Medya da Esila karakteri var arkadaşlar.
Herkese iyi okumalar...
"Su tamam artık sonra şaşırırsınız" diyen Ateş'e gözlerimi devirdim. Ardından "sizin ne işiniz var burada" diye sordum. Güldü ve müstakbel eniştelerimi gösterip "bunlar istedi" dedi. Yalandan gülümseyip "hmm öyle mi?" dedim ve önüme döndüm. "Su?" dedi Ateş. Duymazdan geldim. Tekrar seslendi. Ama yine bakmadım. Sonra birden Zeynep'i yanımdan kaldırıp kendi oturdu. Yavaşça omuzuma dokundu. "Su ne oldu? Yanlış bir şey mi söyledim?" dedi. Dönmedim, bakmadım. Ama bu alınganlığın nerden geldiğini de anlamadım. Birden iki omzumdan tutup beni kendine çevirdi. "Su ne olduğunu sordum"
"Yok bir şey Ateş. Yerine geçer misin?"
"Hayır geçemem. Ne olduğunu bilmiyorum. Ama eğer seni kıracak bir şey söylediysem özür dilerim. Hadi bak. Çok merak ediyorum. Söylesene ne olduğunu."
"Sen istemedin mi Ateş? Sen buraya gelmek istemedin mi? Benim burada, bu okulda olduğumu bile bile... Neyse ya. Boşver beni." dedim.
Birden Uygar konuştu. "Su, bakma sen bunun bize suç attığına. Asıl ele başı bu." deyip Ateş'i gösterdi. "Nasıl yani?" diye sordum. "Sen bu okuldasın diye okulunu değiştirdi. Biz de hem Ateş'i hem de sizi yalnız bırakmayalım diye geldik." dedi ve Melis' e döndü. Şu an içimden kendime sövüyordum. Eğer çenemi tutabilseydim bunlar yaşanmayacaktı.
Aniden Ateş'e döndüm. "Şey, Ateş, ben... Ben çok özür dilerim." dedim.
"Bak Su," diye söze başlayan Ateş'in lafını matematik hocası bölüp "sabredeyim diyorum, sınıftan kovmayayım diyorum ama sizde sınırlarımı zorluyorsunuz" dedi. Aniden ayağa kalkıp "tamam hocam, siz kendinizi yormayın." dedim ve sınıftan çıktım.
Daha saniyeler olmadan sınıfın kapısı açıldı ve kızlar da geldi. "Siz niye çıktınız lan?" diye sordum. İlk başta hepsi birbirilerine baktı ve ardından aynı anda "çünkü biz, her zaman, hep beraber kovuluruz" dediler. Yine her zaman ki arsızca güldüğümüz sırada sınıfın kapısı tekrar açıldı. Karşımda Ateş'i ve arkadaşlarını görünce soru sormak için ağzımı açtım. Ama açmamla kaptmam bir oldu. Çünkü Ateş soru soracağımı anlamış gibi "bu okula geldik. Sırf siz burdasınız diye. Şimdi sınıftan kovuldun benim yüzümden. Ve çok şanslısın ki arkadaşların seni yalnız bırakmayıp arkandan geldi. Eğer bende arkandan çıkıp gelmeseydim amacıma ulaşamazdım. Bu okula gelmemin bir anlamı kalmazdı. O yüzden hocaya kendimin de konuştuğunu bu yüzden benim de kovulmam gerektiğini söyledim. Ve bende çok şanslıyım ki arkadaşlarım beni bırakmayıp peşimden geldi." dedi. Gülümsedim. O da gülümsedi.
"Bir şeyler yapalım mı?" diye sordu Enes. Zeynep'de aklımı okumuş gibi "çok güzel olur ama okuldayız yani en fazla ne yapabiliriz ki?" diye sordu. Ateş de "şişe çevirmece oynayalım mı?" diye bir fikir sundu. Herkes onaylayınca Hasan'ın isteğiyle bahçeye gittik ve oturduk. Deniz elindeki
şişeyi masaya koyup çevirdiğinde, şişenin bir ucu bende diğer ucu da Esila'da durdu. Gülerek "doğruluk mu cesaretlik mi?" diye sordum. "Cesaretlik" dedi.Ne diyeceğimi düşündüğüm sırada, aklıma okulun arka bahçesine gitmenin yasak olduğu geldi. Biraz korkarak "arka bahçeye git" dedim. Onların da yüzünde ufak bir korku belirtisi oluştu ama, Esila "tamam gidiyorum. Sonuçta dersteler ve arka bahçede de kamera yok." dedi ve arka bahçeye gitti.
Bekledik. Yaklaşık beş dakika geçti ama Esila gelmedi. Telaşla ayağa kalktım ve arka bahçeye doğru ilerledim. Diğerleri de arkamdan geldi. Köşede, duvarın dibinde Esila'yı görünce "Esila!" diye bağırdım. Aniden arkasını döndü ve bize doğru koşmaya başladı. Yanımıza geldiğinde durdu ve arka bahçenin olduğu tarafa baktı. "Geliyorlar" dediğinde hepimiz o tarafa döndük. Yaklaşık dört-beş serseri tipli çocuk Esila'nın peşinden koşarak geldi. Korkarak Ateş'e döndüm. Korktuğumu anladı ve beni arkasına çekti. "Sakin ol tamam mı? Ben yanındayken sana hiçbir şey olmaz" dedi. Tam cevap vereceğim sırada serserilerden biri Esila'ya "gel lan buraya" dedi. Furkan da "kim nereye geliyor lan?" diye bağırdı. İşte o an. İşte tam da o an ortalık karıştı. Daha beş dakika bile dolmadan serseriler yerde yatıyordu. Hemen bizimkilerin yanına koştuk. Ateş'in yanına gittiğimde bana arkasını döndü. Neden böyle bir şey yapmıştı ki?
Önüne geçtiğimde dudağı kanıyordu. Zar zor konuşabildim. Ama ağzımdan çıkan tek kelime "Ateş" oldu. Omuzlarımdan tutup "iyiyim, gerçekten iyiyim. Hiçbir şeyim yok" dedi.
Digerkilerin yanına gittik. Hepsinde Ateş' te olduğu gibi ufak tefek sıyrıklar vardı. Esila'ya döndüm hemen. "Ne oldu orada" diye sordum korkarak.
"Onlar uyuşturucu satıyordu" dediğinde "ne!?" diye bağırdım. Ve zil çaldı. Eğer orada dursaydık başımız belaya girecekti. Gerçi daha ne kadar girebilirdi ki?
Ama buradan gitmemiz gerekiyordu ve bizde öyle yaptık. Aceleyle ön bahçeye, oradan da sınıfa çıktık. Ben iyi değildim. Hiçbirimiz iyi değildik. Ama güçlüydük. Bizim kızlar güçlüydü. Ve erkekler de geldikten sonra güvendeydik...
Arkadaşlar oylar ve yorumlar unutuluyor ama.
Başka birisi olsaydı yazardınız. Ama benim kitabıma yorum yapmıyorsunuz😔Hayır hayır kesinlikle diğer yazarları kıskanmıyorum.
Çünkü benim okuyucularım daha sempatik, daha tatlı, daha güzel/yakışıklı...En çok da benim okuyucularım daha özel.
Yani diğer yazarlar beni kıskansın. Demi canlar?😍😙😘😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Beş Kala
Чиклит"Neden gökyüzüm?" "Neden mi?Çünkü nereye gidersem gideyim benimle beraber geliyor o da. Hangi şehirde,hangi ülkede olursam olayım onu görebiliyorum. Yağmur,kar,güneş,bulut hiçbirisi,hiçbir şey engel olmuyor onu görmeme.Sabah da olsa gece de olsa ba...