Medya: RİHANNA - Love On The Brain
Beni sevdiğin an parçalanıyorum
Ardından sen tekrar beni birleştiriyorsun ve duvara fırlatıp atıyorsun
Sensiz iyi değilimKeyifli okumalar 🦋
••••••••••••
EYLÜL
Bazı sözler vardır. Derler ki bu sözlerin muhatabı kulaklar değil kalplerdir. Yine derler ki bu sözler, fiziksel acıdan daha fazla yakar canınızı. Doğruydu... Poyraz'ın sözleri ölümcül bir kurşun gibi delip geçmişti kalbimi. Acısını iliklerime kadar hissettirmişti. Onun kendi içindeki yangınını görmek canımı ruhumdan çekip bu hayattan kopartmıştı. Kalbim atmayı bırakmıştı sanki.
Hissettiğim acıyla elimi kalbimin üzerine götürdüm. İlk defa fiziki acı çekiyordum. İlk defa gerçek anlamda kalbim acıyordu.
Gözyaşım yanağımda donup kaldığında o ise acı ve hayal kırıklığı dolu maviliklerini gözlerimden çekip arkasını döndü, yanımdan uzaklaşmaya başladı.
Benden gidiyordu...
Bir kez bile arkasına bakmadan bodrum katından çıkınca bedenim büyük bir boşluğa düştü. Bomboş gözlerle gittiği yöne baktım. Bir süre öylece ardından bakakaldım. Dalından kopmak üzere olan yaprak gibi titriyordum ve göğsümde nefes almamı engelleyen keskin bir sancı vardı.
Ayaklarım, yeniden yürüyecek cesareti bulduğunda ruhum bedenimden ayrılmış bir halde sarsak adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Attığım her adım tehdit misali bana geri dönüyor, düşmemek için adeta kendimle savaşıyordum.
Nihayet bodrum katından çıkmayı başarabildiğimde de bodrum katına doğru gelen Demir'le karşılaştım. Beni fark eder etmez yüz ifadesi değişti, hızla bana doğru koşmaya başladı. Nefes nefese önümde durdu. Yüzünde şaşkınlık ve korku vardı. Bense bomboş, hissiz bir şekilde ona bakıyordum.
"Eylül iyi misin?" diye sordu panikle.
Cevap vermeden yüzüne bakmaya devam ettim. İçim çığlık çığlığa mahşer yeriydi ama konuşacak gücüm yoktu.
"Eylül korkutuyorsun beni, neyin var? Neler oluyor? Neden bu haldesin?"
Demir arka arkaya sorular soruyor bense tepkisiz bir halde bakmaya devam ediyordum. Cebinden telefonunu çıkardı ve mırıldanır bir şekilde; "Hiç iyi değilsin. Doktor Kemal Bey'i arıyorum, hemen gelip sana baksın." dedi.
Elimi yavaşça kaldırıp telefonunun üzerine koydum. Dudaklarımdan boğuk bir fısıltı koparken; "Gerek yok." dedim.
"Nasıl gerek yok Eylül, bembeyazsın?"
Başımı sağa sola sallamaya uğraştım ve şaşkın bakışlarının ablukasında yürümeye devam ettim.
Dakikalar sonra odaya geldiğimde sanki saatlerce yol yürümüşçesine yorulmuştu bedenim. Odaya girer girmez kapıyı kilitleyip pencereye doğru yürüdüm. Pencereyi ardına kadar açıp arka arkaya nefes almaya uğraştım.
Karşımdaki tıpkı ruhum gibi gecenin karanlığında kaybolmuş ormana baktım. Kulaklarımda da Poyraz sözleri uğulduyordu. Acı çeken sözleri...
Hıçkırıklarımı bastırmaya çalışarak sandalyeyi camın önüne çekip oturdum ve dizlerimi göğsüme doğru toplayıp sarıldım. Açık pencereden içeriye giren soğuk hava bedenime işlemiyor gibiydi. Bedenim de tepkisiz kalmıştı. Gözlerimi kapattım ama Poyraz'ın acı çeken hali gözümün önüme gelince bir kez daha acı çekmesini görmeye dayanamayıp hızla geri açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL (Raflarda)
RomanceKarısının ölmesiyle tüm dengeleri değişen ve kızının öğretmeniyle yeniden aşkı tadan bir baba ile aşkı hiç ummadığı bir adamda bulan bir öğretmenin öyküsü... Not: Mafya kitabı değildir. Ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve hikayenin ilk bölümleri...