➡️17

1.4K 150 25
                                    

"Furkan nerde ya? Gelmedi bugün?"

"Gelse her gün ne işi var diyorsun, gelmese özlüyorsun. Bi karar mı versen Öykücüğüm acaba?"

"Ne özleyeceğim ya? Sordum sadece. Malum, okulun müdavimlerinden."

"Sahi, bu okuldan da değil. Neden her gün gelip gidiyor ki?" diyen çocuğa baktım. Ben soruyor muyum evladım sana, tipin kalk gidelim diyor sen hangi hakla Öykü'nün etrafından pervanesin diye? Hasbinallah ya!

"Arkadaşımız çünkü."

"Tamam canım, orası öyle de.." dediğinde "Burası da seni ilgilendirmesin mi canım artık?" diye sordu Öykü. Çocuğu hiç seviyor gibi görünmüyordu. Beni daha çok seviyor olabilirdi. Hatta Furkan'a aşık bile olabilirdi, buna davranışlarına bakarak. Neden sevgiliydi ki o zaman? Ya da daha öncekileri değil de neden bunu tanıştırmıștı bizimle dan diye?

"Tamam aşkım. Kızma." Bu ne be böyle? Arabanın önüne koyulan, kafa sağlayan gereksiz kanișler gibi. Tamam tamam her şeye. Çocuğun oluşumu bile sinir bozucu. Sonra Furkan neden yok? Gelip bu manzarayı mı izlesin zavallı çocuk yahu? Tamam, yaptı bir yanlış. Dibine kadar sürdürdü de. Hak etmiyor mu eșoğlueşek? Ediyor. Ama yine de biraz fazla gibi. Kim sevdiğini başkasının kolunda görmeyi hak eder ki?

Nesrin'e sarıldığımda bi titreme geldi birden. Şeytan dürttü gibi resmen. Bu Çocuk konuştukça, bana bir kusma isteği de geliyor, tüm bunlara ek olarak nedense.

"Sinemaya mı gitsek çıkışta? Ne dersin?" Cevap vereceği anda, masanın üzerinde deminden beri çevirdiği telefonu çaldı Öykü'nün.

"Ne? Ne olmuş? Bi, Bi dakika, anlamıyorum." dedikten sonra elini masaya vurdu, muhtemelen mır mır konuşan sevgilisini susturmak için. "Ta-tamam. Anladım. Evet."

Telefonu kapatınca yüzü bembeyaz olan Öykü'ye odaklandık hepimiz. Babası mı ölmüştü acaba?

"Hi-hikmet."

"Efendim." dedim, ona doğru eğilerek. Vallahi de bir şey olmuştu. "Öykü. Iyi misin?"

"İyiyim ben. Hastaneden aradılar. Furkan.. Uçuşta sorun çıkmış. Hastanedeymiș." Ulan! Bu muydu yani mükemmel planı? Hayvan. Kız kalp krizi geçirecekti burada.

"Tamam. Sakin ol. Ben taksi çağırayım." dediğimde, Nesrin şaşkınlıkla bana bakıyordu. Nasıl bu kadar sakin kalabildiğimeydi büyük bir ihtimalle bu şaşkınlığı. Ya da, kendisi de tahmin etmiş olabilirdi benimle aynı şeyi. Hayır, yapıyorsun haber ver değil mi ama? Hıyar.

" Hadi." dediğimde ikisi de ayağa kalkmış ve beni takip etmeye başlamıșlardı.

"Öykü? Nereye?"

"Ya bi git Allah'ını seversen." diyerek Muhammet'in elinden kurtardı kolunu ve taksiye bindi Öykü. Furkan bunu görse zil takıp oynardı şu an. İşte, haber verseydi salak, videoya falan alırdım baştan sona ben de. Neyse, Nesrin anlatırsa inanırdı. Bana inanma potansiyeli oldukça düşüktü zira.

Hastaneye gidene kadar Nesrin olaya ve bana şüpheyle bakmış, ben gülmemek için kendimi zor tutmuş ve Öykü de ağlamamak için zor durmuştu. Arada biricik sevgilisinin aramalarını da meşgule atması gözümden kaçmamıștı. Bunları Furkan'a bir bir iletmem gerekiyordu.

Hastaneye geldiğimizde önce askerleri gördük, sonra da hâlâ ameliyatta diyen hemşireyi. Bir oda ayarlasa yeterdi aslında. Bu kadarı da birazcık fazla değil miydi?

Başımı iki yana sallayıp Öykü'yü oturttum ve askerlerden birinin yanına yanaștım.

"Ne oluyor burda?"

"Komutanımı bekliyoruz."

"Öyle değil. Neler oldu yani."

"İniş takımları arızalandı. Yapma komutanım atla dedik defalarca, ama uçak pistten çıkar da köye düşer diye endișelendi. Atlamadı." Bi dakika lan, ciddiydi bu.

"Dur dur dur. Şimdi sen, ciddi ciddi ameliyatta mı diyorsun Furkan?"

Şaşkınca başını salladığında, arkamı dönüp Öykü'nün yanına oturdum. Onu bilmem ama, benim ağlamamak için hiçbir sebebim yoktu. Yalan söylüyor, Öykü'yü kandırıyor sanıp güle oynaya gelmiştim kardeşimin can çekiştiği yere. Hâlâ daha yalan olabileceği aklımın bir köşesinde dururken, diğer seçeneğe daha çok odaklandım. Yalansa, ağlatana kadar döverdim, ödeşirdik en fazla.

"Hikmet?" Nesrin olayın gerçek olduğunu aradığında yanıma oturmuş ve sarılmıştı bana. Öykünün tam da şu anda ne abarttınız oğlum lan deyip bizi teselli etmesi gerekmiyor muydu? Bu kadar üzülmesi normal miydi ya da? Annesinden bahsederken bile dolmamıştı gözleri. Haberi aldığında dolması neyi işaret ediyordu? Ulan, yemin ederim ben de delirmiştim en sonunda. Bir yandan yalan olduğunu düşünüp Öykü'nün davranışlarını analiz etmek istiyordum, bir yandan da kardeşim diye ağıt yakıp bağıra çağıra ağlamak. Bu işin sonunda, deli çıkan ben olmasam iyi olurdu. Aksi takdirde, o hapları Furkan'a özenle monte edebilirdim.

《FİNAL》Yalancı Yalancı 'Sana Kimse İnanmaz'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin