Medya: BRİTNEY SPEARS - CRİMİNAL
Keyifli Okumalar 🦋
••••••••••••
EYLÜL
Poyraz tam karşımda durmuş gözlerimin içine bakıyordu ve ben daha ne olduğunu anlayamadan yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudaklarıma bakmaya başladı. Dudaklarıma öyle bir tutkuyla bakıyordu ki o bakışların karşısında nefes nefese kaldım. Dudakları dudaklarıma yaklaşmaya başlayınca ise nefesimi tuttum.
Dudaklarını dudaklarıma değdirmeden önce tutkunun her rengini barındıran maviliklerini gözlerime çevirdi. "Korkma benden Eylül. Ben anlattıkları o adam değilim, ben senin sandığın kişiyim. Ve bu çaresiz adamın kalbi sadece senin için atıyor. Yalnızca senin aşkın için atıyor."
Ben yanlış mı duyuyordum yoksa Poyraz gözlerimin içine baka baka aşk itirafı mı yapıyordu?
"Seni istiyorum Eylül," dedi ve usulca dudaklarıma kapandı. Dudaklarımı aralamam için diliyle baskı yaptığı esnada yeniden sesini duydum. "Eylül, uyan hadi."
Hızla gözlerimi açtım ve şaşkınca karşımda yoğun bir şekilde bana bakan Poyraz'a baktım. Yüzündeki belli belirsiz tebessümüyle beni izliyordu. Çok kısa bir an sonra gördüklerimin hepsinin bir rüyadan ibret olduğunu anladım. Aklıma gördüğüm rüya gelince de hızla gözlerimi kaçırdım ondan. Omuzlarım hayal kırıklığıyla sarsıldı. Ne de çok isterdim sandığım kişi olmasını...
Nerede olduğumuzu anlamak için etrafıma göz gezdirdim ve gecenin karanlığını aydınlatan ışıklarla bezenmiş eve baktım. "Burası neresi?"
"Çiftlik evim."
Başımı yeniden ona çevirdiğimde hâlâ gözünü kırpmadan beni izlediğini gördüm. Gördüğüm rüyadan dolayı ondan utanmıştım ve hissettiğim utançtan dolayı ondan uzaklaşmak istedim. "İnelim mi?"
Poyraz başını sallayınca kemerimi açtım ve arabadan indim. Yanıma gelince ise onunla birlikte çiftlik evine doğru yürümeye başladım. Eve yaklaştıkça İngiliz mimarisinin izlerinin bu evde de olduğunu gördüm. "Neden İngiliz mimarisi?"
Sorduğum soruyla Poyraz başını bana çevirip yüzüme baktı. "Anlamadım?"
"Geçen yemek yediğimiz otel, eviniz ve burası İngiliz mimarisinin izlerini taşıyor. Neden İngiliz?"
Poyraz, hafifçe tebessüm edip başını yeniden eve çevirdi. "İngiliz mimarisi ilgimi çekiyor ve ilgimi çeken bir detayın varlığını hissetmeyi seviyorum." Verdiği cevap hoşuma gidince gülümsedim ve yeniden konuşunca ona bakmaya devam ettim. "Mimariden anlıyorsun demek?"
Tasdiklercesine başımı salladım. "Bir dönem İngiliz mimarisini merak etmiştim. Hakkında araştırma yapmıştım. Özellikle Victoria Dönemi mimarisini incelemiştim."
"O döneme ait mimarileri görmeye gittin mi?"
"Hayır ama istiyorum. Özellikle Kristal Saray ile Mentmore Kulelerini görmeyi istiyorum," dediğim sırada çiftlik evinin kapısının önüne gelince kapıyı bize altmışlı yaşlarında bir adam açtı. Yüzündeki şaşkın ifadesi hızla endişeye dönüşürken bizi bu saatte beklemediğini açıkça gösteriyordu. "Hoş geldiniz beyim, bir problem mi var?"
Adamın sorusuyla bakışlarımı Poyraz'a çevirdim. Az önce benimle yaptığı kısa sohbetindeki yüz ifadesi gitmiş yerine soğuk bakışları geri gelmişti. "Hayır," diyerek içeriye girdi. Ben de şaşkın bakışlı adama başımla selam verip Poyraz'ın arkasından içeriye girdim. Patronunun yanındaki pijamalı kadının kim olduğunu merak ettiğine emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL (Raflarda)
RomanceKarısının ölmesiyle tüm dengeleri değişen ve kızının öğretmeniyle yeniden aşkı tadan bir baba ile aşkı hiç ummadığı bir adamda bulan bir öğretmenin öyküsü... Not: Mafya kitabı değildir. Ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve hikayenin ilk bölümleri...