Bölüm 28: Kabus

2.4K 106 14
                                    

Apollo- Brayde... ?

Alex- ...

Apollo- Ah tabi ya ... Senin kardeşindi değil mi ? 

O anda Apollo'ya en yakında gördüğüm şeyi fırlatmak istedim. Ve en yakınımda Leo vardı.... Ow... pekala pek de güzel bir fikir olmazdı doğrusu. 

Apollo- Alex... Brayde buraya gelmek istiyor. 

Alex- onunla görüştün ve bana şimdi mi söylüyorsun ! Onun öldüğünü gördüm. Çok gerçek... gibiydi.. Korktum !!!

Apollo- onun öldüğünü mü gördün !

Başımı salladım. Apollo'nun bu birden heyecanlanışı beni korkutmuştu. 

Apollo- Neler gördüğünü tam hatırlayabiliyor musun ?

Alex- aslında pek değil... Yani heryerde duman vardı. Ve ortam fazla sıcak gibiydi. Birsürü insan koşuşturuyor ve bağırışmalar yer taraftan yükseliyordu...

Apollo- başka... ! Alex bu önemli ! başka ne hatırlıyorsun. Zorlamalısın kendini !

Gözlerimi kapattım ve rüyamı, daha doğrusu kabusumu hatırlamaya çalıştım. 

Çikolata kozmosu ... ( dünyada soyu tükenmiş bir çiçek ) Sarayın çevresinde tatlımsı bir koku yayıyor. Fakat...

Yüzümü buruşturdum.

Bu kokuyu tamamen mahveden bir koku var ortalıkta....

Apollo- evet Alex ! O koku ne !

Derin bir nefes aldım hatırlamaya çalıştıkça başıma ağrılar giriyordu bu da düşünmemi engelliyordu. 

Gözümden bir damla yaş süzüldü... Ve gözlerimi açtım. Gözlerim alev rengine dönmüştü. Apollo ve Leo bana şüpheyle bakıyordu. 

Acı bir şekilde gülümsedim. Gözyaşım çenee kadar indi ve oradan yere düştü. 

Kan ...

...

Apollo- pekala... sen insanların ölümünü görüyorsun ama ondan da önemlisi sen gelecekte yaşanacak kötü olayları görebiliyorsun... Tabi bazılarını... Kabullemek istemediklerini zihnin sana göstermiyor. Ve sen farkında olmasanda istediğin kadarını görebiliyorsun.... Alex ... ben sana böyle bir yetenek bahşeymek istememiştim. Çok.. Çok.. -

Alex- Apollo sen ne dediğinin farkında mısın ! bırak şimdi yeteneği falan... Kardeşim orada kalırsa ölecek. Onun bağırışını duydum. 

Evet... Hala kulaklarımda yankılanıyordu çığlıkları... 

Rüyanın bir kısmını daha hatırladıktan sonra o kadar bitkin düşmüştüm ki dizlerim beni taşıyamayacak hale gelmişlerdi. Ve ben yere yığılmadan önce Leo beni tutmayı başarmıştı. Şimdiyse beni kucağında tutuyordu. Leo bir an olsun gözlerini benden aırmıyordu. Ona da güç bahşedilmişti fakat gücü kullandığında onun arkasından ağır bedeller ödemiyordu benim gibi... Yeteneğimi istemedende olsa her kullandığımda acı çekiyordum. Korkunç olayları görüyor ve onları bir türlü zihnimden uzaklaştıramıyordum. Bu da beni mahfediyordu...

Zaten beslenmem gerktiğinden bünyem iyice zayıflamıştı... Fakat ben bundan nefret ediyordum. Her beslendiğimde kendimi avımın yerine koyuyordum. Onun babam olduğunu düşünmeden kendimi alıkoyamıyordum... Çaresizliğin ne kadar berbat bir his olduğunu da biliyordum. Annem öldüğünde sarayda yaşayıp kurallara uymam gerektiğindede çaresizdim. Başka seçeneğim yoktu hiç benim hayatımboyunca. Hepbir şeylere mecbur bırakılırdım... 

Ateş PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin