LEO'NUN AĞZINDAN
Leo- sen ne dediğinin farkında mısın !!! Şaka yaptığını söyle !! Lütfen...
Gözlerim dolmuştu ve jipi kenara çekmiştim yolumuz yarım saatin ardından sona erecekti. Şimdi böyle bir haberi Alex'e verirsem plandan vazgeçip üsse geri dönmek ve Allison'ı görmekte ısrar edecekti ve bu ısrarında sonuna kadar haklıydı.
Alex uyanmasın diye sessiz konuşmaya çalışıyordum. Mantıklı davranıp ona söylememeliydim ama duygusal yönden düşünürsek ve benim en yakın dostum ölse, bana söylenmese herhalde çıldırırdım.
Allison bir kahramandı ve bu asla değişmeyecekti...Böyle bir durumda insan ne diyeceğini şaşırıyordu kelimeler adeta boğazında düşümleniyor öylece kalıyordun... Cris telefonun diğer ucunda ağlamaktan sesi kısılmış bir halde Allison'a aşık olduğunu söyledi ve hat aniden kapanmadan önce bağırışlar duyuldu ve ses gitti.
Telefonu kapattım ve olan biteni nasıl becereceksem artık sindirmeye çalıştım. Ben bu duruma geldiysem Alex'in ne tepki vereceğini hayal bile edemiyordum. Yinede bencil ve mntıklı bir karar olduğunu düşünüp Alex.e söylememeye karar verdim. İçim içimi kemiriyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek bu halde araba kullanmak tehlikeli olsada yeraltı dünyasına bir an önce varmalıydık yoksa Alex için çok geç olabilirdi.
Tanrım u verdiğim karar berni öldürüyordu !!
....
Bir süre sonra Alex uyandı ve daha ne kadar yolumuz olduğunu sordu. Alex bakışlarımdan ne düşündüğümü ne hissetiğimi anlayabilecek kadar iyi tanıyordu beni. O yüzden gözlerimi yoldan ayırmadım. Direksiyonda hafif titreyen elimi Alex'in görmediğini umarak hiçbir şey yokmuş gibi devam ettik.
Tarif edilenin aksine ormana değil bir asma bahçeye gelmiştik. Burayı sadece bizim gibiler görebiliyordu. Alex bizim görmediğimiz şeyleri görüyordu ve bu Apollo ile olan şüphelerimi korkunç bir şekilde doğrulamaya yetiyordu...Yinede öyle olmadığını ummaktan başka çare yoktu.
Çene kaslarım gerilmişti ve sanki çok büyük bir yiyceği uzun süre ağzımda çiğnemişim gibiydi...Boğazımdaki düğümler bir türlü geçmiyordu. Allison'la ilgili hafızamda kalan ne varsa gün yüzüne çıkarıyor ve tekrardan inceliyordum. Cris'le Allison birbirlerini seviyordu ve biz bunları göremeyecek kadar meşguldük.
Allison'ı bir daha göremeyecek olmak için-me oturmuş olacak ki halsiz bir tavırla asmaların arasında yürümeye koyulduk.
Karşımıza müthiş bir mermer köprü çıktığında sadece bakmakla yetindik. Kevın eliyle koymuş gibi gidip yeraltına açılan kapı için gizli kolu çekti. Bu kol çalıların arasında saklıydı ve doğayla neredeyse bütünleşmişti. Sarmaşık kaplı kolun çekilmesiyle ilk başlarda holograma benzer görünürlükte sonradan giderek netleşen yeraltı dünyasının girişi belirdi.
Alex gölerini kırpıştırarak yanındaki iri ağacın gövdesine tutununca korkuyla yanına gittim ve direseklerinden tutarak ona yardımcı oldum.
Leo- Alex iyi misin ?
Alex hiç tereddüt etmeden cevaplamasına rağmen sesi kalınlaşmaya başlamıştı ve zar zor konuşuyor gibi bir hali vardı.
Alex- iyiyim...
Kevın düşüncelerimi okuyarak:
Kevın- acele etsek iyi olacak pek zamanımız kalmadı görünüşe göre.
Başımı salladım ve bir konuda ilk defa Kevın'a katıldığımın şaşkınlığını hızla üzerimden atarak Alex'e döndüm.
Dödüğüm sırada kevın bağırarak ileriye atıldı ve bende Alex'in iki saniye içinde kaçmakta olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Perisi
FantasyBir peri ne kadar normal olabilir ? Peki ya perilerin arasında onu diğer perilerden de ayıran özellikler taşıyan Alex , kendini nasıl normal hissedebilir ? Normal kelimesinin söz konusu bile olmadığı bir dünya sizi bekliyor.Alex ilk ve tek Ateş peri...