47. Bölüm

68.1K 3.5K 842
                                    

Medya: RİHANNA - What Now?

Nereye gitsem bilmiyorum
Nasıl hissetsem bilmiyorum
Nasıl ağlayacağımı bilmiyorum
Neden bilmiyorum?
Peki şimdi ne olacak?

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••

~~~

Demir tedirginlikle Eylül'ün arkasından bakarken omzunun üzerinde hissettiği elle başını sağ tarafına çevirdi ve sevdiği yeşillerle göz göze geldi. "Eylül neden ağlıyordu?"

İlayda hüzünle içini çekip; "Gel hadi." dediğinde birlikte tezgahın arkasına doğru ilerlemeye başladılar.

Demir; "Eylül'ün ailesi gelecekti bugün, onlarla ilgili bir sorun mu oldu?" diye sordu.

"Evet geldiler, Eylül az önce onlara evlilik konusunu açtı."

Demir, Eylül'ün ifadesinden dolayı iyi kötü ne duyacağını anlasa da bir umut yanılmayı bekledi. "Eee?"

"Eesi pek iyi karşıladıkları söylenemez."

Demir'in bakışları bilmiş bir ifadeyle kısıldı. "Aralarında yaş farkının olmasından ve Melis yüzünden değil mi?"

İlayda'nın sessiz kaldığını görünce de yanaklarını sıkıntıyla şişirip gergin bir ifadeyle alnını ovdu. "Abimin korktuğu başına geldi desene. Bu adam mutlu olamayacak mı?"

İlayda teselli edecek sözler aradı ama diyebileceği bir şey yoktu. Müşterilerden biri seslenince omuzlarını yenilgiyle düşürüp müşterinin yanına gitmek zorunda kaldı.

Demir de ceketini çıkarıp tezgahın arkasında kendini oyalayacak işler aradı. Abisinin yeni bir sorunla karşı karşıya kalacak olması canını epey sıkmıştı. Bakışlarını tezgah üzerinde, sağda solda gezdirdi. Yoktu, oyalanabileceği hiçbir iş yoktu. Daha doğrusu kendini veremiyordu. Sakinleşmek için büyük bir fincana sert bir kahve doldurdu.

İlayda ise kısa bir süre masaların gerisinden Demir'i izleyip sessizce içini çekti. Demir'in tahmin ettiğinden daha fazla üzüldüğünü görmek canını sıkmıştı. Aklına gelen fikirle Demir'in yanına sokuldu. "Bu akşam pastaneden erken çıkalım mı? Biraz hava almak istiyorum."

Demir, bardağından bir yudum alıp İlayda'ya baktığında İlayda'nın muzipçe sırıttığını gördü. "Sen ciddi misin?"

İlayda, başını sallayıp sırıtmaya devam etti. "Evet, neden olmasın? Ne de olsa artık üç tane yardımcımız var." diyerek ilerideki iki korumayı işaret etti.

Korumaları işaret ettiği sırada korumalardan biri elindeki bardakları yere düşürüp kırınca İlayda korumadan bakışlarını çekmeden; "Her ne kadar alanları olmasa da." dedi.

Demir de çıkan sese başını çevirdiğinde iki korumasının da kırılan bardakları beceriksiz bir çabayla toparlamaya çalıştıklarını gördü. Alayla sırıttı. "Adamlar dağıtmaya alışkın toparlamaya değil." deyince İlayda yüzünü buruşturdu. "Bu çok vahşiceydi."

Demir'in yüzündeki sırıtışı daha da genişlerken İlayda ile aralarındaki kısa mesafeyi kapatıp elini İlayda'nın beline sardı. "Sadece şaka yapıyorum."

İlayda, Demir'in yoğun bakışlarla gözlerine baktığını görünce kaçamak bakışlarla etrafındaki müşterilere bakıp hızla Demir ile aralarındaki mesafeyi açtı. Kısık sesiyle; "Müşteriler var." diyerek boş bardakları yerine yerleştirmeye başladı.

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin