İHANETİN ADIMLARI

99 2 0
                                    

Zaman her şeyin ilacıdır derler. Ama hayat geldiği gibi yaşanır . Hayat zamana inat ilerler. Zaman bazen ilaç olmaktan çıkar işte o zaman, yanlış anlamalar, hatalar devreye girer. Siz ne kadar zorlasanız da bu yanlış anlamalardan alı koyamazsınız kendinizi. Zamanın, hayatın içinde yarattığı bu sarsıntı çoğu vakit ayrılıklara gebedir. Yusuf , Berna ile İstanbul'a iş sorunlarını bahane ederek gitse de asıl sebep bu değildi. O sadece kendini hazır hissedene kadar zaman kazanmaya çalışıyor, bu yüzden de çözüm olarak kaçmayı seçiyordu. Nazlı ise 2 gün boyunca yaşadığı bu ayrılığın daha ne kadar süreceğini bilmeden muallak içinde yaşayıp gidiyordu. Mirza ağa boş durur mu sık sık tarladan söz açıyor, Nazlı'nın tarlayı devretmesi gerektiğinden bahsediyordu. Nazlı'nın tek düşüncesi ise bebeği ve kocası idi son günlerde. Dileği biran önce Yusuf'un işlerini yoluna koyup kendine dönmesiydi.

İki aşığın sevdası onca şeyden sonra şimdide ayrılıkla sınanmaya başlamıştı. Berna , her fırsatta kendini Yusuf'un yanında buluyor , eskisi gibi yakınlaşabilmek için arkadaşça yaklaşıp derdini dinliyordu. Yusuf henüz hazır değildi anlatmaya bu durumu tek bilen Hakan idi. 3 günlük ayrılığın bedenini ,yüreğini sardığı hasretle sık sık Yusuf'u arıyordu Nazlı.

1 HAFTA SONRA....

Nazlı yine yalnız , yine hasret yüklü yine özlemle uyanmıştı yeni güne. Ağlayan bebeğini susturup karnını doyurduktan sonra gördüğü kabusun etkisiyle Yusuf'u aradı ama telefon yine kapalıydı. İki gün olmuştu sevdiği adamın sesini duymayalı. Yusuf ise esrarengiz adamın peşine düşmüş Ferruh ağanın izini sürmeye başlamıştı bile. Yağmurlu bir gece de Yusuf tek başına sahil kenarında düşünmeye başlamıştı. Sakin ve huzurlu bir hayat beklentisi içerisindeydi. Sevdiceğinin sesine hasret kalmıştı. Bebeğinin kokusuna da. Ama kararlıydı tüm pürüzleri çözmeden karşılarına çıkmayacaktı. Berna , sahil kenarında düşünürken bulduğu Yusuf'u kafasını dağıtsın diye içmeye götürmüş bolca dinlemişti evvelden beri aşık olduğu adamı. İçkinin etkisiyle Yusuf içini döküyor, Nazlı'ya olan hasretini ,aşkını dile getiriyordu. İyice sarhoş olan adamı evine götürüp evde de bir kaç kadeh içmeye devam etmişti. Berna Yusuf'un sızıp kalmasıyla planlarını devreye soktu. Yusuf'u yatırıp kendi de yanına uzanarak resimlerini çekti. Gece boyu Nazlı'nın güzel yüzünün hayali Berna'nın suretinde canlanmıştı.Sabah Berna'nın yanında uyanan Yusuf, ne olup bittiğini hatırlamıyordu ama olan olmuştu. Apar topar fırladı yataktan Berna'yı suçlarcasına ;

"senin ne işin var yanımda ne oldu niye burdayız Berna."

"Sakin ol, dün çok sıkıntılıydın ,bayağı içtin gecenin sonunda da seni yalnız bırakamadım. Hem tek suçlu benmişim gibi davranma gece sende çok istekliydin."

"ne saçmalıyorsun sen, dün çok sarhoştum neler oldu hatırlamıyorum bile."

" bu gece , uzun zamandan sonra ilk kez ikimizin gecesi oldu yine hem merak etme kimseye anlatacak değilim. " Yusuf, ne yaptığının farkında bile değildi ama Nazlı'ya ihanet etmiş olmanın verdiği ızdırapla vicdan azabı çekiyordu. Nasıl yapabilmişti bunu. Duşa girip kendi kendine stresiyle baş başa kaldığında suçluluk duygusuyla duvarları yumrukluyordu.

Nazlı sabah sabah telefona sarılıp Yusuf'u aradığında karşısına çıkan ses Berna idi.

"günaydın Nazlı , " telefona çıkan ses ile şaşkınlığını gizleyemeyen Nazlı,

"Berna , ben yusuf'u aradım ama siz birlikte misiniz. Yusuf yanında mı"

"evet bir toplantımız vardı da erkende buluştuk ."

"Yusuf nerde peki sen neden açtın telefonu."

"Yusuf duşa girdi bende merak etme diye açtım. yusuf çıkınca aradığını söylerim" Nazlı belli etmese de kıskançlık krizi tutmuştu yine. Az sonra duştan çıkan Yusuf ,

SÜRGÜN SEVDAM ,(Geçmişin gölgesinde çaresiz bir aşk masalı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin