..."Bugün hava çok güzel..." genç kız temiz havayı ciğerlerine doldurdu. Gerçekten de hava ve bulundukları ortam çok güzeldi.
Genç kız, kızıl renkli buklelerini cilveli bir şekilde parmağına dolayarak yanındaki dağınık saçlı çocuğa daha da yaklaştı. Biraz daha yakınlaşmaları halinde birbirinin nefeslerini hissedeceklerdi.
"Bugün çok sessizsin Ouzou. Bana kırılmadın değil mi?" Kızıl renkteki gözlerini; birçok kızı kendine bağlayan bakışlarını yanındaki kıza çevirdi.
"Sana kırılmadım, Anna. Sadece... açık olacağım, artık ilgimi çekmiyorsun. Gerçekten, bu rollerden fazlasıyla sıkıldım." Genç kızın kaşları havaya kalktığında, Ouzou da ayağa kalkmıştı.
"Bir daha konuşmak istersem, ya da bu flört denilen saçma duruma tekrardan gelmeyi düşünürsem mesaj atarım."
Birkaç metre uzaklıklarındaki bisikletine yürüyerek ulaştı. Arkasında bıraktığı kızı umursamadı ve o ortamdan uzaklaşıp Tokyo'nun işlek caddelerinden birine çıktı.
Bisikletin dümenini sağa doğru hafifçe çevirip, evinin sokağına girdi. Daha doğrusu, girdiğini sandı.
Fazla dalgın ve düşünceliydi. Sanki... sanki, düşünerek hareket etmesi duygularını öldürmüştü. Hissedemiyordu...
Önceden, bundan 2 yıl kadar önce, kızlara karşı bir ilgisi vardı ve onları kütüphanede sıkıştırıp öpmek gururunu okşardı. Her gün birisine aşk yalanları söyler, her başka gün başkasını sevdiğini iddia ederdi.
Şimdi ise, bu ona zevk vermiyordu. Öpüştüğü kızlardan, cinsel obje olarak gördüğü insanlardan ve bu düşüncelere sahip olduğu için kendisinden nefret ediyordu.
Kendisinden tiksiniyordu. Kızlardan iğreniyordu. Yaptığı davranışlar midesini bulandırıyordu. Sürtüklük yapan kızlar kusmak istemesine sebep oluyordu...
Yanlış sokağa girdiğini fark ettiğinde, iş işten geçmişti.
Bu sokağı biliyordu fakat evine gitmesi için katetmesi gereken yol artmıştı.
Bisikletini sürmeye devam etti. Pedalları çevirirken, aynı anda içindeki pişmanlık duygusuyla cebelleşiyordu.
Deniz kenarına geldiğini fark etti ve pedalları çevirmeyi bırakıp frene asıldı. Kumsalda sürmesinin zor olacağını bildiği için hızla indi ve biraz yürüyerek ilerledi.
Bir süre sonra bisikletini yanına koyup duvarın üzerine turdu.
Deniz havasını içine çekip beynindeki tüm düşünceleri serbest bıraktı.
Rahatlayana kadar orada oturdu. Hava karardığında, bisikletini aldı ve yine yürüyerek ilerlemeye başladı.
Bu sefer çok düşünceli değildi. Zihnini biraz olsun boşaltmıştı.
Yolun sağ tarafına bakarak ilerlerken, birisini gördü. Hafifçe çatılan kaşları, içinde merak ve tarif edemediği bir duygu oluşturan bu kişiye, yakından bakmak istediğini belli ediyordu.
Bozulan sokak lambası nedeniyle karanlıkta kalmış olsa da, bir kız olduğu belliydi.
Durdu ve kıza bakmaya başladı. "Tanrım..." dedi içinden. "Sen en büyük sanatçısın..."
Gördüğü kız, Lenka Gonzales Takuma'nın ta kendisiydi. Uzun, mavi ve kahverengi saçları, onlarla bir o kadar uyumlu olan mavi gözleri ile güzelliğini herkes fark edebiliyordu.
Ouzou, nutku tutulmuş bir şekilde ona bakıyordu.
Bir anda, onun için yıldızlar, ay ve güneş söndü. Sadece o kız parlıyordu.
Ve Ouzou, o gün takip ettiği bu kızın, hayatının ayarları ile oynayacağını bilmiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff
FanficHer şey, Kota'nın "Death Game" isimli bir oyunu oynaması ile başladı. Her şey, Ouzou'nun sokakta gördüğü bir kızı takip etmesi ile başladı. Her şey, Ryuuji'nin geceleri konuştuğu yıldızını kaybetmesi ile başladı. Aslında her şey, üç kardeşin aşık...