➡️7

2.5K 225 35
                                    

"Şu çocuk buraya mı bakıyor?" Öykü, bu cümleyi söylemeden yirmi dakika önce söylediği çocuğu fark etmiş ve ayni şekilde ben de ona dik dik bakmaya başlamıştım. Fakat bu onu yıldırmamıștı ne yazık ki.

"Bilmem."

"Sana bakıyor olmasın." Nesrin ve Hikmet evde kaldığı için mutluydum şu an. O Hikmet bir daha bu tür bi cümleye kahkaha atarsa kuş niyetine uçak motoruna atıp, garanti olsun diye uçağı da tam en yuksekteyken dikine yere çakmak gibi masumane planlarım vardı zira. Zaten ona bakıyor olmasını düşünmesinden daha iyiydi şu anki düşüncesi. Allah'ım, ben bu hallere düşecek erkek miydim be? Aç oğlum göster amcalara diyen dayım görse, amcaları da yanına alıp koşarak uzaklaşırdı şu an.

"Yakışıklı çocuğum." dedim, ağlanacak halime gülerken. İçimde kına gecesinde çalınan mezdeke eşliğinde hönküre hönküre ağlayan eli kınalı gelin kız duygusallığı vardı şu an.

"O da yakışıklı ha. Gidip bir konuşsan mı?" Hah, benim gibi bi taş dururken, şu sümüklüye yakışıklı mı dedi o? Bi saniye lan, cidden konuşsam mı?

"Konuşayım." diyerek ani bir hareketle kalktım ve çocuğun yanındaki sandalyeyi çekerek, pat diye oturdum.

"Hayırdır?"

"Hiç. Öyle, bakıyordum ben."

"Bana mı?"

"Yok. Yani niye sana bakayım? Manyak mıyım?"

"Olabilirsin bence. Yoksa neden yanında sevgilisi olan bir kıza öküzün trene baktığı gibi yarım saattir bakacaksın, değil mi? Yani, akıllı bir insan yapmaz bence böyle bir şeyi. Hele ki yiyeceği dayağı göz önünde bulundurursa." Çocuk hiçbir şey demeden uzaklaşırken, kendi masamızdaki içecekleri eline alarak az önce çocuğun kalktığı yere oturdu Öykü. Bu arada, ordaki sahiplik eki bir tek bana mükemmel ötesi geliyor olamazdı değil mi?

"Ne oldu?"

"Hiç. Tipi değilmişim." En azından dayak yemek için..

"Hah! Tipsize bak sen." dedi omuz silkerek. "Zaten çirkin de bir şeydi, boşver." Bu şey değil miydi ya, kız çıkma teklifi edip de erkek onu tersleyince kız kankasinin ona verdiği teselli cümlesi. Her şey de ama kanka deme Öykü. Vallahi de intihar ederim.

Önüme doğru ittiği bardağı elime alarak kafama diktim. En azından çocuğa çirkin demişti. Bununla avunabilirdim. Zaten yapacak başka bir şeyim de yoktu. Hamile karısının her dediğine evet karıcım diyen iç güveyi erkek damat gibiydim. O eş, Öykü olduğu sürece evet karıcım diye peşinde dolanabilirdim zaten, sorun yoktu. Allah'ım, cidden iyi değilim ben bak. Al beni.

Telefonuna mesaj gelince eline aldı ve anında ayağa kalktı Öykü.

"Sahilde bizim okuldan bir kaç kişi varmış. Eğleniyorlarmis. Kalk hadi."

"Senin burada olduğunu nerden biliyorlar ki?" diye sordum, ayağa kalkıp parayı masaya bırakırken.

"Hikmet mesaj atmış. Diğerleri nerden bilecek be? Anlık yer bildirimi mi yapacağım onlara." diyerek koluma girdi ve yürümeye başladı. Ulan Hikmet! Kurt vardı çocuğun götünde kurt. Yorgunluktan geberene kadar gezip duruyordu. Ne vardı geberip uyusa yani? Sevmiyordum abi kalabalığı ben.

Beklediğimden daha büyük bir kalabalığa yaklaştığımız "Selam." diyerek hiç üşenmeden tek tek arkadaşlarını öpmeye başladı Öykü. Iki kişiyi es geçtiği gözümden kacmasa da, elimi kaldırarak selam verip Hikmet'in yanına oturdum.

"İkiniz ayrılmıyorsunuz hiç. Erkek arkadaşın mı?" diye soran kız, az önce öpmediği iki kişi arasındaydı. Diğeri erkekti, ki onu öpmemesi benim için asla bir sorun değildi.

"Evet." dedi ve yanıma oturarak tekrar koluma girdi Öykü. Bi dakika, kalbim atmıyor sanırsam benim..

"Bizim okuldan değilsin sanrım."

"Değil. Sorgun bittiyse önüne dönsen." diye tersledi Öykü, ağzımı bile açmama izin vermeden.

"Sorun mu var?" diye sorduğumda "Eski sevgilimin kanka diye yanında gezdirdigi mal." dedi gözlerini devirip. "Ve onun, ona aşık olduğunu tüm okul biliyor. Büyük bir ihtimalle al bak nasıl da bulmuş yeni birini diye onu fiștekliyor şimdi." dedi, kız az önce öpmedigi çocuğun kulağına bir şeyler fısıldarken. Çocuk da çirkin bir şeydi. Paçoz.

"Iyi de, niye yalan söyledin ki o zaman?"

"Aman." dedi sinirle. "Uzak dursunlar benden. Ne onunla muhatap olmak istiyorum, ne de o salak kankasıyla. Senin için sorun olmaz değil mi?" diye sorduğunda sakin kalmaya çalışıp "Yo." dedim kısaca. Uzun cümleler kurarsam saçmalayabilir, hatta içimdeki çığlıkları dışımdan atabilirdim. Deme öyle senin IQ'n 170 lan mal diye bas bas bağıran canım beynim. Bu da bir şey.

"E Öykü de geldiğine göre devam edelim." diyerek telefondan şarkı açıp, mini hoparlöre bağladı bir kız. Herkes dans ederken, gözlerimi devirdim. Birazdan Öykü de kalkacakti ve tüm gözler ona dönecekti çünkü. Bunu daha önce de yaşamıştık. Tek fark, Öykü'nün bundan haberinin olmamasıydı.

"Dans edelim mi?" diye sorduğunda afalladım anlık olarak. İsterdim, aslında dans da edebilirdim, ama herkesin önünde değil.

"Yok. Edemem ben." dediğimde elimden tuttu kaldırmak için. "Ben de senden başkasıyla edemem ki. Biri gelir girer dibime şimdi. Oturmak zorunda kalırım. Hadi." Senden dedi. Başkasıyla dedi. Edemem dedi. Beynim her cümleyi kelimelerine, kelimeleri hecelerine, heceleri de harflerine bölerek tekrar tekrar söylerken, tuttuğu elimi sıkılaștırıp ayağa kalktım. Rezil olmayacağıma emin olmama rağmen ayaklarım titriyordu ve çok iyi biliyordum ki bu, birazdan Öykü'nün tam dibimde olacağını bildiğim içindi. Başka biriyle dans etmeme sebebi de tam olarak buydu. Elindeki birayı birazdan kafasına dikecek ve sonra kendini kaybedip bana yaslanacaktı. Yani, çok çok büyük bir irade gerekiyordu bana şu an. Birayı tepesine dikip "Hadi ama, biraz hareket." dedikten sonra dans etmeye başladı. 'Allah'ım' diye yakarıp diz çökerek Öykü'nün elindeki birayı kapıp görmez olaydım şarkısını söyleyesim vardı. İşte tam o noktada üç sorunum vardı. Birincisi; şu an Öykü'nün ağzıma teptigi biradan ve her tür içkiden nefret ederdim. Ikincisi; görmez olaydım şarkısının tamamını bilmiyordum. Ve üçüncüsü; Öykü olmasa hayatımda başka biri de olmayacaktı. Bu durumda hayatım hep anlamsız, bomboş ve yarım kalacaktı. O yüzden, her ne kadar yakınsam da, onunla olmayı seviyordum. Onu.. Seviyordum.

《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin