Bölüm-16

1.9K 88 5
                                    





Ay ışığının olduğu bölgeye geldiğimizde yutkundum. Asanın gücünü şimdiden hissedebiliyorum. Yapmak ve hayatlarını korumak için yemin ettiğim insanlar için yapıyordum bunu. Onları böyle bir belaya itmek istemedim. Hem de hiç. Bir an omzumda ki elle yerimden sıçradım.

''Bella istersen bizde gelelim?'' dedi Logan.

''Hayır! Başınıza yeterince dert açtım. Bundan sonrası ile ben ilgileneceğim." Beni başıyla onayladı. Büyü kitabında ki sözleri içimden okumaya başladım. Bir büyücü olmadığım için umarım atalarım tarafından cezalanmam.

''Seamos el aumento en el mundo, que me lleve meses para conseguir brillo."

Dediğimde etrafımda gözlerimi kamaştıran ışıklar örtülmeye başladı. Ay ışığı beni çarpıyordu. Bu kadar ışık benim açımdan fazlaydı. Beni yakıp, eritiyordu. Bir yanım fani olsa bile. Çok geçmeden ayaklarım soğuk bir zeminle buluştu. Burası gerçekten çok soğuktu. Etrafım da hiç bir şey yoktu. Sadece gece göğümdeki yıldızlar ve soğuk bir hava. Yürümeye başladığımda resmen rüzgarla yarışıyordum. Bu kendini düşmandan korumak için bir yöntem olmalıydı. Kitapta bununla ilgili bir şey yazıyordu. Ben ilerledikçe rüzgar beni geri itiyordu. Başa çıkabilirdim ama çok yorulacak ve hırpalanacaktım. Değerdi. Halton için değerdi.

                              ***

uzun bir zamandır yürüyordum. Ayaklarım ve vücudum yorulmuştu. Hızlı bile gidemiyordum. Lanetli gibiydi bu rüzgar. Çok geçmeden karşımda bir ev vardı. İnanamıyordum. Bir tanrıça nasıl olurda böyle bir yerde yaşıyor. Onun gibi birinin sarayda yaşaması gerekirken neden böyle bir yerde yaşıyor. Burası küçük bir kulübe. Cadı olma ihtimali var mı acaba? Düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı çaldım. Bir an kapı kendi kendine açıldı. Bence bir cadı. Korkarak içeri girdiğimde kapı kendi kendine sertçe kapandı.

İçerisi karanlık ve kurukafa doluydu. Hatta tavanda bir islelet bile vardı. Tamam, bu kadın kesinlikle bir cadı.

''Burda ne işin var?'' diye içerden bir ses geldiğinde titremeye başladım. Ben kötü biri değildim. Sakin ol.

Karşımdaki kapı açıldı ve gözlerim kamaştı. Bu kadın çok güzel. Saçları bembeyaz, gözleri masmavi, yüzü dupduru idi. Gerçekten çok güzel. Fakat bir o kadar da soğuk birine benziyordu.

''Sana burda ne aradığını sordum Bella?'' dedi ve yaklaştı.

''Şeyhh ben... adımı nereden biliyorsun?''

''Senin hakkında her şeyi biliyorum."

''Her şeyi? Senin bir cadı olma ihtimalin olduğunu düşünmeye başlıyorum." diyerek güldüm.

"Aslında direk öyle düşünüyordun. Ve evet, annem bir cadıydı. Ve benim kanımda bu var. Bu yüzden bu kapıdan içeriye girdiğin anda kim olduğunu? Nerede yaşadığını? Ve daha bir çok şeyi dakika olmadan görebiliyorum." Nefesim kesilmişti. Böyle biriyle tanışmak ürkütücü aslında.

''Mesela sen büyük iş adamı Haltın Blue ile evlisin. O bir insan, ama birleşmenizin sonucu ölümcül bir hastalığa kapılınca onu bir vampir yaptın. Hatta bir tane kızınız var ama kızınız vampir değil, Mentarial. Bu arada hamileliğinde en yakın arkadaşını ısırıp onu da vampire çevirdin. Hatta Halton bile dayanamayıp arkadaşlarını vampire çevirdi değil mi? Kan isteyince sizler durmak bilmiyorsunuz." Kaskatı kesildim. Bu kadından korkmaya başladım. Birinin beni kaçırmasını umuyordum. Pekala! Kendime gelmeli ve korkaklık etmeyi bırakmalısın.

''Vay canına inanılmazsın. Sen anlatınca bu olanları nasıl yaptığımı düşündüm şuan." Gerçekten. "Harry'nin hala hastalanmasına inanamıyorum."

Vampir KarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin