32. Bölüm "kuş ötmüyor"

1.1K 33 3
                                    




      

Merhaba, nasılsınız? Yeni bölüm geldi bu sefer daha kısa sürede geldi. İnşallah devamıda böyle hemen gelir. :)

30'lu bölümlerde ilerliyoruz net değil ama 40's doğru final düşünüyorum. Final olduktan sonra bu hikaye içinde Buğra ve Narin Selçuk aşkını biraz okuyacağız sonra hikayemiz tamamen bitecek ve yeni hikayemle devam edeceğim.

Bu kısa bilgilendirmeyi şimdiden yapmak istedim.

Geçen bölüm yorumların çoğuna dönemedim. Hepinize çok teşekkür ederim eksik olmayın.

Keyifli okumalar dilerim, bol bol yorumlarınızı bekliyorum.

***
AZRA & ALTUĞ

İnsanlar istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında hep bir suçlu arayıp ona mı keserler cezayı. Yoksa içten içe gerçeği bilip  suçlu benim diyerek kendisiyle yüzleşir miydi?

Küçücük, sadece sevgi isteyen bir çocuğa kesilen bu ceza nasıl bir vicdansızlık örneğiydi. O mu istemişti bakalım böyle bir dünyaya gelmeyi, bunları yaşamayı?

Anne babası ona sormuşlar mıydı?  Beren daha sevilesi bir çocuktu çocuk!! Babası ondan neyin hıncını çıkarıyordu, nasıl bu kadar gözü dönüyordu? Neyin cezasını ona kesiyordu? Beren miydi suçlu yoksa onu dünyaya getirmede katlısı olan kendisi miydi suçlu? Dahası ortada bir suç var mıydı?

Baba olmayı istemediyse Beren'de böyle bir babayı istemezdi ama doğarken soramıyordu geleyim mi istiyor musunuz beni diye.

***

Azra bir saate yakındır telefonda konuştuğu Altuğ'un anlattıklarıyla yüreği darma dağın oldu. Minicik yavrucağın yaşadıkları çok ağırdı ama o hala hayata tutunmaya çalışıyordu. Altuğ'a sığınmıştı. Öz babasından kaçıp bir kaç aydır tanıdığı bir adama sığınmıştı. Onun evinde rahat nefes alıyordu.

Gözleri doldu Azra'nın. Herkes maalesef anne baba olamıyordu olan günahsız çocuklara oluyordu. Altuğ'un o son anlattığı, Beren'in Aisaa tarafından cam sehpaya itilip çocuğun hastanelik olmasına dayanamayıp sessizce Beren görmeden ağlamıştı.

Bir yabancı olarak Altuğ'la bu kız için kahrolurlarlarken babası nasıl adi bir adamdı böyle. Hiç mi kızına acımıyordu.

Altuğ'la karşılıklı salondaki masada oturmuşlardı ve Altuğ sessizce olanı biteni Beren'e dair her şeyi anlatırken Azra sık sık koltukta oturmuş Altuğ'un mutfaktan getirdiği çubuk krakerleri sessizce yiyip gülümseyerek çizgi film izleyen çocuğa baktı.

"Nasılda akıllı uslu Altuğ. Bir saattir sesi bile çıkmıyor. Bizde en sakini düşün Ekin deriz o bile nazından yorar bazen ama Beren ondan da küçük olmasına rağmen nasıl uslu oturuyor."

Azra'nın Beren'i izleyen üzgün gözlerine bakıp başını salladı Altuğ. Sevdiği kadının yufka yürekli olduğunu biliyordu ve Azra Beren için göz yaşı dökerken onun geçen yıllarda değişmeyen yüreğine sevindi.

"Çocuk sevgiye ilgiye aç Azra. Öyle üzülüyorum ki bir ara her akşam bana geliyordu oyun oynamak istiyordu. Düşünsene evde babası var ama çocukla oynamıyor sevgilisiyle baş başa kalmak için Beren'i bana gönderiyor."

"Yazık çok yazık, nasılda güzel canım benim."

Beren'in gözleri Azra'yı buldu bir an ve çocuğun gülümsemesiyle Azra'da hemen gülümsedi onunla konuşma isteğini bastıramadı.

"Seninle birazdan çikolatalı kek yapalım mı?"

Beren'in bakışları Altuğ'u buldu Altuğ başını sallayıp gülümseyince Beren yerinden kalktı pıtı pıtı adımlarıyla yürüyüp Azra'nın önünde durdu çekingen bakışlarıyla öyle masumdu ki Azra dayanamayıp onu kucağına alıp oturttu.

AŞKIN ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin