Bölüm 52 : Ölümü hissetmek.

2K 69 15
                                    

ALEX'İN AĞZINDAN 

Yeraltı dünyasının gizli geçidinin içinden geçmemle geçidin dışına doğru küçük bir patlama şeklinde içimden kaburgalarımı yırtarcasına  çıkan,tahminime göre furi ruhunu son anda görür gibi olmuştum. Furi ruhları beni terk etmemişlerdi. İçimde benimle birlikte olmalarına rağmen üzerimdeki etkinliklerini tamamen yitirmişlerdi. Ve böylece onlardan beslendiğim enerjim de gidince kendimi çok yogun ve güçsüz hissetmeme sebep olmuştu....  Leo tutmasaydı yere düşecek hale gelmiştim. Tanrım !! O neydi öyle !

Her an kusacakmış gibbi hissettiğim için hızla Leo'nun boynuna doladığım kollarımı çekip kendimi yere attım. Burada toprak berbat kokuyordu ve sanırım siyah renkliydi. Midemdekileri dışarıda sergilememeye özen göstererek nefes almaya çalıştım. Leo ve kevın bana endişeli gözlerle bakıyorlardı. Bu benim daha çok paniklememi ve sinirlenmemi sağlıyordu. Gerçi onlarda endişelenmekte haklılardı az önce içimden bi ışık dışarıya süzülmüştü ve ben o anda kendimi ölüyor zannetmiştim. Ama yinede ne bileyim huysuzluğum üstümde olabilirdi.Her zamanki gibi....

Zaten sonra ciğerlerim çıkasıya kadar öksürdüm. Gözlerim karardı ve sonrası bomboş..

...

Uyandığımda henüz gözlerimi açmamışken midemde bir karıncalanma hissiyle ağzımdaki tuhaf tatla yüzümü buruşturdum. Sallanıyordum. Evet sanırım Leo beni taşıyordu. Tanrım !!! Onu çok endişelendirmiş olmalıyım. 

Gözlerimi korkarak açtım ve beni taşırken gözlerini arada bir bana kaydıran Leo'yla göz göze geldim.

Leo endişeyle :

Leo- beni korkuttun.

Alex- üzgünüm...

Konuşunca ağzımdaki berbat tat daha da yayılmıştı ve bu  '' şu-anda-gebersem-yeridir '' hissine kapılmamı sağlıyordu.

Leo- yürüyebilecek misin ?

Konuşarak durumu daha da katlanılamaz hale getirmektense sadece başımı evet anlamında sallamakla yetindim. Leo beni yavaş ve dikkatlice yere bıraktı. İLk başta dizlerimin aşırı titremesinden dolayı beni taşıyamayacaklarını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Aksine kendimi güçsüz ama daha dinç hissediyordum.

Alex- su...alabilir miyim...?

Leo dediğimi ikiletmeden hızlaıca kocaman dağcı çantasından bir şişe su çıkarttı ve bana uzattı. ben suyu içerken elini belime koymuş beni seyretmişti.

Şimdi biraz daha iyiydim. 

Alex- teşekkürler.

Leo'ya suyu uzatırken neden gergin olduğumuzu düşündüm. Belkide Leo'yu korkuttuğumdan etkisinden çıkamammıştır diye düşündüm ama başka bir şey vardı.Yinede hiç sesimi çıkartmadım. 

Kevın önümüzde yürürken hiç bakmadan konuştu.

Kevın- Alex son gördüğüme göre iyice prenseslere benzemişsin.Tanıdığım Alex böyle değildi.

Alex- benimde bir zamanlar tanıdığım Kevın böyle aptalca konuşup sinirlerimi bozmazdı.

Kevın- beynin sana hayal oynuyor.

Kevın'ın bu cümlesi kulaklarımda yankılanıp dururyordu. Ki bir anda küt diye durdum. 

Bu işte bir terslik vardı. Hatırladığım kadarıyla burada toprak siyahtı. Ama şimdi toprak griydi.Bir saniye.... Her yer griydi.

Tanrım rüya görüyordum !!!! Daha doğrusu rüyamın içine sıkışıp kalmış da olabilirdim.

Leo ve Kevın da dahil olmak üzere gözümde kocaman olup etrafımda saçlarımı andıran kızıllık eşliğinde cehennemi andıracak bir ortam yaratıp dönüp dururken duymak istemediğim şeyler söylüyorlardı. Brayde, Allison, Olivya ,kevın ,Leo, Alexander - kendisi baba bozuntusudur - annem Julia, Cris, Eartha, hatta üvey kardeşlerim Alice ve Venessa bile vardı etrafımda.

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin