ESARETİN İLK ADIMI..

112 4 0
                                    

Güneş en tepeden ,en parlak şekliyle doğmuş Antakya'nın üstüne, o güneş ki tüm karanlıkları silip süpürmüş gecenin üzerinden, o güneş ki en sıcak ,en samimi haliyle doğmuş penceresinden gizlice Nazlının yüzüne.

Daha henüz yeni yeni uyanmak üzereydi Nazlı kapısı çalındı gelen Süheyla hanımdı. Kızının bugün kınası vardı ve elbetteki anne olarak nasihatleri de. Kızının saçlarını okşayıp gözü uzaklara dalarak içli içli dolu dolu gözlerle anlatıyordu gelin oluşunu ,babasına olan sevdasını nazlı dinledikçe daha da çok severdi babasını ve babasına olan özlemi daha da artardı. Annesi geçmişi anlatırken,Nazlı gözlerinden süzülen yaşları gizlice usul usul silliyordu. 

" güzel kızım bu güzel gününde amacım seni üzmek değildi ama işte annelik içgüdüsü Allah biliyor ya dedende bende hiç razı değildik bu evliliğe ama sen ve Yusuf birbirinizi zamanla sever kabullenirsiniz  belki,ne bileyim sanki böylesi daha iyi olur diye düşündük güzel kızım ne olur yüreğini karartma  yeterki sen mutlu ol önemli olan bu"

"annem sen üzme canını evet ilk başlarda karşı çıktım istemedim ama doğrusu buydu baran ve meryem birbirlerine öyle aşıklar ki öyle güzel sevdalılar dı ki tıpkı seninle babam gibi, ben belkide abim mutlu olsun istiyorum yani babamdan sonra Baran'ı da kaybetme korkusu bilemiyorum anne karma karışığım. Yusuf'u kabullenişim onu sevip sevmeme meselesi değil sadece Baran ve Meryem'di" Süheyla hanım içindeki korkuya rağmen kızına telkinlerde bulunuyor onu rahatlatmaya çalışıyordu biliyordu aslında nazlı'sının kendini bu emrivaki evliliğe kurban edişini ama öte yandan da Yusuf gibi babayiğit, yakışıklı, karizma bir delikanlıyı damat olarak almak helede Dağhan aşiretinin veliahtı, ağasına damadım demek kızını vermek ayrı bir gururdu. hele birde kızına sahip çıkar sever sahiplenirse işte o zaman Süheyla dan mesudu olmayacaktı.

Kozan konağı yavaş yavaş dolmaya başlamış misafirler yavaş yavaş gelmeye başlamıştı,konakta kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı upuzun masalar hazırlanıp donatılmıştı... Nazlı son hazırlıklarını yapmış kan kırmızı bindallısıyla  Meryem'in yanında misafirlerin yanına doğru ilerlemişti. Gece bayağı hareketli ,eğlenceli, bol halaylı ilerleyip gidiyordu. Uzaktan gelen misafirler  Nazlı'nın kınası yakıldıktan sonra yavaş yavaş kalkıp gidiyorlardı. Kozan konağında bir tek Kozanlar ve yakınları ile Dağhanlılar kalmıştı. Ardına kadar açık olan kına evi kapısının önünde Yusuf beliriverdi.  simsiyah takım elbisesi giymiş ,ceketin yakasına beyaz bir kır çiçeği  iliştirmiş ,o karizma, yakışıklı adam usulca kapı eşiğinden içeri girmişti. Herkes ona baka kalmış özellikle kozan konak sakinleri ve yakınları damadı ilk kez görmüştü. Hepsi pür dikkat alıcı gözle izliyordu bu yakışıklı adamı. Balkondan avluya bakan Nazlı ise işte o an hissettikleriyle yüreğine söz geçiremiyordu öyleki yüreğindeki kıpırdayış gözlerine dudaklarına kadar ilerlemişti gözleri gülüyordu tatlı bir tebessümle karşıladı Yusuf'u balkon ile avlu arasında göz göze bakakaldılar birbirlerine.  Yusuf ,Nazlı'yı kırmızı bindallıyla görünce birkez daha vuruldu yüreğinin ta orta yerinden. Büyüleyici güzelliğiyle merdivenlerden inen nazlıyı son merdivenin ucunda ellerini uzatarak  karşılayıp kınalı elinden tuttu ve o eli öptü usul usul, aşk dolu gözlerle bakarak. Öyle güzel bir tabloydu ki sanki herşey rüyaydı sanki Nazlı ve Yusuf birbirlerine delice aşık iki insan gibiydi ,aslında etraftakilere göre zaten öyleydi ama gerçeği Nazlı ve Yusuf biliyordu anlaşmaları bu yöndeydi herkes onları gerçek evli sanacaktı. çünkü en başında anlaşma şartlarını sunmuştu Yusuf karşı karşıya geldiklerinde, göz göze baka kaldıklarında Nazlı'nın gözünün önüne geldi o anlaşma anı ,biranda gözleri buğulandı . O an oracıkta kalbini avuçlarına koyabilirdi o yüreğinin yerinden fırlayacakmış gibi atmasına sebep olan adamın . Yapamadı, çünkü böyle bir anlaşmayı sunan, emrivaki evlilik yapmaya zorlanan ve hatta bu evliliğin asla gerçek olmayacağını ilk gün yüzüne yüzüne haykıran adamın, kendisini sevebileceğine imkan veremiyordu

İkisi de birbirinin gözleri içine bakarak yavaşça avlunun ortasına geldiler karşılıklı durdular, Yusuf arkasındaki davul zurnaya dönerek " vur davula " der demez kolları havaya kaldırdı harmandalı oynamaya başladılar artık kına bitmişti. Dağhanlar tam gitmeye hazırlanırken Meryem abisinin önüne geçip elini tutar  ve 

 " abi hani senin kınan olmaz seninde elinde kına olmalı "der tabi bu durum Yusuf'u rahatsız etse de hoşuna da gitmişti 

 " hadi Nazlı bu görev senin abimin parmağına kınayı sen yakmalısın" Nazlı mırın kırın eder ve bir iki adım önünde duran Yusuf'a iyice yaklaşır burun buruna mesafeden sessizce sadece onun duyabileceği şekilde 

 "oofff Allah'ım bitmeyecekmi bu işkence  "der ve yalandan dudaklarını birbirine kenetleyerek gülüp avucundan bir parça kına alıp serçe parmağına sürer  . Aslında o kınayı aşkla sürmek varken şimdi nefretle sürüyordu. Nefrette aşka dahildi ama nazlı bilemiyordu Yusuf'un ona zaten abayı yaktığını keza Yusuf ta aynı düşüncedeydi

Konak sakinleri birer birer konaktan ayrılmıştı ama Yusuf hala konaktaydı Mirza ağa  seslendi " "hadi oğul geç oldu gidelim yarın düğün kurulacak de haydi"  Yusuf, Nazlı'nın gözlerine kenetlenmişti öyle güzeldi ki gözlerini alamıyor baktıkça bakası geliyor ,yanından ayrılmak istemiyordu. Nazlı'nın ellerini avuçlarına kenetledi. Nazlı o kadar heyecanlıydı ki kalbi yerinden fırlayacak gibiydi belli etmese de, gizlese de o an orada ölebilirdi.. Duygu yüklü bir an, büyülü bir akşamdı adeta ,ama bu büyülü gece Yusuf'un " nasıl rolümü iyi oynayabildim mi " sorusuyla altüst olmuştu. Nazlı öfkeyle ellerini hızlıca çekip 

"git artık bu kadar oyun yeter performansını yarınada sakla " diyebildi her ikisinin de  dili başka şeyler söylesede, yürekler başkaydı.Ama Yusuf ,Nazlı'nın kalbine erişmeye başladığını hissetmişti ve Nazlı'nın gözlerindeki aşk ona umut veriyordu yine de Nazlı'nın istediği gibi aksini yapmaya devam ediyordu ta ki Nazlı ona sevdiğini söyleyene kadar sürecekti oynaması zevkli bu aşk oyunu...

SÜRGÜN SEVDAM ,(Geçmişin gölgesinde çaresiz bir aşk masalı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin