22. Bölüm

76.9K 3.9K 790
                                    

Medya: YAŞAR- CEZAYİR MENEKŞESİ

Gün olur her alev küllenir
Küllenmiyor senin yangının büyüyor hay aksi
Gözlerin Cezayir Menekşesi

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••

EYLÜL

Melis eve geldiğinden beri Melis'in odasından çıkmamıştık zira hissettiğim yorgunluk, oturduğum yerden kıpırdanma isteğimi alıkoyuyordu. Poyraz'ın ise eve gelip gelmediğini henüz bilmiyordum. Yemek saatine doğru Melis'le birlikte aşağı inince Poyraz ile Demir'in geldiğini gördüm. Her zamanki gibi Poyraz nefesimi keserken o da beni görür görmez bakışlarından anlamadığım huzursuz bir ifadeyle bana baktı. Dikkatle yüzümü inceleyip çatılan kaşlarıyla ve belli belirsiz kıpırdamaya başlayan dudaklarıyla öfkelendiğini açıkça hissettim.

Sebebini bilmediğim öfkesine şaşırırken bakışlarımı ondan kaçırıp yerime oturdum. Oturunca da Poyraz'ın öfkeli bakışlarının ve sert soluğunun üzerimde gezindiğini daha yoğun hissetmeye başladım. Bilmediğim bir suç mu işlemiştim? Niye bu kadar kızmıştı ki?

Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdadığımda gözlerim masadaki sarmalara kaydı. Tek dileğim Poyraz'ın beğenmesiydi. Melis de sarmalara baktığımı fark etmiş olmalı ki kulağa keyifli gelen sesiyle amcasına sarmaları işaret etti. "Amca biliyor musun, bu sarmaların hepsini Eylül öğretmenim sarmış."

Poyraz'ın üzerimden çekmediği öfkeli bakışlarına Demir'in şaşkın bakışları da eklenince bir an ne diyeceğimi bilemeden sarmalara baktım.

"Demek yemek yapmakla aran iyi, sarma sarabildiğine göre," dedi Demir gülümseyerek.

"İyi sayılır. Yalnız yaşadığım için bir yerden sonra yemek yapmaya alıştım."

"Yalnız sarmalar güzel görünüyor, ellerine sağlık."

Gülümseyerek başımı salladım. "Teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz," deyip tüm cesaretimle Poyraz'a döndüm.

Yorgun yüzümü öfke silsilesi ile izlemeye devam ettiğini görünce gözlerimi nereye çevireceğimi bilemedim.

"Umarım sıkılmıyorsundur evde."

Demir'in sözleriyle kaçış yolu bulunca Poyraz'ın yüzünden hızla çevirdim bakışlarımı. "Bugün de sıkılmaya hiç vaktim olmadı. Öğlene kadar İhsan Efendi'yle birlikte bahçeyle uğraştık. Öğleden sonra da tüm vaktimi bu sarmalar aldı. Kişi sayısı fazla olunca sarması da uzun sürdü," dedim zoraki gülümseyerek.

"Yalnız eve geldiğimde çok yorgun görünüyordu," deyince Melis, farkında olmadan Poyraz'la aramızdaki olası tartışmanın fitilini ateşlemiş oldu.

Tam Melis'e cevap verecekken Poyraz, "Eylül Hanım, ben size evde dinlenesiniz diye izin verdim, siz burada kendinizi daha fazla yoruyorsunuz," diye gerginlikle sitem edince araladığım dudaklarımı kapatmak zorunda kaldım. Ona başımı çevirince öfkeden kısılmış gözleriyle bana baktığını gördüm. Gözlerimiz buluşur buluşmaz sert bir soluk verdi. Öfkesini kontrol etmeye çalışır hali de oturduğum sandalyeye hafifçe sinmeme sebep oldu.

Verdiği sert tepkiye hem şaşırmış hem de alınmıştım. "Ben sizden izin istememiştim, ayrıca boş durmayı sevm-" İtiraz istemeyen sesi zoraki tamamlamaya çalıştığım cümlemi yarıda kesti. "Duracaksınız Eylül Hanım. Bir daha bahçe işiyle de yemek işiyle de uğraşmayacaksınız!"

Ses tonunu taviz vermez şekilde ve üzerine basa basa kullanınca o an ne desem boş olacağının farkına varmamı sağladı. Onun evinde onun kuralları geçerliydi. Cevap vermeyip sadece gözlerine kırgın bir şekilde bakmakla yetindim. Maviliklerini kırgın bakan gözlerimde uzun uzun dolaştırıp dişlerini sıktığında bense başımı tabağıma çevirdim ve yemek sonuna kadar sesimi çıkarmayıp sessizce kaçan iştahımla boğuştum. Bunu o da fark etmiş olmalı ki tüm yemek boyunca sessizliğimi izledi ve tek lokma yemedi.

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin