1.1

12.8K 789 337
                                    

Uyanmaktan daha kötü bir şey varsa o da uyandırılmaktır. Sonsuza kadar uyuyabilme hakkım olsa seve seve kullanabilecekken hayat bana çelme takıp duruyordu.

Uyandırılmanın en kötü türünü yaşıyordum. Kapı zili! Uyanmam yetmiyor, kalkıp kapıyı açacağım. O da yetmeyecek gelen kişiyi karşılayacağım. Hem de şu tipsiz halimle!!

Gözlerim kapalı bir şekilde battaniyeyi üzerimden atıp oturdum. Yaptığım her şey olabildiğince uzun sürede gerçekleşiyordu.

Zilin çalması durduğunda bu sefer merakım devreye girdi. Kim gelmişti ki?

Hızlıca kalkıp camdan bakmaya gittim. Gördüğüm kişi ile camı açıp bağırdım.

"N'oldu Vera?"

Vera sesimi duyar duymaz yürümeyi kesip bana döndü. Yüzünde makyaj yoktu ve daha önce görmediğim çilleri gün yüzüne çıkmıştı.

"Beraber dışarı çıkarız diye gelmiştim ama uyandırdım sanırım. Özür dilerim. Uyandığını düşünmüştüm oysa."

Üzgün çıkan sesi ister istemez yüzümde bir gülümseme oluşturdu.

"Biraz bekleyebilecek misin? Hazırlanayım!" Kafasını salladığında odama geçip üzerime kot pantolon ve sweat geçirip dışarı çıktım. Saçlarım kuş yuvası gibiydi ama şık görünmem gereken biri yoktu artık.

"Çillerin güzelmiş." Söylediğime şaşırıp utanmış gibi başını öne eğip güldü.

"Ben sevmiyorum. Bu yüzden makyajla kapatıyorum. Makyajı sevdiğimden değil."

"Sevmemen çok saçma! İnan bana çok tatlı duruyorlar ve ben kolay kolay her şeye tatlı duruyor demem."

"Nereye gidelim?" Konuyu değiştirme şekline gülmek istesem de kendimi tuttum.

"Gülmemek için kendini zor tutuyorsun. Görmedim sanma!"

Gülme isteğimi serbest bırakıp gülmeye başladığımda o da gülümsedi.

"Sizin kafeye gidelim mi? Buraya gelirken gördüm. Çok tatlıydı!" Hafifçe sırıttı. "Ben kolay kolay her şeye tatlı demem!"

"İyi gidelim madem ama annem yanlış anlayabilir haberin olsun!"

"En fazla sevgiliyiz sanar. Ben de durumu izah ettim mi hiç sorun kalmaz!"

Kafeye geldiğimizde içerinin gerçekten kalabalık olduğunu gördüm. Annem ise çalışan tek garsona hızlı olmasını söyleyip duruyordu. Annemin yemekleri ün salmıştı anlaşılan!

"Bera?" annem beni gördüğünde şaşırmıştı ancak yanımda bir kız olmasına daha çok şaşırmıştı. Umay'ı biliyordu ama onu hiç kafeye getirmemiştim.

"Şu masa boşaldı. İsterseniz geçin oturun." Vera ile anneme onaylayan bakışlar atıp masaya oturduk. Annem birkaç dakika sonra işler yoluna girdiğinde yanımıza geldi.

"Ne istersiniz bakalım? Özel garsonunuz benim!"

Ben anneme gülümserken Vera'dan ufak bir kıkırtı çıkmıştı.

"Ama önce adınızı lütfeder misiniz küçük hanım?" annem Vera'ya yönelik konuştuğunda Vera gülümseyip cevap verdi.

"İsmim Vera efendim."

"Pekala Vera ve Bera. Ne istersiniz?"

"Ben bir kapkek alabilir miyim acaba? Yanında da sıcak çikolata olsun lütfen." annem bu sefer Vera'ya döndü.

"Bende aynısından olsun. Bera sizin yemeklerinize daha hakimdir." Hemen söze atladım.

"Annem diye demiyorum mükemmel yemek yapar! Hatta küçükken anneme hep 'senin gibi güzel yemek yapan bir kızla evleneceğim' derdim. O derece aşığım annemin yemeklerine!"

Annem hafifçe kafama vurdu.

"Bera... sen yemeğe aşıksın oğlum."

Ben gülerken annem de istediklerimizi getirmek için gitmişti.

"Annen çok tatlı bir kadın Bera! Sandığının aksine yanlış anlamadı hem."

"Annem benim başka bir kıza aşık olduğumu biliyor. Ve birine aşıkken başka biri ile çıkmayacağımı da biliyor."

"Keşke sevgini hak eden birini sevseydin Bera. Üzülmezdin böylece!"

"Aman! Geçti gitti. Hem ben yeni kankamla çok mutluyum. Çilli ve kısa boylu bir kanka!"

"Boyumu ağzına alma Bera! Kısa olabilirim ama ağzına çakmayı çok iyi bilirim!" Sahte sinirine gülmeden edemedim.

"Ne? Yalan mı? Kısasın işte. 1.59 boyunda kısa bir kızsın!"

"Buçuk! Bir metre elli dokuz santimetre beş milimetre!"

"Şimdi onu bunu bırak da, hocanın verdiği ödevi kimlerle yapacağımız belli olmuş mu?"

Gülen yüzü birden düştüğünde bir şey olduğu çok belliydi.

"Sen... Umay ile berabersin."

"Bi' kurtulamadım şu kızdan! Aynı bölümde olduğumuzu bile yeni öğrendim be!" Derin bir nefes alıp devam ettim. "Sen?"

"Ben sınıftan Arda diye biriyleyim."

Hafifçe kafamı salladım. Şu an moralim bozulmuştu. Umay'dan kaçmaya çalıştıkça adeta ona yakalanıyordum. Ondan kaçamıyordum.

"Bera, bana telefon numaranı versene, oradan haberleşiriz."

Telefonunu uzattığında elime alıp numaramı girdim. 'Bera' diye kaydettikten sonra Vera'ya geri verdim.

Telefonumu arayınca bende onu 'çilli' diye kaydettim. Bunu görse beni öldürürdü ama umrumda değildi. Aslında bücür diye kaydedecektim de, neyse...

Annem siparişlerimizi nihayetinde getirdiğinde sohbetimizi bölmemek için beklediğini anlamak pek zor değildi. Ama geri döndüğünde sürekli bizi dikizleyip duruyordu.

Günün kalan zamanında Vera ile kafede geçirmiştim. Onunlayken mutluydum. Çünkü etrafa pozitif enerji yayıyordu ve bu enerji beni de olumlu etkiliyordu.

~~~~

Depresyondan çıkmayı başaran yazara bir alkış!

Alta Vera'nın fotoğrafını koyuyorum. Kız resmen taş taş!

 Kız resmen taş taş!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Neyse, bb

Sarı Prens | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin