AŞK HERŞEYİ AFFEDER Mİ ?

91 2 0
                                    

Affetmek diye bişey yoktur aslında . sineye çekmek vardır , bilinçaltına süpürmek vardır. Yaşanılanlar bir süre sonra görünmez olur. Sonra en ufak olayda yine gün yüzüne çıkar . Kısır bir döngüdür bu . Çünkü affetmek geriye dönmemektir. Kabul ettiğin hatayı toprağın derinliklerine gömmektir. Gün yüzüne bir daha asla çıkarmamaktır. Bu da insanların yaradılışındaki doğasında yok. Nazlı içinde durum aynı Yusuf ile ilgili yaşadıklarını sineye çekebilirdi. Ama Mirza ağa için asla....

Yusuf hala hastanede yoğun bakımdaydı 2 gün geçmişti vurulmasının ardından ama hala uyanmamıştı. Yediği kurşun sol yanındaki sevda yüklü cevhere değmişti.Durumu hala ciddiyetini koruyordu. Nazlı her gün her saat başı odaya girer onunla konuşur yattığı sürece olanları anlatır,özlemini, sevdasını dile getirirdi. bir gün daha geçmişti aynı kör karanlığa prangayla... 3. gün geldiğinde yine Nazlı sevdiği adamın ellerini tutmuş onunla konuşurken bir kıpırdı hissetti sevdiğinin hissiyatsız parmaklarında.. Hemen doktora seslendi. Doktorların içeri girmesiyle Nazlı' yı apar topar hemşireler dışarı almıştı. Doktorun incelemeleri sonucu ağzından çıkarılan maskeler ve bantlar sonrası yapılan ufak müdahalelerden sonra doktor odadan çıktı, ardından da hemşireler ve en son çıkan hemşire Nazlı'ya seslenerek.

"Eşiniz sizin isminizi sayıklayarak uyandı . Yanına gidebilirsiniz.Çok yormayın ama. " Bayram havası esti hastane koridorlarında herkes birbirine sarılıp kutladı bu güzel sabahı. Nazlı sevdasına doğru koştu. Yusuf'u öyle ölü gibi yatarken gördüğünde yüreği nasıl dağlandıysa nasıl yandıysa, O'nu uyanmış ve mutlu gözlerle bakarken görünce de bir o kadar coşkulu yüreği, göğe yükselerek kanat çırpan kuş misali pır pır ediyordu. Sarıldı doya doya öptü heryerini ağlayan gözlerle. Beklemek belki en çok o an yakmıştı ciğerini geçmek bilmeyen o 3 gün bir ömür gibi gelmişti. Nazlı doya doya baktı sevdiğinin gözlerine ve bir kez daha anladı. Bu adamdan gidemeyeceğini. Herkes sırayla odaya girip tek tek ziyaret etmiş geçmiş olsun temennilerini iletip odadan yavaş yavaş ayrılmıştı. Nazlı ise geceyi sevdiği ile aynı odada geçirmişti. Sabah olmuş Nazlı da Meryem den oğlunu hastaneye getirmesini istemişti. Meryem bu isteğini yerine getirmiş Mehmet Nazifi hastaneye babasını görmesi için götürmüştü. Oğlunu karşısında gören Yusuf duygu yüklü anların verdiği yoğunluktan ağlamaya başlamıştı.
"ölümden değil ama son birkez görememekten korktum Nazlım seni ve oğlumuzu"
"bunları düşünme şimdi biran önce iyi olup burdan çıkmaya bak hem oğlumuz da bende seni çok özlüyoruz çok seviyoruz."
"bende sizi çok seviyorum"
"Nazlım beni affet başından beri gizlememem gerekirdi biliyorum hatalıyım herşeyi anlatmam gerekirdi ama korktum , seni oğlumuzu kaybetmekten korktum
" tamam şimdi bunları konuşmanın Sırası değil unut artık. "
" ne yani beni affettin mi eve dönüyor musun."
"Yusuf, bazı şeyleri affetmek okadar kolay değil hem söyledim ya bunların zamanı değil, eve dönmeyi düşünmüyorum söylemiştim sana"
"bu daha nekadar sürecek böyle"
Nazlı mağrur ama bir o kadar da gururlu edasıyla kafasını öne eğmiş sağa sola sallayıp belli belirsiz cümleler içerisinde arafta kalan o sözcüğü sarfetmişti.
"bilmiyorum....."
Yusuf'un taburcu oluşuyla konakta hazırlıklar başlamış en sevdiği yemekler yapılmış ziyafet sofrası kurulmuştu. Saatler 14:30'u gösterdiğinde konağın kapısı ardına kadar aralanmıştı elinde resmi evrakla içeri giren postacı direkt muhatabını sormuştu.
"yusuf ağam bir evrakın var."
"ne evrakı Süleyman nerden kimden gelmiş."
"aile mahkemesinden ağam."
"aile mahkemesi mi,?" derken şaşkınlığını gizleyemedi. Nazlı ile gözgöze geldiler bir anda sessizlik hakim oldu. Herkes yanlarından ayrılıp ikisini de başbaşa bıraktılar. Leyla elinde celp kağıdı ile yukarı çıkınca öfkeli ama sakin tavrıyla Yusuf.
"tamam Leyla evrakı ver bizi de yalnız bırakın. Mehmet Nazif ile de bu gece sen ilgilen"
"peki ağam sen merak etme.."
Elindeki kağıdı açıp okuduktan sonra sinirli ve keskin bakışlarını Nazlı'nın gözlerine kenetler. " bir açıklama bekliyorum. Nedir bunun anlamı. Benden boşanmak isteyip sonra hastanede başucumda beklemek, seni anlamıyorum Nazlı ne yapmaya çalışıyorsun. "
Nazlı şaşkın ve mahçup gözlerle, titreyen sesiyle.
" şey, yani aslında." diyerek kem küm ediyordu. Yusuf ise yaptıkları ile söyledikleri arasındaki uçurum farkını anlamakta zorluk çekiyordu. Madem ki boşanmayı düşünüyordu , madem ki mahkemeye başvurmuştu peki o zaman neden günlerce başucunda beklerken gözyaşı dökmüştü. Beynini yakan bu sorularla dahada öfkeleniyor kaşları çatılıyordu.

SÜRGÜN SEVDAM ,(Geçmişin gölgesinde çaresiz bir aşk masalı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin