıp sessizce "Şimdi senin o işe yaramayan beynini şuracıkta dağıtırım, sonra da gerekirse paşa paşa çekerim cezamı. Anladın mı beni?" diyerek ona baktım. Sesi çıkmadığına göre anlamış olmalıydı. O yüzden silahı belime geri koyup içeriye girdim ve çoktan şişenin dibini gören Öykü ile karşılaştım.

" En azından aç karnına içmeyecektin hani Öykü ya? Bırak şunu."

" Konuyu kapatmaya çalışmanıza gerek yok." dedi gülerek. "Isterseniz anlatabilirim acıların çocuğu Öykü Bilgin'in hayatını. Telefonum nerde ya? Şöyle alttan bi de müzik alayım."

Birayı elinden alarak "Kimse istemiyor anlatmanı falan." dedim. "Ayrıca parazit gibi niye ben attıkça çoğalıyor lan bu şerefsiz evlatları?"

"Hikmet alıyor ki yenilerini." deyip kahkaha attı. "Hem de senin paranla. Boşuna atma yani, zarara giren yine sen oluyorsun. Bile bile kendini zarara sokma." dediğinde gülen taraf ben olmuştum bu kez. Bile bile kendini zarara sokma işinde benden iyisi yoktu bir kere. En büyük zarar, oydu bana zaten. Sonumuz olmadığını bile bile onu severken, her gün biraz daha fazla zarara sokuyordum kendimi. Bu yüzden, bu konuyu onunla tartışmayacaktım. Tamam tamam. Tam burada hunharca kahkaha atmak serbest. Ne de olsa hepimiz biliyoruz Öykü ile asla tartışamayacağımı.






Gulemiom Furkan. Daha çok acıyorum gibi ben sana. Kıyamam la😂 Bölüm yazmamı kaldıramayan wattpad tam üç kere sildi hikayenin yarısını. Allah'tan azimli bir yazarınız var 🤭

《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin