19. BÖLÜM

17 9 0
                                    

Medya= Su

İyi okumalar💙💙💙

Bir haftanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Şimdi Ateş'in odasındaki eşyalarımı topluyordum. Annemler geleceği için eve dönmem gerekiyordu. Eşyalarımı koyduğum çantayı alıp salona geçtim. Ateş, başını telefondan kaldırıp bana baktı. "Hazır mısın?" diye sorduğunda başımı evet anlamında salladım. Yanıma geldi ve çantamı eline aldı. Ardından "gidelim o zaman" deyip kapıya yöneldi. Ben de onu takip ettim. Ayakkabılarımızı da giydikten sonra evden çıktık. Evlerimizin arkasındaki mesafe yürüyerek yarım saatti. Yürüyerek gitmek istemiştik her ikimizde. Evime doğru ilerlerken Ateş'in telefonuna mesaj geldi.

"Kimmiş?" diye sorduğumda telefonun ekranını bana çevirdi. Mesajı gönderen kişi Furkan'dı. Ne yazdığına baktığımda 'Su ile beraber lunaparka gelin' yazdığını gördüm. "Eve az kaldı zaten, çantamı bırakıp gideriz" dediğimde "tamam" diye cevap verdi. Eve ulaştığımda çantamı bırakıp geri çıktım. Annemler daha gelmemişti. Büyük ihtimalle öğleden sonra geleceklerdi. Lunapark evimize uzak olduğu için otobüsle gitmeye karar vermiştik. Durağa gittiğimiz anda otobüs geldiği için şanslıydık. Hemen binip, boş olan ikili koltuğa oturduk. Ateş cam kenarına ben ise yanına oturmuştum. Yaklaşık 45 dakika sonra lunaparka ulaşmıştık. Herkes bizden önce gelmişti. Yanlarına gittiğimiz anda, Furkan "herkes geldiğine göre asıl konuyu söyleyeyim" dediğinde herkes şaşkınlıkla ona baktı. Hasan "hayırdır kardeşim bir sorun mu var?" diye sordu. Furkan başını Esila'ya çevirdi ve "evet kardeşim tatlı bir sorunum var" dedi. Esila şaşkın bir şekilde Furkan'a bakarken, Furkan yürüdü ve tam Esila'nın önünde durdu. Ardından gözlerinin içine bakarak "ben romantik sözler bilmem Esila. Hatta seni gördüğümden beri hiçbir şey bilmiyorum. Sadece güneşin her gün suçlarında doğup, bir daha da hiç batmadığını biliyorum. Bir de seni çok sevdiğimi. Esila, sevgilim olur musun?" diye sordu. Esila neredeyse hiç düşünmeden "evet" dedi. Aslında biraz şaşırmıştım. Çünkü hepimizin daha önce en az bir sevgilisi olmuştu. Aslında bende yok diye biliyordum ama Barış'ı öğrendikten sonra işler değişmişti. Esila'ya gelince; onun daha önce hiç sevgilisi olmamıştı. Yani çıkma teklifi edenler olmuştu ama Esila hiçbirini kabul etmemişti. Çünkü biz hariç kimseye güvenmiyordu. Bizde sürekli yanında olamayınca kendini bilgisayarına kapatmıştı. Şimdi ise Furkan'a açıyordu...

Furkan kollarını Esila'nın beline sıkıca dolayıp döndürmeye başladı. Ardından yere indirip dudaklarını ve yanaklarını öpmeye başladı. Deniz yalandan öksürünce Furkan da geri çekildi.

Masalı banklardan birine gidip oturduk. Zeynep "Su, annenler geldi mi?" diye sorunca "yok daha gelmemişlerdi. Ama şimdi gelmiş olabilirler, ben bir mesaj atayım" dedim. Ardından mesajlara girip anneme mesaj attım. "Ya kaç gündür görmüyorum bizimkileri, özlemişim. Annem de özlemiştir. Eve gidince kesin öldürecek beni" dediğim anda telefonum çaldı. Ekrana baktığımda annemin aradığını gördüm. Şaşkınlıkla beraber gülerek telefon ekranını bizimkilere gösterdim ve "sanırım cidden öldürecek" dedim. Ateş "hoparlöre alsana" dediğinde telefonu açtım ve hoparlöre aldım.

"Alo, anne?"

"Şey, merhaba" dedi tanımadığım bir kadın sesi. Bizimkilere dönüp sessizce "annem değil lan bu!" dedim. Ardından tekrar telefona dönüp "siz kimsiniz?" diye sordum.

"Ben hemşire Derya Yılmaz. Öncelikle sakin olun. Aileniz şu an hastanede. Bir trafik kazası geçirmişler"

"Ne!? Nasıl yani? Hangi hastane?" dedim gözyaşlarımın arasından. Hemşire hastanenin adını verince koşarak bir taksi bulmaya gittim. Diğerleri de arkamdan geldi. Ateş kolumdan tuttu ve sımsıkı sarıldı. Geri çekilip, alnımdan ve saçlarımdan öpüp "korkma güzelim. Hiçbir şey olmayacak" dedi. Söylediği şeyi umarak gelen taksiye bindim. Ateş, Zeynep ve Enes de gelince hiçbir şey demedim.

Ölüme Beş Kala Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin