enesguney55 bu bölüm sana gelsin Enes. Şarkı gibi oldu ama neyse ndjdifjjf. Umarım sınavında başarılı olursun. Bizim sana güvenimiz tam. Bu arada bu bölümü neden sana ithaf ettiğimi bilmiyorum nsnbdnddd. Ama bölümde sen varsın merak etme. Umarım beğenirsin Z❤E
Bitkisel hayattan biraz erken kurtuldum mxnvnvnv. Neyse işte uzun zamandır (bir hafta falan smncfnnf) bölüm atamadığım için bugün yazmaya karar verdim. Yazmaya üşeniyorum aslında ama neyse. Başladık artık mecbur devam ettircez mdmfmfmgm.
Medya da Enes karakterimiz var. Umarım beğenirsiniz ♡♡♡ (Enes'i değil ha bölümü nnfnfnfn)
Ateş'le beraber yukarı çıktık. Bu gece de buradaydık ve hiçbirimiz eve gitmek istemiyorduk. Ben Uygar'a, Enes'e ve Hasan'a bakamıyordum. Saat çok geç olmuştu. Herkes uyuyordu. Gizlice Zeynep'in yanına gittim. O da uyuyordu. Çöktüm yanına. Canım çok acıyordu. Her şey benim yüzümden olmuştu. "Özür dilerim Zeynep. Gerçekten çok özür dilerim. Hepsi benim suçum." dedim gözyaşlarımın arasından.
"Kendini suçlama Su. Hiçbir şey senin yüzünden olmadı. Asıl suçlu varsa o da benim. Eğer daha hızlı koşabilseydim bunların hiçbirisi olmazdı." dedi Ateş. Sonra gelip yanima oturdu. Ne zaman geldi, söylediklerimin ne kadarını duydu bilmiyorum ama şu an pek de umurumda olduğu söylenemezdi. Onun da umurunda olmayacak ki, gözleri dolu bir şekilde "Zeynep, gerçekten çok özür dilerim. Biraz daha hızlı koşabilseydim bunların hiçbiri olmazdı." dedi. Zeynep yatağında kıpırdanınca, Ateş fısıltıyla "gel hadi. Dışarı çıkalım. Uyanacak yoksa." dedi. Zeynep'e son bir kez bakıp, başta koridora sonra da bahçeye çıktık. Ateş'in gözleri doluydu hala.
"Ateş?"
"Efendim?"
"Hiçbir şey senin suçun değil!"
"Hayır Su. Her şey benim suçum! Eğer o oyunu oynamayı teklif etmeseydim ve daha hızlı koşabilseydim şimdi burada olmayacaktık."
"Ateş yeter!" dedim birden sesimi yükseltip. Anlamsızca yüzüme baktı. Gözlerim zaten çoktan dolmuştu. "Her şey benim suçum Ateş. Daha hoca kovmadan dışarı çıktım. Beni yalnız bırakmayıp peşimden geldiniz. Sonra aşağı indik. Şişe çevirmece oynadık. Milyon şey söyleyebilirdim ama arka bahçeye gitmesini söyledim." dedim ve durdum. Ateş'in dudağının kenarındaki yaraya baktım. Sonra yarasına dokunup "baksana Ateş. Bu bile benim yüzümden oldu. Şimdi, bunca şeye rağmen, herşey benim suçumken, lütfen Ateş, lütfen suçlunun sen olduğunu söyleme" dedim. İlk önce bir kaç dakika sadece dolu gözlerimin içine baktı. Daha sonra gözlerini kaçırıp "hadi gidelim. Hava soğuk. Ceketim de içeride kaldı. Üşütüp hasta olacaksın şimdi." dedi. Bu sefer şaşırma sırası bana geçmiş olsa da dediğini yapıp içeri girdik. Hasan ve Uygar sandalyelerde uyuya kalmıştı. Furkan da Esila'nın kapısının önünde uyuyordu. Enes neredeydi mi!?
Birden Zeynep'in odasından sesler geldiğini duydum. Hemen odanın kapısına gittim. Hafifçe araladığımda içeride Enes'i gördüm. Zeynep de uyanmıştı. Tam Ateş geldiğinde Enes, Zeynep'e "benimle çıkar mısın?" diye sordu. Şaşkınlıkla Ateş'e döndüğümde aşırı yakın olduğumuzu fark ettim. Ateş tam bir şey diyecekken Furkan "oooo" deyince ona döndüm. "Sus, sus" dedim ve içeri baktım. Enes ayağa kalkmış bize doğru yürüyordu. Aceleyle geçip oturduk ve uyumuş numarası yaptık. Seslerden anladığım kadarıyla Enes kapıyı açtı. Çok kısa geçen bir sürenin ardından "yanlış duydum herhalde" deyip tekrar odaya girdi. Gözlerimi aralayıp Ateş'e ve Furkan'a baktım.
Furkan ayaklanıp bize doğru geldi. "Ne oldu ya orada?" diye sorduğunda Ateş'e baktım. Daha sonra "ya ben Zeynep'in odasından sesler duyup oraya gittim. Baktım Enes, Zeynep'le konuşuyor. Neyse işte sonra Ateş geldi yanıma. Tam o sırada Enes, Zeynep'e çıkma teklifi etti." diye olayı anlatmaya başladım.
"Ohaa, lan bu çocuk baya hızlı çıktı." deyip gülünce biz de gülmeye başladık.
"Eee sizin o haliniz neydi o zaman?" diye sordu Furkan.
"İşte orası tam bir yanlış anlaşılma. Ben duyduklarımın şokuyla arkama döndüm. Ama Ateş'in o kadar yakınımda olduğunu tahmin edememiştim. İşte tam Ateş bir şey diyecekkende sen bizi görüp yanlış anladın." dedim. Furkan "oha olaya bak. Ama benim yerimde kim olsaydı yanlış anlardı zaten" dedi. Sonra esneyip "neyse ya ben yatmaya gidiyorum. Siz de yatın çok geç oldu" dedi ve gitti. Sonra biz de uyuduk.
Sabah uyandığımda herkes uyuyordu. Ateş ceketini üzerime örtmüş yanımda ki sandalyede uyuya kalmıştı. Ceketi Ateş'in üzerine örtüp Zeynep'in doktorunun yanına gittim. Kapıyı çaldım. İçeriden "gel" sesini duyunca içeri girdim.
"Doktor Bey, Zeynep'in durumu nasıl?"
"Merak etme, arkadaşın gayet iyi. Hem ameliyatımız da çok başrılı geçti. Hiçbir organ zarar görmemiş. Sadece fazla kan kaybetmişti. Ama onu da hallettiğimize göre hiçbir sıkıntı yok demektir" deyip gülümsedi.
"Peki ne zaman çıkabiliriz?"
"Bence akşama kadar kalsın. Son kez kontrol edelim. Akşam çıkabilir."
Duyduklarım karşısında gerçekten çok mutlu olmuştum. Benim kardeşimin hiçbir şeyi yoktu. Doktora teşekkür edip odasından çıktım.
Aklıma bizimkilerin hiçbir şey yemediği gelince, hastanenin kantinine gittim. Herkese tost ve çay alıp geri döndüm. Geldiğimde Ateş hala uyuyordu. Başta Furkan'ın yanına gidip tost ve çay verdim. Minnetle gülümseyip aldı. Sonra Uygar'a verdim. Ardından Enes'e ve Hasan'a.
Sonunda Ateş'in yanına gidip elimdeki tepsiyi boş olan sandalyeye bıraktım. Adını söyledim ama duymadı. Tekrar aynı şeyi yaptım ama uyanmıyordu. "Su, Ateş öyle uyanmaz. Tut kollarından sars bakalım nasıl uyanıyor." dedi Uygar. Ben de dediğini yapıp kollarından tuttum. Ateş de aniden kollarımdan tutup yanına oturmamı sağladı. Uygar, Hasan ve Enes gülünce oyuna getirildiğimi anlamıştım. Bundan sonra asla Ateş'i böyle uyandırmayacağım.
Ben refleksle tutunacak yer ararken elim tepsiye çarptı ve çaylar elime döküldü. Yanmanın etkisiyle aniden ayağa kalktım. Ateş ne yaptığının farkına daha yeni varmıştı. Aniden ayağa kalkıp, yanan elimi tuttu ve "Su, iyi misin? Çok özür dilerim. Valla bilerek yapmadım." dedi. "Ateş tamam önemli değil" dediğim sırada Furkan elinde buz torbasıyla geldi ve "ulan Ateş, yaktın kızı" dedi. Sinirden gülmeye başladım. Daha sonra o gülüş kahkahaya dönüşünce doğal olarak hepsi delirdiğimi düşündü.
Ateş onlara kızarken ben hala gülüyordum. En son sinirlenip bana döndü ve "gülmesene! Hoşuna gitti herhalde yanmak!" deyince daha çok güldüm ve "ulan Ateş. Hahahahha. Yaktın beni. Hahahahha." dedim. Gülmekten konuşamıyordum resmen. En son gülmekten ağlamaya başladım. Karnım da fena halde ağrıyordu. Sinirden de olsa Ateş de güldü. Sonra ciddileşti ve elindeki buz torbasını benim elime koydu ve oturttu.
Yaklaşık yarım saat sonra Zeynep'in doktoru geldi. İçeri girip kontrol ettikten sonra tekrar çıktı ve yanımıza geldi. Elinde bir kağıt vardı. Bana bakarak "akşama kadar beklemeniz gerekmiyor. Şimdi çıkabilir. Ayrıca şu elimde gördüğünüz reçetede ki ilaçları alın. Dikkatli kullanması gerekiyor. Saatlerini geçmesin. Ben şimdi diğer kızların yanına gidiyorum. Onlar için de ilaç yazacağım. Şimdi biri Zeynep'in yanına gitsin." dediğinde Enes'e baktım. O da bana bakıyordu. Dayanamayıp "tamam sen git" dedim. Minnetle gülümseyip gitti.
"Şimdi bana üç kişi daha lazım. Diğer kızlar için." dediği anda Hasan, Uygar ve Furkan bana baktı. Oflayıp "tamam hadi gidin" dedim. Doktor bana ve Ateş'e bakıp "siz de gidip çıkış işlemlerini halledin o zaman" dedi. Dediğini yapıp çıkış işlemlerini halletmeye gittik. Dört kişi oldukları için işimiz biraz uzun sürdü. Sonunda işimizi halledip yukarıya çıktık. Hepsi hazırdı. Onları aldıktan sonra hastaneden çıktık ve evlerimize gittik...
1029 kelime nsncnfnfnfnnf.
Ama bu sefer yorum yapın falan demicem. Zaten desem de yapmıyorsunuz. Harbiden ya, ben en son size yalvarmıştım demi yorum yapın diye?
Neyse😕
Keyfiniz bilir! Yapmak isterseniz yapın cevap veririm.
Neyse ya diğerleri kadar olmasa da çok konuştum. Hadi byyy👐👐👐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Beş Kala
ChickLit"Neden gökyüzüm?" "Neden mi?Çünkü nereye gidersem gideyim benimle beraber geliyor o da. Hangi şehirde,hangi ülkede olursam olayım onu görebiliyorum. Yağmur,kar,güneş,bulut hiçbirisi,hiçbir şey engel olmuyor onu görmeme.Sabah da olsa gece de olsa ba...