Bölüm 42: Değişim.

1.3K 82 22
                                    

LEO'NUN AĞZINDAN

Apollo nihayet gelebilmişti. Olaylar karşısında bizim kadar şok olmak yerine sadece kirli sakalını kaşımakla ve gözlerini bir noktaya dikip düşünmekle yetinmişti. Galiba o böyle olacağını biliyordu. Sesime yansıttığım nefretimle çıkıştım.

Leo- Biliyordun değil mi .... her şeyi ... biliyordun...!

Sesim incelmiş ve titriyordu. Alex'i nasıl iyileştirecektim. Tekrar bana gülümsemesini istiyordum. Gülüşü aydınlatsın istiyordum heryeri ve her şeyi... 

Apollo bana bakmadan sessizce konuştu.

Apollo- ne yapacağımızı bilmiyorum. Bu ... bu bir söylentiydi olimpos'ta furi kanı bulaşırsa perinin kanına....

Leo- anladım !! Orasını hepimiz anladık !! Tanrı değil misin sen be ! bir şeyler yap işte !

Apollo- Lanet olsun !! Bilmiyorum !!! Bir bok bilmiyorum !  

Ellerim sinirden titrerken birden ayağa kalktım  ve hava elementini kullandığımı bile fark etmeden bütün odayı darma dağın edecek bir akım yarattım. Vazolar yere devrilirken odanın camları içe doğru patlamıştı. Ben kendimi kontrol edemiyordum Apollo kollarını kollarımın altından geçirerek daha fazla zarar vermemi engellemişti. Bir süre sonra bağırarak spor salonuna indim. Tıpkı Alex gibi bende öfkeme sahip olabilmek için kendimi kum torbalarına veriyordum. Fakat bu sefer yumruk atmak yerine bıçakların asılı olduğu duvara elimle şöyle bir hareket yapmamla havanın bıçakları kaldırması bir oldu. Hızla teker teker bıçakları kum torbasına fırlatırken hızımı alamıyordum bir türlü...Sonunda kıpırdayacak halim kalmadığında yere oturmuş duvara yaslanmış karnımı dizlerime çekmiştim. Yüzümü gizleyerek ağlıyordum. Her şey çok zor gidiyorken bir de Alex'e böyle olmasıyla tamamen çökmüştüm. 

...

Bir süre sonra kendime acımayı bırakarak toparlandığımda gözlerim acıyordu. Yüzüm gözyaşlarıımın aslaklığından dolayı gerginlemişti. 

Yukarıya çıktığımda herkes bana bakınca hızla üst kata çıktım ve Alex'in benden bekleyeceği şeyi yaparak güçlü kaldım. Asla vazgeçmeyecektim.

Birkaç gün sonra Alex'in dediği gibi Zeus şartların eşitlenmesi için bize güneş krallığından periler yollayacaktı.Alex muhtemelen düşmanların tarafına geçmişti. Furi onu kontrol ediyordu. Yinede Alex'i iyileştirmenin bir yolunu bulacaktım. Bulmak zorundayım. 

Alex'in odasına girdim ve onun sevdiği eşyalarını gözden geçirdim. Ona tekrar hatırlatacaktım herşeyi.... Gerçi bir şey unuttuğu yoktu fakat anılar güçlüdür. Tahmin bile edemeyeceğimiz kadar. Annem böyle derdi benim... Ah annem yanımda olsaydı da beni teselli edip güçlü kalmamı söyleyebilseydi keşke...

Küçük bir kız çocuğu gibi davramayı keserek odama gittim. Ayaklarımı sürüye sürüye yatağıma oturdum. Ve o anda aklıma geldi. Alex'le çekindiğimiz fotoğrafların olduğu bir kutu vardı yatağımın altında. Onu çıkarttım ve acıyla gülümsedim. Tüm anılarımız bu fotoğraflardaydı sanki...Ve fotoğraflar anıları ebediyen saklamanın tek yoluydu benim için...

Fotoğraflara tek tek bakmaya başladım. Alex'e basketbol öğretirken çektiğim fotoğraflar. Lünepark, pamuk şeker yerken, alex'e hava bükmenin kolaylıklarını gösterirken,Alex tarih dersinde uyuya kalmışken... Ve bunun gibi birçok resim vardı... 

Elimde ikimizinde kocaman sırıttığı bir pozu tutuyorken içeriye Allison girdi. Kolu Alex'in onu duvara çarptırmasıyla kırılmıştı. e bu nedenle alçıya alınmıştı. Allison alçıya alışamamış olacak ki boynuna asılı olan kolunu kullanmak ister gibi öne uzatınca fark etti. Alçı ağır geliyor olmalıydı bu yüzden diğer eliyle alçılı koluna destek veriyor ve temkinli hareket ediyordu.

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin