Ouzou Furuya:
Dikiz aynasından son kez kendime baktığımda, düzgün görünüp görünmediğime dair hiç bir fikrim yoktu.
İlk 3 düğmesini açtığım beyaz gömleğin bana yakışıp yakışmadığından emin olmadığım gibi, doğru pantolunu seçtiğimden de emin değildim. Belki kollarımı kıvırmamalı, daha efendi görünmeliydim. Vücudumdan soğuk terler boşalıyordu. kısa olan tırnaklarımı direksiyona batırıyor, ayağımı ritimsizce vuruyordum.
"Sakin ol, Ouzou. Sadece bir randevu. Hayatının en büyük gecesi olmayacak!" Dedim kendimi avutmak istercesine.
"Bir çok kez her hangi bir kızla buluştun.. en kötü ne olabilir ki?" Derin bir nefes verip kendimi sakinleştirirken ön koltuğun kapısı açılmış, sevgilim her zaman ki çekingenliği ile koltuğa oturmuştu.
Ve asıl heyecanım o an başlamıştı. Kendisiyle kıyaslanamasa bile muhteşem görünen mavi tişörtü vücuduyla bir bütün olmuş gibiydi. Gözler önüne serdiği omuzları ona her zaman ki gibi zarif ve asil kız imajını verirken, siyah sütyen askılarının onu biraz da olsa sıktığı ediliyordu. Siyah renkte ki belinde başlayıp kalçalarında biten şortu nedeniyle sürekli olarak bacaklarına bakmak ve dokunmak istiyordum...
Yüzünde makyaj yoktu, olmamalıydı da... güldüğünde yanağında oluşan küçük çukur, mavi'nin en güzel tonunda ki gözleri ve kızaran yanakları ile çok güzeldi. makyaj yada başka her hangi bir şey, onun güzelliği ile yarışamazdı. O bu dünyadan değildi.
Kapının kapanma sesi beni gerçek dünyaya geri getirirken, vücudumun soğuduğunu hissetmiştim. Kalp atışlarım hızlanmış, bacaklarım terlemeye başlamıştı.
"Selam~" İnce ve insana huzur veren sesi kulaklarıma dolduğunda kalbimin duracağını falan sanmıştım. Vücudum ve duygularım birbirine karışıyor, hareketlendiğini hissettiğim cinsel organım bana zorluk çıkartacağa benziyordu. Fakat, ben Ouzou Furuya'ydım. Ne ona, ne de bir başkasına etkilendiğimi belli edemezdim.
"Çok bekletmedim değil mi? Hazırlanmam uzun sürebiliyor..."
"Sana da merhaba güzelim. Ve evet, beklettin." Hafifçe yukarı kalkan kaşları ve "o" şeklini alan ağzı ile her ne kadar sevimli olsa da, pembeleşen yanakları içimde tarif edilemez duygular oluşturuyordu.
Yüzüne düşen bir kaç tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırıp gülümsedim.
"Ama, sorun değil. Seni ömrümün yettiği yere kadar bekleyebilirim."
Yanaklarının pembeden kırmızıya terfi etmesi gülümsememin genişlemesine yol açtığı için önüme dönmüş ve arabayı çalıştırmıştım.
"Nereye gidiyoruz, Ouzou?"
"Biraz klasik olan fakat güzel bir yere. Benim için özel ve sana da göstermek istiyorum."
"Umarım akşam yemeği falan değildir çünkü ben gerçekten tokum ve istesem bile hiç bişey yiyemem"
"Biliyor musun, ilk defa yemek yemeyi plânlamamıştım." Ondan çok yola bakıyor olsam da, gülümsediğini hissetmiştim
"Peki, bu yere daha önce gittik mi?"
"Hayır." Net bir şekilde cevap vermiş, yola odaklanmıştım. Şehir dışına çıkacaktım ve yolu şaşırmamam gerekiyordu. Aksi takdirde kaybolurduk ve bu pek de iyi olmazdı..
Aslında, düşüncesi güzeldi. Gece'nin karanlığında, yıldızların altında, elim kalçalarında, dudaklarım onun dudaklarında... sadece biz...
"Ouzou, ne düşünüyorsun?" Beni düşüncelerimden çekip gerçek dünyaya getiren sesi bir an duraksamama sebep olmuştu.
Seni ve beni tahrik eden vücudunu becermeyi.
"Şey.. gideceğimiz yeri beğenip beğenmeyeceğin konusunda biraz endişeliyim. Onu düşünüyordum."
"Gittiğimiz yerin bir önemi yok. Seninle olmam bana yetiyor." Kalbimin attığını hissedemediğim bir an için bunun kurduğu cümleden kaynaklı olduğunu düşünmüş fakat ondan olmadığını, nefessiz kaldığımı hissetmiştim.
Yaşadığımı hissedemiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff
FanfictionHer şey, Kota'nın "Death Game" isimli bir oyunu oynaması ile başladı. Her şey, Ouzou'nun sokakta gördüğü bir kızı takip etmesi ile başladı. Her şey, Ryuuji'nin geceleri konuştuğu yıldızını kaybetmesi ile başladı. Aslında her şey, üç kardeşin aşık...