Bölüm 33: saçmalamak....

2K 92 17
                                    

LEO'NUN AĞZINDAN...

Alex'in soğuğa dayanamadığını biliyor olmalıydılar. ayak parmakları hafif morarmıştı soğuktan. Bunların amacı neydi böyle Alex'i öldürmeye mi çalışıyorlardı. Hem Brayde'e ne olmuştu ki ? Baygın olan Alex'i arabaya kadar kucağımda taşımıştım. Gerçekten buz gibi olmuştu. Gözümü ondan bir an olsun ayırmadan Cris'le mercedes'e atladık. Ben Alex'le birlikte arka koltuğa geçmiştim. Cris'se arabayı son hızla kullanıyordu. Cris'in arkadaşları kaçanları yakalamak için istasyonda kalmışlardı. Biz ise Alex'i eve götürecektik. Montumu ona giydirmiştim. Ve montum ona elbise gibi olmuş bacaklarının küçük bir kısmını bile örtmüştü. Onu göğsüme bastırdım ve gecikseydik ölme ihtimalini düşünmemeye çalıştım. Alex'siz bir hayatı asla düşünemiyordum. Böceklerden korkan güçlü ateş perisi... Uyanmak için beş altı alarmı aynı anda kuran Alex... Utanınca sağ işaret parmağının tırnağıyla oynayan özür dilemeye çekinen Alex... İlkbaharda durmadan hapşıran, Biz gibi olmayan, Alex...

Şu an o kadar savunmasız görünüyordu ki... Tıpkı uyuduğunda olduğu gibi... Melek gibi...

Leo- Cris kalp atışlarını duyabiliyor musun ?

Cris gözlerini yoldan ayırmadan dikkat kesildi. Cris'in diğerlerinden farklı olarak duyma yeteneği daha gelişmişti. Kalp atışlarını duyabiliyor ve böylece temas yoluyla kalbini hızlandırıp yavaşlatabiliyordu. Sakinleştirebiliyordu anlayacağınız... Alex panik atak geçirdiğinde de bunu yapmıştı. Fakat bunu kime yaparsa o kişinin halsizleşmesine sebep oluyordu. En azından fiziksel olarak değil de... Zihinsel olarak insanı yoruyordu. Bu yüzden Cris'e panik  atağını durdumasına yardım ettiği için biraz kızmıştım. Panik atak sonuçta geçecekti fakat o bu yeteneğini kullanmaktan haz duyuyordu ve bu tehlikeli birşeydi. Priler gücünü kontrol etmeyi öğrenmezlerse, kendilerini kaybedebilirlerdi... 

Cris- kalbi yavaş atıyor...

Leo- ne kadar yavaş...

Bir an ölüm sessizliği oldu arabanın içinde... 

Cris- oldukça yavaş...

....

Leo- biraz daha hızlı süremez misin şu arabayı !!

Cris- deniyorum... Sen hiç Mercedes'i araziye sokmayı denedin mi !!

Leo- tanrım !!! az laf çok iş !  dediğimi yap

Cris- senden emir almıyorum !

Leo- bunun sırası mı şimdi Cris ! Saçmalamayı kes de sür şu arabayı !

Cris- haklısın saçmalıyorum...

Cris tekrar hızlanmaya çalıştı fakat arabanın tamponu bazen yere çarpıyordu. 

...

Leo- sağa ! sağa dön !

Cris hiçbirşey söylemeden devam etti. Eve geldiğimizde Alex hiç ısınamamıştı. Onun yanından ayrılmıyordum. Onu ısıtabilirsem o zaman kalp atışları normale dönecekti. Eğer beceremezsek de perilerin sağlığıyla ilgilenen bir su perisi tanıyordum ona gidecektik. Daha önce hiç bir ateş perisini muayene etmesede bu ilk olacaktı... Ayrıca Cris böyle şeylerden de anlıyordu. Bu yüzden Alex'in başının arkasındaki şişliği indirmeye çabaladık ve pansuman yaptık. 

Alex nihayet uyanmaya başlamıştı. Gözleri benimle buluştu gözleri alev rengine bürünmüştü tekrardan. Havada hiç rüzgar olmamasına rağmen kar yağıyordu. Alex kontrol ediyordu. İstemesede yapıyordu bunu işte...

ALEX'İN AĞZINDAN...

Gözlerimi açtığımda ilk Leo'nun o güzel mavi gözlerini görünce gülümsemeden edemedim. Biraz olsun ısınmayı başarmıştım. Leo'nun kucağında yatıyordum.Üerimde birkaç kalın battaniye ve Leo'nun koruyucu tavırlarıyla sarmaladığı kolları vardı. Başımı farklı tarafa çevirerek hapşırdım ve burnumu çektim. Elim ilk başta ensemin biraz üstündeki yaraya gitti. Bir bandaj vardı. Ve başım çok ağrıyordu. Üst üste hapşırmalarım kesildiğinde Leo endişeli gözlerle beni süzdü ve onun sormasını beklemeden cevap verdim.

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin