Medya= Cansu
İyi okumalar❤❤❤
Bu düşüncelerden sıyrılmak istiyordum. Ha bir de şu utanma duygusundan...
"Ateş kalk hadi, okul var" dedim. Yüzüme 'ciddi misin' der gibi bakmaya başladı. Biraz düşündüm. Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Fena rezil olmuştum. Çünkü bugün günlerden cumartesiydi. Unutmuştum ama ya. Güldüm ve "yalan söylüyorum" dedim. Kimi kandırıyorum ki?
Ateş "Su, senden bir şey istesem yapar mısın?" diye sordu. Dalgın gibiydi biraz. Gördüğü kabusun etkisi daha tam olarak geçmemişti. "Tabi ki" dedim samimi bir şekilde.
"Söz mü?"
"Söz"
"Hafta sonu da burda kalsana"
"Ateş olmaz"
"Söz vermiştin ama"
"Ya tamam. Kalırım ama anneme ne diyeceğim?"
"Zeynep'lerde kalacağını söyleyebilirsin"
"Mantıklı aslında. Umarım izin verir"
"Verir ya. Sen arayıp konuş bari"
"Tamam canım" dedim ve telefonumu alıp annemi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.
"Efendim kızım"
"Anne sana bir şey soracağım"
"Sor bakalım"
"Hafta sonu Zeynep'lerde kalabilir miyim?"
"Aslında çok iyi olur. Bizde zaten şehir dışına çıkıyoruz bir haftalığına. O zamana kadar Zeynep'in evinde kal. Sorun olacağını sanmıyorum. Bir şey olursa da hemen ara beni"
"Tamam anne. Ama neden gidiyorsunuz? Bir şey mi oldu?"
"Yok kızım, ne olacak? Babanın işi için gidiyoruz"
"Anladım. Peki Mert?"
"Mert de bizimle geliyor canım"
"Tamam annecim"
"Görüşürüz canım. Çok dikkat et kendine"
"Görüşürüz annecim. Merak etme sen beni" dedikten sonra telefonu kapattım. Ateş banyoya gitmişti. Zeynep'i arayıp herşeyi anlattım. Telefonu kapattıktan sonra 27 dakika konuşmuş olduğumuzu fark ettim. Ateş niye gelmemişti ki daha? Merak edip, yataktan çıktım ve banyonun kapısına doğru ilerledim. Kapıyı çaldım ama ses gelmedi. "Ateş?" diye seslendiğimde "mutfaktayım" dedi. Mutfak alt kattaydı. Merdivene doğru ilerledim ve basamakları teker teker indim. O tatlı koşuşturmasını izledim. Kahvaltı hazırlıyordu. Arkasını dönüp bana baktı. "Konuştun mu?" diye sordu. Gülümsedim. Başımı 'evet' anlamında salladım. "Ee ne söyledi?" diye sordu. Merak ettiği çok belliydi. Biraz da heyecanlanmıştı. Biraz daha heyecanlansın diye suratımı astım ve "izin verdi ama," dedim.
Ateş'in suratında ki yarım gülümseme çok güzeldi. Ona bu gülüş çok yakışıyordu. Ateş yavaş yavaş üstüme doğru gelirken kapı çaldı. Kapıyı açmak için koştum. Kapı da Enes ve Zeynep vardı. İçeri girdiler. Ateş "Neden bu kadar uzun sürdü gelmeniz?" diye sordu. Ne karıştırıyordu bunlar?
Kapı yeniden çaldı. Gidip açtım. Bu sefer de Hasan ve Deniz gelmişti. Deniz içeri girer girmez üzerimdeki kıyafetleri inceledi. Altımda şort, üzerimde de bol ve uzun bir sweat vardı. Ve benim olmadıkları açık bir şekilde ortadaydı. Yukarı, Ateş'in odasına çıktım. Kıyafetlerimi giyerken, odaya dalan Deniz ve Zeynep saçma sapan bir heyecanla soru sormaya başladılar. Onları böyle görünce bende heyecanlanmıştım. Bana cevap bekleyen gözlerle baktıklarını görünce "kızlar sonra anlatayım, şimdi olmaz" dedim. Deniz biraz somurtarak "Tamam hadi aşağı inelim o zaman. Acıktım ben" dedi. Deniz o küçük beyniyle kapalı kapıdan çıkmaya çalıştı. Haliyle istediği olmadı ve kapıya sertçe çarptı. Bir insan bir yeri acıdığı için güler miydi? Deniz gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Beş Kala
Chick-Lit"Neden gökyüzüm?" "Neden mi?Çünkü nereye gidersem gideyim benimle beraber geliyor o da. Hangi şehirde,hangi ülkede olursam olayım onu görebiliyorum. Yağmur,kar,güneş,bulut hiçbirisi,hiçbir şey engel olmuyor onu görmeme.Sabah da olsa gece de olsa ba...