32. Bölüm

70.1K 3.7K 581
                                    

Medya: EMRE AYDIN - Bu Kez Anladım


Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••••

EYLÜL

Güneş'in başına gelenleri duyunca tüm kafatasımı kaplayan büyük bir zonklama hissettim. Her yerim acıyor gibiydi ve içimde inanılmaz bir baskı vardı, adeta mideme sancı saplanıyordu.

Poyraz'ın onun için çırpınışlarını duydukça ise ona olan hayranlığımın büsbütün arttığını hissettim. Artık emindim. O benim hayalimdeki adamdı. Bu gece duyduklarımla bunu tam manasıyla anlamıştım. Ben hayal ettiğimi bulmuştum, bulmasına ama çok büyük bir hata da yapmıştım. Ona yönelttiğim onca suçlama bir bir aklıma düşünce kendimden bir kez daha utandım.

Nasıl bu kadar kör olabilmiştim?
Nasıl olur da Tunç'un anlattıklarına inanıp onu suçlayabilmiştim?
Şimdi ona hangi yüzle bakacaktım?
Beni affeder miydi?
Yoksa benden sonsuza dek gider miydi?

Hırıltılı bir nefes aldım. Gitmek de sonuna kadar haklıydı.

Gözlerimi kapatıp hissettiğim duygudan kurtulmaya çalıştım. İçim suçluluk duygusuyla ezildikçe sert bir şekilde alt dudağımı ısırdım ve o sıra ağzıma yayılan tuzlu kanın tadını aldım. Yüzüm hoşnutsuzca kıvrıldığında Demir'in sesini yeniden duydum. "Kısacası Eylül abim hakkında duyduğun hiçbir şey gerçek değil. Yani abim ne bir mafya ne de bir katil."

Demir'in anlattıkları bitince puslanan gözlerimi araladım. Konuşmak için dudaklarımı kıpırdatmayı denedim ama başarılı olamadım, hissettiğim suçluluk duygusundan dolayı sanki sesimi kaybetmiştim.

Ben sessiz kalınca; "Peki ya motoryat olayını da duydun mu?" diye sordu.

Sorusu üzerine Tunç'un söyledikleri kafamda canlandı. ''Kurbanlarını depo olarak kullandığı motoryatına götürdüğü, orada öldürdükten sonra balıklara yem ettiği bilinir.''

Suçlu bir çocuk gibi başımı öne eğince Demir'in belli belirsiz içini çektiğini duydum.

"Onu da mı duydun?" diye sorduğunda yeniden ona baktım, çoktan yüzünü karanlığa çevirmişti. "Aslında motoryat olayı kısmen doğru. Şöyle ki sanırım abimin çocuklara karşı bir zaafı var. Bu kadar okul açmasının tek sebebi onlar aslında. Kaç öğrencinin o okullarda burslu okuduğunu tahmin bile edemezsin. Tabii bu kadar okul açınca da bazı yolsuzluklara karşı kendince önlem almak istediği için motoryatı aldı. Sadece okul da değil hastane, gece kulübü, restoran ne kadar yapısı varsa zaman zaman o kadar da yolsuzluklar olabiliyordu. Yolsuzluk yapanı ya da aklına gelebilecek her türlü kötü adamı motoryata alıyordu. Belki öldürmüyordu ama öldürmekten beter ediyordu o kısmı doğru işte." deyip yüzüne genişçe gülümsemesinin yayılmasına izin verdi. Ardından; "Abim işte öfkesinin sınırı yok." diyerek ellerini iki yana açtı. "Aslına bakarsan bu öfkesi de çevresine korku salıyor ve herkes onu kaybedecek bir şeyi olmayan adam sanıyor. Bu da öfkesiyle birleşince onu daha da korkunç, yaklaşılmaz biri yapıyor. Halbuki abimin kimse bilmese de kaybedecek bir kızı var. Asıl gücünü kıran da bu."

Bana döndü. Sözlerine devam etmedi fakat biraz düşünceli biraz da mahzun bir ifadeyle yüzümü süzdü. Kısa bir müddet bekledikten sonra da tereddütsüz sesiyle ağır ağır; "Ve Melis'in dışında artık abimin gücünü kıran biri daha var. O da sensin Eylül. Muhtemelen ilk başta seni bu hayatın içine almamak için kendi iç dünyasında epey direnmiştir ama sonunda kendine yenik düşmüş olmalı ki gözleri yeniden eskisi gibi bakmaya sert kabuğu kırılmaya başladı, zar zor gülümsemeye çalıştığı zamanlardaki o yabancılık, uzaklık yok oldu. İtiraf etmeliyim ki eski abimi özlemişim." dedi gülümseyerek ve yüzünü tekrardan karanlığa çevirerek düşüncelere daldı.

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin