Umay'ım: Bera
Umay'ım: Nira iyi mi?
Bera: Ne kadar iyi denebilirse
Bera: Yaşıyor mu dersen, Evet
Umay'ım: O zaman sorun ne?
Bera: Kim yüzünde bir iz ile dolaşmak ister ki?
Umay'ım: İz mi?
Umay'ım: Bera ne diyorsun?
Bera: Yüzüne gelen cam parçası onda bir iz bırakmış
Bera: Artık sonsuza kadar o iz ile yaşayacak
Bera: Sence ne kadar yaşayabilir hayatını?
Umay'ım: Sevdikleri yanında onun
Umay'ım: Hemen atlatacaktır
Umay'ım: Batın onu böyle sevdikten sonra o her zaman iyi olacaktır.
Bera: Sende beni sevsen de bende mutlu mutlu olsam be güzelim (Silindi)
Umay'ım: Peki, uyandı mı?
Bera: Hayır, hâlâ uyuyor
Bera: Batın duvara yaslanırken uyuya kaldı
Umay'ım: O gerçekten çok güzel seviyor
Bera: Beni görsen bende güzel severdim seni (Silindi)
Umay'ım: Ama uyandırmanız gerekmez mi?
Bera: Uyandırdım
Bera: Ama çok geçmeden yine uyudu
Bera: fiziksel olmasa da ruhsal olarak çok yoruldu
Bera: Günay ile barıştınız mı?
Bera: En son kavga ediyordunuz
Umay'ım: Bilmiyorum
Umay'ım: Şu aralar çok garip davranıyor
Umay'ım: Sanırım ayrılma yolunda ilerliyoruz
Bera: İşte o yoldan sola dön, beni bulursun (Silindi)
Umay'ım: Neyse
Umay'ım: Sen nasılsın Sarı Prens?
Bera: Sarı Prens?
Umay'ım: Senin lakabın
Umay'ım: Nasıl buldun?
Bera: Prenses sen olacaksan harika (Silindi)
Bera: Güzel
Bera: Sen döndün mü bu arada?
Umay'ım: Dönmedim
Umay'ım: Hâlâ hastanenin oradayım hatta
Umay'ım: Geleyim mi?
Bera: Gelme
Bera: Çünkü ben geleceğim
Telefonu kapatıp arka cebime tıkıştırdıktan sonra merdivenleri inip hastanenin kapısından dışarı çıktım. Arabanın kenarında dikilen Umay'ı görünce kendi kendime gülümseyip hızlı adımlarla yanına yaklaştım. Ona yaklaştıkça adımlarım yavaşladı, kalbim hızlandı.
"Bera, ben gelirdim. Gelmene gerek yoktu" söylediği ile hafifçe gülüp omuz silktim. O boğuk hastane ortamından kaçmak istiyordum ama Nira'yı da yalnız bırakmak istemiyordum.
"Sen gelmeden Günay mesaj attı Bera" gözlerinin içine baktığımda yavaştan dolduğunu gördüm. Anlaşılan ayrılmışlardı.
"Beni sevdiğini söylüyordu ya hani, aldatmış beni. Çok seviyormuş cidden" gözlerini sıkıca kapattığında dolan gözlerindeki yaşlar adeta kaçarcasına yanaklarından aşağıya inmeye başladılar.
Kafasını göğsüme bastırıp ona sarıldığımda kollarını belime sardı. Dudaklarından bir hıçkırık firar ederken bende saçlarını okşuyordum.
Bana sarılarak başka bir erkek için ağlaması canımı acıtıyordu. Ama mutluydum çünkü ona sarılabiliyordum. Bundan daha ötesi var mıydı şu an?
"Beni sevmemesi umrumda değil Bera, ama aldatılmak canımı yakıyor. Ben bunu hakettim mi?" Dudaklarımı saçlarını değdirip yavaşça geri çekildim.
"Kimse aldatılmayı haketmez. Kalbin kırıldı biliyorum. Etrafımda ilk aldatılan kız sen değilsin. Ne kadar onur kırıcı bir şey olduğunu biliyorum"
"Etrafındaki kızlar mı?" Kıskanmış mıydı o? Umarım yanlış anlamamışımdır!
"Nira"
"O bile aldatılıyorsa hayat bize neler yapmaz" söylediğine gülüp yavaşça geri çekildim. Gözyaşlarını sildiğimde artık ağlamayı kesmişti.
"Biliyor musun? Gülerken daha güzelsin" söylediklerim gülümsemesini sağlarken bende gülümsedim. En azından benim yanımda mutlu olabiliyordu.
"Sende çok tatlısın Sarı Prens!" diyerek yanaklarımı sıkmaya başladığında başta şaşırsam da sonradan gülerek ona bakmaya başladım.
Beni tatlı bulduğunu açık açık dile getirdiğine göre umut beslemeye kaldığım yerden devam edebilirdim bence.
Sanırım uzun zaman sonra bu kadar mutluydum.
Hele şükür yaw!
~~~~
Klasiği bozup bölüm sonunda Bera'yı mutlu yaptım. Çünkü neden olmasın?
Bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Prens | Yarı Texting
HumorBera: Hâlâ anlamadın mı Umay! Bera: Sana asla arkadaş gözüyle yaklaşmadığımı, Bera: Sana hep farklı baktığımı, Bera: Seninle iken çok mutlu olduğumu hiç mi fark etmedin Umay? Bera: Amacım yüzüne söylemekti ama neyse Bera: Seni seviyorum Umay Bera: İ...