27. Bölüm

73.1K 3.6K 565
                                    

Medya: NEV - Mühürlü Kaderim

Keyifli okumalar 🦋

İKİNCİ KİTABIMIZ EYLÜL ~ MAKUS BU BÖLÜMLE BAŞLAMIŞTIR.

POYRAZ

"Bu gece yanında uyuyabilir miyim küçüğüm?''

Melis başını boynumdan kaldırıp ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle yüzüme baktı. Pırıl pırıl parlayan mavilikleriyle birlikte gülleri kıskandıracak bir güzellikte gülümsüyordu. Çok kısa bir süre ışıldayan gözleriyle gözlerimi izledi ardından içini çekerek titreyen dudaklarını araladı. "Seninle yatabilmek benim için imkansız bir hayaldi. Gerçekten hayalimi gerçekleştirecek misin baba?"

Melis'in sözlerini duyunca bedenime balyoz darbesi inmiş gibi paramparça oldum. Sesi, büyük bir yankıyla başımın içinde uğuldamaya nefesimi kesmeye başladı. Kalbim bedenimden sökülüyordu sanki. İçimde tüm bedenimi kavuracak pişmanlığın ateşi yanıyordu. Hiç sönmeyecek bu ateşin alevini, daha da harmanlanmıştı sözleri.

Şimdi büsbütün yenilmiştim ona.

Sözlerinin ağırlığının altında ezildikçe sessizliğim uzadı, gitti. Sessizliğim onu tedirgin etmiş olmalıydı ki huzursuzca kıpırdandı. Kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana tedirgin bir şekilde bakmaya devam edince küçük elini avucumun içine aldım. İşte o an, avucumun içinde sımsıkı tuttuğum eli, bedenimi eritmeye başladı. Daha fazla dayanamayıp usulca kucağıma çekerek göğsüme yeniden bastırdım. Hissettiğim pişmanlık ateşinde yanıyordum, avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Tüm bedenim tükenene kadar sadece bağırmak istiyordum.

Dakikalarca bedenime bastırdıktan sonra küçük bedenini, göğsümden ayırıp yüzüme bakmasını sağladım. Suçlu gözlerle gözlerine bakıp içimdeki hasretini tarazlı sesimle fısıldadım. "Doğduğun günden beri bir gün bile azalmayan aksine kat be kat artan bir sevgiyle içim sökülürcesine sevdim seni ve hep sevmeye devam ettim.'' Duraksadım, kelimeler boğazımda paramparça olmuştu sanki. Tekrardan konuşmadan önce küçük, sığ bir nefes aldım. ''Ben bir yangında yanıyordum, yanarken seni de o yangınıma dahil ediyordum çünkü çok korkuyordum, seni benden almalarından ölesiye korkuyordum. O yüzden sana hiç dokunamadım, sana layık bir baba olmayı asla başaramadım. Bunun için çok üzgünüm küçüğüm, sana tüm bunları söyleyemediğim için senden uzak durduğum için çok özür dilerim. Seni canımdan bile çok seviyorum, bunu sakın aklından çıkarma, asla şüpheye düşme olur mu?"

Sözlerim üzerine Melis'in gülüşü tüm yüzünü kapladı ve yeniden boynuma sımsıkı sarıldı. "Senin beni sevdiğinden hiçbir zaman şüpheye düşmedim baba. Benden uzak durmaya çalışsan da aslında beni çok sevdiğini ben zaten biliyordum ki."

"Nasıl biliyordun?"

Melis  konuşmadan önce boğazını temizledi ve boynumdan ayrılıp yüzüme bakarak muzipçe sırıttı. "Belki bazı geceler uyumuş numarası yapmış olabilirim."

Bunu yaptığının farkındaydım. Gözleri kapalı olsa da sürekli kırpıyor, uyumadığını belli ediyordu.

Başımı yana eğip gözlerimi kısarak ona baktım. "Ne yani, sen babanı kandırmaya mı çalıştın?"

Daha da sırıtmaya başladı ve baş parmağı ile işaret parmağının arasındaki mesafeyi küçülterek; "Birazcık." dedi.

Uzanıp gösterdiği parmaklarının üzerinden öptüm. "Bence bunun için seni cezalandırmalıyım."

Kulaklarına dolan sesimle birlikte gözlerindeki mutluluk korkuya yer verince haline hafifçe tebessüm ettim ardından işaret parmağımı yanağımın üzerine bastırarak; "Cezan ise beni öpmek olacak." dedim.

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin