SİL BAŞTAN YAŞAMAK GEREK

76 1 0
                                    

Hayatta her şey biz insanlar için değilmidir. Yaşamdan ölüme ince bir çizgide yürürüz hep. Kimimiz geçer yolumuza devam ederken kimimiz dengesini kaybedip sendeler bu yolda, kimimizde o çizgiden düşer bilinmeze sürüklenerek.

Hangisiydi bu aşıkların çizgisi, hangi yoldu ,hangi kader ,hangi zaman ,hangi hayattı.  Yaşadıkları teslimiyetmiydi. Asiliklerinin bedelimiydi. İşte günler birbirini hızla kovalarken zihinde dolaşan karmaşık sorular , uçsuz bucaksız düşünceler ise bundan ibaretti.

Nazlı taburcu olduktan sonra Yıldız'a yerleşmişti. Aradan geçen 2 günün ardından daha sakin daha mantıklı davranıyordu. Yıldız'ında bu konuda telkinleri gözardı edilemezdi. Mehmet Nazif ise annesini göremediği bu iki günde daha hırçın daha asi daha öfkeliydi. Konakta herkes peşinde pervane olsa da o minik yürek anne özlemiyle yanıp tutuşuyordu. O özlem ki o körpe yüreğinde hırçın fırtınalar koparıyordu. Her an ağlıyor her fırsatını bulduğunda konaktan kaçmaya yelteniyordu. Bir tek babası , Bir tek Yusuf sakinleştirebiliyordu bu küçük asi yüreği. Babasının şefkatli ,güvenli kollarında günün yorgunluğunu atıp uyuya kalırdı her seferinde . Yine bir akşam hırçınlaşmıştı minik Mehmet..Yusuf dayanamadı yavrusunun kendini bu kadar hırpalamasına parçalamasına ve aldığı gibi yollara düştü gecenin kör karanlığında. Dediğini yapmıştı oğlunu annesine kavuşturmuştu. Nazlı kapının önünde yağan yağmur altında ikisini de gördüğü an da mutluluktan havalara uçmuştu. Koşarak kucakladı yavrusunu doya doya kokladı öptü boynunun en derin köşesinden. Bu ne güzel bir manzaraydı ne duygu yüklü bir kavuşmaydı. Yusuf ağlar , Nazlı ağlar , gök ağlar....

"Çok teşekkür ederim , çok teşekkür ederim. Oğlumu getirdin bana. Sözünü tuttun yine."

"Oğlumuz seninle mutlu ailesiyle mutlu. Çok özledi seni." yine gözler buldu birbirini yine aşkla baktı birbirlerine. Yağmur altında sırılsıklamdı her ikiside  dayanamadı Nazlı içeri davet etti Yusuf'u ama Yusuf kararlıydı Nazlı Kendisine dönmeden ona yaklaşmayacaktı. Bıraktı onları karanlığın içinde ve yoluna devam etti. Yıldız.

"Nazlı bu daha ne kadar sürecek böyle . Şunun şurasında mahkemeye ne kaldı 3 - 5 gün sonra davanız var. Niye söylemiyorsun , neden saklıyorsun bilmek onunda hakkı."

"Yapamam Yıldız, söyleyemem çünkü beni bebek için değil istediği için affetmeli. Sevdiği için yanında istemeli. Şimdi tamda mahkeme zamanı bebeği söylersem sırf bunu kullandığımı düşünür. Bebek için yanımda olmasına katlanamam."

"Tamam haklısın düşüncelerin ve yaklaşımında . Ama görmüyormusun seni nasıl sevdiğini. Senden gelecek bir adımla nasıl sana koşacağını bilmiyor musun. Yapma Nazlı bunu kendine de onada yapma."

"Benden boşanmak isterken nasıl söylerim hamile olduğumu. Yapamam bebeği kullanarak o'nu kendime çekemem."

Çaresizlik ilk kez bu kadar acıtmıştı yüreğini. Nedensiz bir hüzün kaplamıştı tüm benliğini deli gibi sevdiği adamdan uzak kalmak O'na sevdasını haykıramamak bebeğini gizlemek öyle acıtıyordu ki sökülüyordu ciğeri yerinden ama dayanmaya çalışıyordu, güçlü olmaya gayret ediyordu. Biliyordu bu öfke bir gün dinecek bu gurur bir gün bitecek ti ama ne zaman...

DUYGU YÜKLÜ HESAPLAŞMA...
Mahkeme günü gelmiş çatmıştı. O soğuk yüksek duvarlar o koca koca kapılar bir açılıp bir kapanı veriyordu esaret kokan, ayrılık kokan mahkeme koridorlarında.  Nazlı, Yıldız ile birlikte gelmişti gözleri Yusuf'u arıyordu ama nafile yoktu gelmemişti sevdiği adam. İsimleri çağırılıpta salona alındıkları zaman kalbi yerinden fırlayacak gibiydi bir mucize olsun istiyordu. Yusuf' un hala  gelmemiş olması bir mucizenin başlangıcımıydı yoksa. Salonda herkes yerini almış avukatlar hazır bekliyor Nazlı hazır ama Yusuf ortada yok. Derken hızla kapı açıldı nefes nefese girdi içeri Yusuf. " afedersiniz" dedikten sonra avukatın yanında yerini aldı. Hakim her iki aşığı da dinlemişti. Ama tatmin değildi konuşmalarından hala gözlerinde aşkı görebiliyordu. Şahitlerin olumlu konuşmaları  bu evliliğin bitmesinin yersiz olacağını hissettirmişti. Hakim ayrılmak istediklerinden emin olmadığı için davayı karara bağlamakta tereddüt ediyordu. Bir süre düşünüp tam da kararını açıklayacağı sırada yoğun stres ve üzüntü yaşayan Nazlı fenalaşmaya başladı. Biranda her yer kararmıştı tüm dünya ayaklarının altından kayarcasına sallanıyordu. Hakimin kararı belliydi aslında 3 ay süre tanımıştı aşıklara bu süre zarfında hala boşanmaya kararlı olurlarsa işte o zaman nihai kararını verecekti. Elbetteki Nazlı bu kararı öğrenemeden bayılmıştı. Apar topar hastaneye kaldırıldı. Doktor Ayaz o gün izinli olduğundan başka bir doktor ilgilenmişti Nazlı ile . Hastane odasında Nazlı  beklerken elinde raporlarla gelen doktor Yusuf'a dönerek:

SÜRGÜN SEVDAM ,(Geçmişin gölgesinde çaresiz bir aşk masalı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin