3

2K 101 52
                                    

...Hava kararmış, yıldızlar kendini belli etmeye başlamıştı.

Hafiften esen meltem, alnını kapatan dümdüz saçlarını hafifçe okşarken derin bir nefes almış, her gece oturduğu koltuğuna oturmuştu.

Elindeki aşk romanını en az yedi kere okuyup bitirmiş, içindeki cümleleri ezberleyecek kadar okumuş olsa da, hâlâ aynı hayranlık ve aşk ile okuyordu.

Başını yukarıya çevirdi. Karanlığa boğulmuş gökyüzünde, sanki kendini belli etmek istiyormuşcasına parlayan bir yıldız vardı.

O parlayan yıldızın bir de sahibi vardı. Kim bilir, belki o yıldızı sahiplenen kaç milyon insan vardı fakat gerçek sahibi onu sahiplenmemiş, onu sevmişti.

Her gece olduğu gibi, gözleri parlayan yüzlerce yıldızın içinden kendisine ait olan yıldızı aradı.

Ve onu gördüğünde, içinde tarif edemeyeceği kadar güzel duygular oluştu..

Kitabını açtı ve yeşil kalemle işaretlenmiş bir paragrafa göz gezdirdi.

"Yine ben geldim, yıldızım..." gökyüzüne karşı mırıldandığında, aralarında tirilyonlarca kilometre olmasına rağmen yıldızının onu duyduğunu hissediyordu.

"Bu gece, sana... güzel bulduğum bir bölümü okumak istiyorum. Beni dinlersin, değil mi?" Yıldızı Ryuuji'ye gülümsüyor gibi görünüyordu.

"O hâlde, okumaya başlıyorum." 

"Hatırlıyor musun sevgilim? İlk gecemiz bir karnaval gecesiydi, 1833 yılının büyük Perhiz’i arifesiydi. Tiyatrolardan birinde bir balo vardı; aslında gitmek zorundaydık ama kaçırmıştık ikimiz de. (Yazmaya güzel dudaklarından bir öpücük almak için ara veriyor ve sonra devam ediyorum). Hiçbir şey, eminim ölüm bile silemeyecek bu anıyı hafızamdan. Şu anda o gecenin her bir ânı tek tek geçiyor aklımdan ardı ardına, ruhumun gözü önünden geçen yıldızlar gibi. Evet, baloya gitmek zorundaydın ama gitmedin, beni bekledin güzellik ve aşk timsali masum meleğim. Küçük odan şahane bir sessizliğe gömülmüştü. Dışarıda Paris gülüyordu, şarkılar söylüyordu, işitiyorduk; maskeler geçiyordu kahkahalar içinde. Büyük şölenin ortasında, biz kendi köşemize çekilmiş, bize özel tatlı bir kutlama yapıyorduk gölgelerin içine gizlenmiş. Paris’in sarhoşluğu sahteydi, oysa bizimki gerçek…

Hayatını değiştiren o gizemli ânı hiçbir zaman unutma meleğim. O 17 Şubat 1833 gecesi bir semboldü, sende gerçekleşen büyük ve ihtişamlı bir şeyin cisimleşmiş haliydi sanki. O gece kargaşayı, gürültüyü, göz kamaştıran sahtelikleri, kalabalığı dışarıda, uzakta bir yerlerde bırakıp gizemin, ıssızlığın ve aşkın içine attın kendini.

O gece sekiz saat geçirdim yanında. Bu saatlerden her biri bir yıla bedeldi.

Bu sekiz yıl boyunca, yüreğim hep seninle doluydu ve gördüğün gibi, bu yıllardan her biri bir asra dönüşse bile değiştiremeyecek hiçbir şey bu durumu..."

Okumayı bitirdiğinde, kitabı kapatıp önündeki sehpanın üstüne koydu. Derin bir iç çekti ve yıldızına baktı.

"Sence... sence aşk nedir?" Özlemle kavrulan bir yüreği, kabuk bağlasa da içten kanayan bir yarası vardı...

Her zaman yıldızının sesini duyardı, kalbinde... onunla konuştuğunu hissederdi fakat bu sefer yıldızını duymamıştı...

"Aşk... bilmediğim bir duygu.  Bilmediğim bir konu ve.. konuşacak bir şeyim yok." Gözleri bulanık görmeye başlamıştı ama buna aldırmadı. Yıldızını hâlâ görebiliyordu ve önemli olan o an için oydu...

"Benim çok canım yanıyor, yıldızım... seninle konuşabiliyorum ve beni dinliyorsun, bunu hissediyorum ama sen benimle konuşamıyorsun! Senin dokunabileceğim bir bedenin ya da duyabileceğim bir sesin yok!"

Yaşadığı yalnızlığa ya da aşk acısına ağlamıyordu. Yıldızına ulaşamamanın yüreğinde verdiği sızıya isyan ediyordu göz yaşları.

Onun ne olduğunu bile bilmiyordu, bir kaya parçası? Bir meteor? Bir ateş topu? Ya da küçük çocuklara anlatılan o deniz yıldızlarının uçan ve parlayan türü müydü?

Hiç birisi gerçek değildi. O biliyordu, yıldızlar bunlardan birisi değildi. Ama ne olduklarını o da bilmiyordu...

Gece boyunca, hava aydınlanmaya başlayana kadar, yıldızlar teker teker kaybolana dek ağladı. Yıldızının ışığı yavaş yavaş gücünü yitirirken, gözlerini sildi ve kayboluşunu izledi.

Yıldızı gökyüzündeki yerini kaybederken, tüm evrene fısıldadı.

"Seni seviyorum Yıldızım" ...

Ryuuji'nin okumuş olduğu yazı bana ait değildir. Victor Hugo'nun "Sefiller" isimli kitabından alınmıştır. Çeviri bana aittir.

Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin