Size Sirius'un diğer tüm yıldızlardan farklı olduğunu, asırlar boyunca hiç bir insanla bağlantı kurmadığını, ancak sonrasında kendi isteği ile birisi tarafından sahiplenmeyi kabul ettiğini söylemiştim değil mi?
Ve de Sirius'un Sopdet'e karşı çıktığını söylemiştim, değil mi?
Ama detay vermemiştim. Bu bölümde bu konuya açıklık getirmeye karar verdim~
Sopdet tüm yaratılanların sonunu getireceği sırada, Sirius Sopdetle konuşmaya başladı.
"İnsanlar, işledikleri günahlar, yaptıkları, dünya ya da başka bir şey umurumda değil. Ryuuji'ye zarar vermen dışında hiç bir şey umurumda değil."
Sopdet'in, Sirius'u yaratırken, istediği şey bir yardımcıydı. Bir arkadaştı, bir elçiydi.
Kendinden bir parça olarak yaratmıştı onu. Kendiyle eş değerdeydi.
Ve onu kızı olarak görüyordu. Bu sebepten ötürü, kendisine itaatsizlik edeceğini düşündüğü son kişi, hatta düşünmediği kişi Sirius'tu.
Kızının bir insan için kendisine karşı gelmesi onu etkilemişti. Belki de o tanrı bile üzülmüştü.
"İstediğini yok et. Yak, yık. Kendini ya da başkasını parçala. Ancak senin yarattığın, iradesi, kişiliği, karakteri, tercihleri olan hiç bir varlık sana tapmayacak. Tapsa bile, kimse senin istediğin gibi olamayacak."
"Evet sen tanrısın ve her şey senin istediğin gibi olur, ancak onlara özgürlük verdin. Sana inanmaları için onları zorlayamazsın. O zaman özgür olamazlar."
"Özür dilerim Anne, ama şeytana yenildin. Özür dilerim, ancak ben seni Ryuuji'ye tercih etmeyeceğim"
Sopdet, her canlı gibi, her yarattığı gibi, duygulara sahipti.
Ve Sirius, onun duygularını incitmişti.
"Bir insanı, aciz bir varlığı, seni yaratan tanrıya tercih mi ediyorsun?"
" 'aşık olduğun insanı annene tercih mi ediyorsun?' Diye sorulmasını tercih ederdim. Ama evet böyle de denebilir. Onu sana tercih ediyorum"
Yıldızlar, her canlı gibi bazı kurallara uymak zorundaydılar. Kanunlarının yazılı olduğu kitaplar vardı, kanunlara uymayan cezalandırılırdı.
Bir yıldızın yeryüzüne inebilmesi, yıldızın kararına hem bırakılmış, hem de bırakılmamıştı.
Deniz Kızı'nın hikayesini bilir misiniz? Küçük deniz kızı, prensle tanışabilmek için sesi karşılığında insana dönmüştü. Ancak prensi kendine aşık edip onunla evlenemediği takdirde ölecekti. Ve aynen öyle olmuştu da. Prens onun gözleri önünde başkasıyla evlenip kızı ölüme terk etmişti bilmeden de olsa.
Yıldızlarda bir nevi küçük deniz kızı gibidir. Sahipleri tarafından sevilmeyi beklerler. Gerçekten sevilmeyi isterler.
Sahiplerinin kendilerini isteyeceğine inandıklarında, Sopdet'in izniyle kayarlardı. Kimi zaman bir hayvan olarak, kimi zaman cansız bir şey eşya olarak, kimi zaman da bir insan bedeninde düşerlerdi yere.
Ve ne olursa olsun, sahiplerine ulaşırlardı. Çünkü, yıldız gökten kaydığı vakit, sahibi ile aralarında bir bağ kurulur, birbirlerini bulmadıkları sürece anlamsız bir boşlukta, eksiklik, hissederlerdi.
Neyse ki, Yıldızlar sahiplerine ulaşamadıklarında, eğer insan bedenindeyseler, sahipleri kendisine aşık olmadığında, ölmezlerdi.
Sahipleri öldüğünde, yeniden gökyüzüne çıkar, yok olmak ya da yeni bir sahip edinmek arasında seçim yaparlardı.
Ve yıldızlar, duyguları en uçlarda yaşayan varlıklardı. Nefret ettiklerinde, aşık olduklarında, gözleri başka hiç bir şeyi görmezdi.
Bu yüzdendir ki, bir çok yıldız yer yüzüne insan bedeninde indiyse ve sahibine aşık olduysa, göğe çıktığında, hatta bazen çıkmadan, intihar ederdi.
Bu yüzdendir ki, Sirius Sopdet'e bile karşı gelmişti Ryuuji için.
"O insan, senin için bir günahtan başka bir şey değil. Bunu biliyorsun değil mi?"
Yıldızların kanunu olduğunu söylemiştim.
Yıldızlarında günahları ve sevapları vardı.
En büyük günahları itaatsizlikti.
İkincisi ihanet.
Ve Sirius, bu iki büyük günahı aynı anda işliyordu.
"O halde, günah işlemek istiyorum."
Sopdet, Sirius'a bakmayı sürdürünce, konuşmasına devam etti.
"Beni düşünme yetisi, aklı, duyguları, iradesi olan bir varlık olarak yarattın. Önümde sana itaat etmek ya da günah işlemek ve cezalandırılmak gibi iki seçenek var."
"İnsanları umursamıyorum. Umursadığım tek şey Ryuuji. Her ne kadar yanlış olsa da."
"Şeytanla bile anlaşma yaptıysan, benimle yapmak zorundasın."
Sirius, yaratılan arasında en cesur olanıydı. Sopdet'e Emir verecek kadar cesaretli olması Şeytan için komedi, melekler için aptallıktı ama her türlü, Sirius çok cesurdu.
"Ne anlaşması?"
"Beni yer yüzüne indir. Yarı insan, yarı yıldız olarak. Güçlerimin sadece bir kısmını istiyorum."
"Ve?"
"Ryuuji'yi her ne kadar yanlış ve aptalca olsa da senin istediğin gibi birisi yapacağım. Sen de onu gökyüzüne benimle birlikte çıkartacak, onu da bir yıldız yapacak ve bize sonsuzluk bahşedeceksin. Diğer insanlar dediğim gibi umurumda değil. Tek istediğim Ryuuji."
"Bana belli bir zaman veremezsin. Ryuuji ölene kadar vaktim var."
"Ne zaman pes ederim, o zaman beni yok edersin diğer yıldızlara yaptığın gibi. Ryuuji ölmeden bunu yapamazsam, beni istediğin gibi cezalandırırsın. Karar sana ait."
Ve Sopdet, bu tekliği düşünmeden kabul etti. Sirius onun için değerliydi. Ancak, ona öfkeliydi de.
Elbette anlaşmanın sonucunu biliyordu, tıpkı benim bildigim gibi ancak bilmezlikten geliyor, Sirius'un acıları çekmesini görmek, Göstermek istiyordu.
Sirius'un istediği gibi oldu her şey.
Bir insan bedenine bürünmüştü dünyaya düşerken. Sırtında simsiyah, yarasalarınkine benzeyen kanatları, upuzun, sarı gür saçlarının uçlarında gözlerininki ile aynı tonda olan mavi teller vardı. Büyük göğüsleri, dolgun kalçalara sahipti. Mükemmel bir fizik ve tanrıça güzelliği bahşedilmişti ona.
Bedeni, sertçe, diğer insanların duyamayacağı kadar yüksek sesli bir patlama ile yere çakıldığında, bir an için pişman olmuş, insanların hissettiği acı duygusunu iliklerine kadar hissetmişti.
Vücudunda yaralar açılmış, çıplak bedeninden toprağa doğru kanlar süzülmeye başlamış, fakat o buna aldırış etmeden doğrulmaya çalışmış, başarısız olmuştu.
İkinci kere deneyecekti ki, önünde bir el belirdi.
Yeni bedeninin başını kaldırdığında, bir çift mavi göz, sarı saçlar ile karşılaştı. Kendisiyle aynı yüze sahip bir genç, ona elini uzatmış, nötr bir ifade ile bakıyordu.
"Dünyaya hoşgeldin, kardeşim."
Sirius, titreyen elini onunkinin üstüne koyup sıkıca kavradığında, gencin yüzünde sakin bir sırıtış belirdi.
"Gecikmeyeceğini biliyordum."
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere~
Jenna'yı sevin çünkü o sizi Sirius'un Ryuuji'yi sevdiğinden daha fazla seviyor~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff
FanfictionHer şey, Kota'nın "Death Game" isimli bir oyunu oynaması ile başladı. Her şey, Ouzou'nun sokakta gördüğü bir kızı takip etmesi ile başladı. Her şey, Ryuuji'nin geceleri konuştuğu yıldızını kaybetmesi ile başladı. Aslında her şey, üç kardeşin aşık...