29

547 40 23
                                    

Geçen bölümde Maki'den bahsetmistik.

Ve ölümünden.

Bu bölümde ise, size Rin'i anlatmak istiyorum.

Furuya kardeşlerin babasını.

Bir cinayet kurbanını.

Rin Furuya'yı.

Aslında, o da eşi Maki kadar sıradan bir adamdı. 

Okula başladığı günden, bitirdiği güne kadar en sevdiği şey matematik olmuştu.

Matematiği bir ders değil, hayat felsefesi olarak görmüştü. Başarılı birisiydi.

Matematikte lise yılları boyunca en başarılı olan o olmuştu.

Okulunu birincilik ile bitirmişti.

Dersleri haricinde bilgisayarlara ilgili olmuştu.

Kısaca, sıradan bir gençti.

Üniversiteyi bitirdikten sonra, matematik öğretmeni olarak bir okulda çalışmaya başladı.

İşini, öğrencilerini, onlara bir şeyler kazandırabiliyor olmayı seviyordu.

Matematik dışında, onlara başka şeyler de katabilmek istiyordu. Eh, haliyle öğrencileri de onu seviyordu.

Duyguları ile hareket eden biri değildi fakat, duygusaldı.

Çabuk üzülebilirdi. Ama asla kırılmaz ve yıkılmazdı.

Mutlu olması için küçük sebepler yetiyordu.

Sıradan bir adamdı.

Maki ile tanıştığında, mesleğinin 4. Yılını tamamlamıştı.

Bundan önceki bölümde bahsetmiştim.

Aşkları sıradandı. Kendileri gibi.

Çocukları doğduktan kısa bir süre sonra da boşanma kararı almışlardı.

Daha doğrusu, Maki almıştı.

Rin, asla gerçek nedeni öğrenemedi.

Kota halasına evlatlık verilip, Ouzou ve Maki ortadan kaybolduktan sonra, Rin ve Ryuuji başbaşa kalmıştı.

Rin çok mutsuzdu.

Hayatından bir şeyler eksilmiş gibi hissetmiyordu. Hayatı bitmiş gibi hissediyordu.

Maki, giderken onun aşkını götürmekle kalmamış, yaşama hevesini de elinden almıştı.

Ve Rin, o gittikten sonraki 18 yıllık hayatında her zaman kendinden nefret etti. Tek hissettiği duygu buydu.

Tek dileği ise, oğlunun Maki'ye benzemesiydi. Belki... belki karısına benzeyen bir çocuk onu teselli edebilirdi. Belki Maki'ye olan özlemini onun kanını taşıyan bu çocuk giderebilirdi.

Ve Ryuuji'nin Makiye benzeyen hiç bir yanı yoktu. Yüzünden kişiliğine kadar Rin'in çocuk haliydi.

Rin pes etti. Yaşamayı bıraktı ve sadece, sadece Ryuuji'yi yetim bırakmamak için, sadece onun yeteneklerinin ve zekasının heba olmasını istemediği için varla yok arasında oldu. Fiziken hayattaydı, ruhen ölmüştü.

Fiziken öldüğü güne gelirsek, her şey planlıydı aslında.

Ryuuji, eğer o gün babasının öleceğini bilseydi, 5 dakika daha erken gitseydi o eve, her şey daha farklı olabilirdi.

Ama, Lenka büyüleyiciydi. Teklifi her erkeğin kabul edemeyeceği bir teklifti. Sihri de cabası.

3 saat boyunca oturup konuştular.

Duygulardan, hayatın zorluğundan, ailelerinden, yaşama sebeplerinden, bir ara modadan bile bahsettiler. Gülüştüler.

Lenka için bu çok önemli bir andı.

Yıllarca bunun için beklemişti. Planlar kurmuştu ve hepsi tıkır tıkır işliyordu.

Rin eve döndü. İçeri seslendi, etrafa baktı. Oğlunu aradı fakat hic bir yerde yoktu.

Endişelendi fakat boşverdi. O aklı başında bir çocuktu.

"Arkadaşları ile beraberdir. Geldiğinde sürpriz olur," kendini koltuğa attığında, bir ses daha duyuldu.

Ayak sesleri.

Küçük bir tıkırtı.

Kapı sesi.

Baştan ayağa siyah giyinmiş, ağzını kapatan siyah maskesi ve siyah saçları olan bir çocuk ona doğru adımladı. Sakindi, fazla sakin ve soğuktu.

Masmavi gözleri, yıldızlar gibi parlıyordu. Ürkütücü bir ışıktı bu.

Rin, evine ne zaman ne ara girdiğini boşverin, kim olduğunu bile sorgulayamadan, elini saran deri eldivenin tuttuğu bıçak kalbine doğrulmuştu.

"Sonra teşekkür edersin," gencin fısıltısı duyulduktan hemen sonra, dudaklarında maskenin ardından bile belli olan sırıtışı görünmüş, Rin'in göğsüne saplanan metal ile daha da genişlemişti.

Rin'in acı çığlığı duyulduğunda, siyahlı genç kahkaha atıyordu. Bıçak, defalarca saplandı.

Koltuk kana boyanıp, ayakkabılarına ulaştığında, sırıttı ve bıçağı diğer eline alıp eldiveni çıkardı.

Çıplak eliyle sardığı bıçağı yeniden kavradı. Biraz daha uzaklaşıp tek gözünü kapattı ve cansız bedene baktı.

Bıçağı fırlattığında, metal hızla Rin'in sol gözüne girmişti.

"Hadi ama! Yine ıskaladım!" Siyahlı çocuk oflayarak öteki eldiveni de çıkartıp kandan dolayı oluşmuş olan küçük birikintiye fırlattı.

Kan etrafa sıçramıştı.

Sağ eliyle havada bir kaç şekil çizip beliren delikten içeri girerek ortadan kayboldu.

Ryuuji, babasını bulduğunda, sadece Rin'in buz gibi soğuk olan bedeni vardı.

Ne kan, ne bıçak, ne de eldivenler.















































































Bir sonraki bölümde görüşmek üzere~

Jenna'yı sevin çünkü o sizi Rin'in Makiyi sevdiğinden daha çok seviyor~ 💙💙

Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin