46. Bölüm

66.9K 3.3K 1.1K
                                    

Medya: EMİNEM ft. RİHHANNA - Love The Way You Lie

Sadece orada dur
Ve yanışımı izle
Ama bu sorun değil
Çünkü seviyorum
Acıtışını

Bunun gerçekte ne olduğunu söyleyemem sana
Sadece nasıl hissettirdiğini söyleyebilirim
Ve şimdi orada çelik gibi bir bıçak var
Nefes borumda
Nefes alamıyorum
Ama hala savaşıyorum
Savaşabildiğim sürece

Keyifli okumalar 🦋

POYRAZ

24 saat geçmesine rağmen Cesur'un uyanmamış olması sürekli tedirgin hissetmeme ve gerilmeme sebep oluyordu. Sıkıntıyla hastanedeki odamda volta attığımda Yasin içeriye girince bakışlarımı ona çevirdim. "Cesur hâlâ uyanmamış." diyerek kendini koltuğa bıraktı ve cebinden bir sigara çıkarıp yaktı.

Bana da uzatınca; "İstemiyorum" diyerek pencerenin kenarına ilerledim ve elimi pencerenin pervazına yaslayıp hastane bahçesine bakmaya başladım.

Acil kapısının önündeki arabalar hiç eksik olmazken arabadan inen her çocukla içimin burkulduğunu hissediyordum.

Daha fazla izlemeye dayanamayıp Yasin'e döndüm.  "Basın işini ne yaptınız?"

"Dün geceki olayı zaten örtbas etmiştik, basına yansımamıştı. Emin Sancaktar'ın evi de yansımayacak ancak..." diyerek sigarasından derin bir nefes çekti. Dumanın, dudaklarının arasından çıkmasına izin verdiğinde de sıkıntıyla; "Emin Sancaktar bunun altında kalmayacaktır." dedi.

Ellerimi pantolonumun ceplerine yerleştirip çattığım kaşlarımla Yasin'e bakmaya devam ettim. "O herifin uzun bir süre karşıma çıkacak cesaretinin olduğunu zannetmiyorum eminim yapabileceklerimin sınırının olmadığını bu gece iyice anlayacaktır."

"Bu gece yani öyle mi?"

"Evet bu gece."

"Peki ya İvan Petrov? Onu ne zaman getirteceksin?"

Yasin'in sorusu yüzümde tebessüm oluşturmuştu. "Onu Cesur'a saklıyorum."

"Nasıl yani?"

"Eminim Cesur onu yatağa düşürenlerden intikam almak isteyecektir. Cesur'un bu arzusuna kayıtsız kalabileceğimi zannetmiyorum."

Yasin'in de dudakları alayla kıvrıldı. "Vefalı patron seni."

********

Yasin gittikten yaklaşık yarım saat sonra yeniden Cesur'un yanına indim. Hareketsiz yattığını görmek içimdeki sıkıntıyı her geçen saniye daha da perçinlerken yanı başındaki koltuğa oturdum.

Oda öylesine sessizdi ki Cesur'un aldığı nefeslerinin sesi bile kulaklarıma doluyordu. Çok geçmeden Cesur'un parmaklarını hareket ettirdiğini görünce oturduğum yerden hızlıca doğrulup ayağa kalktım. Dikkatlice yüzüne baktım. Göz kapakları kıpırdıyordu. Yüzümün heyecandan gerilmesine engel olamayıp hızlıca telefonuma sarıldım.

Kemal ilk çalınışında telefonunu cevaplarken; "Uyanıyor." dedim.

Kemal; "Hemen geliyorum." diyerek telefonu kapatınca da Cesur'a bakmaya devam ettim.

Cesur, ağır ağır gözlerini aralayıp boş gözlerle tavana bakmaya başladı. Görüş açısına ben girince yaşadıkları aklına gelmiş olmalı ki hızlıca yattığı yerden doğruldu ve yüzünü acı bir ifadeyle buruşturdu. "Beren."

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin