"Sana inanamıyorum!" Diye bağırdı Reika.
"Beni aldattığına inanamıyorum!"
Kota ona doğru bir adım attı, ellerini kızın omuzlarına koymak için.
"Dokunma bana! Soruma cevap ver!"
Reika'nın haykırışına karşılık, Kota sadece "sakin ol" diyebildi.
"Nasıl sakin olmamı beklersin?! 'Seni aldattım' diyorsun! Nasıl sakin olabilirim?!"
"Tamam, tamam. Anlıyorum ama-"
"Neyi anlıyorsun?!"
Reika sinirle bağırdı tekrardan, yaşaran gözlerinden adeta alev çıkarırken.
"O orospu ile birlikte oldun, üstelik hamile bıraktın ve şimdi gelmiş bana... sen bana ne dediğinin farkında mısın?!"
"Alice, bak gerçekten-"
"Kestik!"
Yönetmenin megafonla verdiği komuttan sonra derin bir nefes vermiş, Reika kendisine bir bardak su verilmesini rica etmişti.
"Bağırmak cidden zormuş... boğazım acıyor"
"Ama çok gerçekçi oynuyorsun. Bir an ben bile seni anlattığıma inandım."
"Gerçeklerin senin inanıp inanmaman ile ne alakası var ki?"
"Ha?" Kota anlamsız bakışlar atarken, Reika kendisine uzatılan bir bardak suyu hızlı bir şekilde içti.
"Boşver,"
Dışardan bakıldığında, tatlı olsalar da her ikisinin de düşündüğü şey hayatlarının ne kadar boktan olduğuydu.
Aynı dizi de oynuyorlardı, başroller, üstüne bir de canlandırdıkları karakterler de sevgiliydi. Bedava paris turunu unutmayalım tabii.
Kota uyuzluk yapmasına rağmen Reika onu ikna edebilmiş, romantik bir gezinti yapabilmişlerdi.
Tabii, insanların garip bakışları ve sordukları her soruda almış oldukları fransızca cevap yüzünden sinirleri de gerilmişti fakat dert etmiyorlardı.
İlişkileri sorunsuzdu. Kusursuz bir uyumları vardı.
Hayatları güzel görünüyordu. mükemmele benziyordu. Hatta benzemiyor, mükemmelin hayat bulmuş hali olarak görünüyordu. Bir zaman önce öyleydi de zaten.
Fakat, oynamaya başladıkları ve üstüne bir de eşleştikleri Death Game isimli o oyun hayatları ile oynamıştı.
İkisinden biri ölmek zorundaydı, değil mi? Görevler zorlaşıyordu.
İnsanlar acımasızdı. Kendi canlarını hiçe saydıkları için Reika ve Kota daha acımasızdı bazılarına göre...
Reika bilmese de, Kota çoktan pes etmiş, ölümünü bekliyordu.
Ölmeyi bekliyordu, evet.
Herkesin korktuğu, gelmemesi için dileklerde ve dualarda bulunduğu o gün Kota tarafından bekleniyordu.
Ama yine de, hayatının kalan her bir saniyesi değerliydi. Her saliseyi değerlendirmeliydi. Reika ile. Çünkü onun tek varlığı biricik prensesiydi.
Arkasında bırakacağı bir şey yoktu, bir mirası yoktu, sadece banka da biraz para. Onu da prensesine vermeyi düşünüyordu, bir yardım kuruluna bağışlaması için.
Kurduğu plan pek fena sayılmazdı.
"Onun gibi bir kızı kim boşta bırakır ki? Elbette birisi onunla yaşamının geriye kalan kısmını değerlendirecek ve onunla mutlu olacak. Endişelenmeme ve ölmememe ne gerek var? Ya da onu tehlike atmama?"
Ama, bilmediği bir şey de vardı ki Reika onsuz yaşayamazdı...
"yağmur yağıyor.." dedi Reika, bakışları gri renkli bulutlarla kaplı gökyüzünde gezinirken.
Önce burnuna, sonra yanaklarına düştü minik su damlacıkları.
Kaküllerinden kaşlarına inene, gözlerine su girene kadar gökyüzüne baktı kız.
Kota bir şemsiye açana kadar ıslandığını fark etmemişti bile.
"Yağmuru seviyorum, ondan neden kaçayım?"
Adımları ilerledi ıslak yolda, yağmurun ve suların altında.
Ve sudan nefret eden Kota sevgiliyse ıslandı o gece~
Saçma sapan bişey oldu sslndixkejdjd idare edin bu sefer, biraz böyle olacak çünkü asıl hikayeye kısa bir zamanda geçiş yapacağım~
Bölüm sonu~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeyin Başladığı Yer / Victory Kickoff
Fiksi PenggemarHer şey, Kota'nın "Death Game" isimli bir oyunu oynaması ile başladı. Her şey, Ouzou'nun sokakta gördüğü bir kızı takip etmesi ile başladı. Her şey, Ryuuji'nin geceleri konuştuğu yıldızını kaybetmesi ile başladı. Aslında her şey, üç kardeşin aşık...