40. Bölüm

64K 3.4K 576
                                    

Medya: FİKRET KIZILOK - Bu Kalp Seni Unutur mu?

Anlamı yok tüm sözlerin
Sensiz geçen gecelerin
Yaşanacak senelerin
Bu kalp seni unutur mu

Bambaşka bir halin vardı
Fark etmeden beni sardı
Benliğimi benden aldı
Bu kalp seni unutur mu

Oysa düşlerim başkaydı
Birden bire yarım kaldı
Yaşanacak çok şey vardı
Bu kalp seni unutur mu

Keyifli okumalar 🦋

••••••••••••

EYLÜL

Akşamüzeri Beren'e doğru giderken buz gibi bir hayal kırıklığı da beni sürekli kolaçan ediyordu. Tüm gün boyunca Poyraz'ın aramasını beklesem de aramamış, gerçekten de bana bir hoşça kal bile demeden çekip gitmişti.

Zihnimin gerisinde küçük bir umut ışığı bana el sallayınca heveslenmenin önüne geçemedim. Belki de gitmemişti. Hevesimden aldığım cesaretle sürücü koltuğundaki Cesur'a döndüm. ''Cesur.'

Cesur pür dikkat izlediği yoldan bakışlarını ayırıp dikiz aynasından bana baktı. "Efendim Eylül."

"Poyraz gitti mi?"

Böyle bir soru beklemediğini belli edercesine hayretler içinde kaşlarını kaldırdı. "Daha sabahtan gitti."

Boş umudun pusunda gerçeği duymak berbattı.

Son umudum da kırılırken kaşlarımı çattım ve başımı yeniden yola çevirip sinirle mırıldandım. "İnatçı herif!"

Sessiz geçen yolun sonunda nihayet Beren'in evine gelince Cesur'la birlikte arabadan inip yine etrafımızı saran etten duvarlarla birlikte Beren'e çıktık.

Beren kapıyı açtığında ise direkt Cesur'la göz göze geldi. Cesur hızla gözlerini kaçırınca Beren'in gözlerindeki heyecanın silinmesi de gecikmedi.

Garip bir şekilde Cesur, Beren'e bakmamak için kendiyle savaşır bir ifadeye bürünmüştü, fazlasıyla huzursuz görünüyordu.

"Sonra görüşürüz Cesur." diyerek içeriye girince Cesur da; "Görüşürüz." dedi ve yanımızdan uzaklaştı.

Beren arkasından kapıyı kapatıp buruk bir tebessümle bana döndü. "Hoş geldin."

Aynı buruk tebessümle başımı salladım ve içeriye ilerlemeye başladım. Bu akşam ikimizin de kalbi kırıktı.

Beren odaya geçmeden önce; "İlayda ne zaman gelecek?" diye sordu.

"Mesaj atmış, bir saate burada olacak."

"Hadi o zaman mutfağa geçelim, o gelene kadar bir şeyler hazırlayalım."

Beren'e; ''Olur.'' dedim ve onunla birlikte mutfağa geçtim. Üzerimdeki tüm enerji çekilmiş gibi hissediyordum. Usulca masanın yanındaki sandalyeye oturdum. Beren'in dikkatli bakışları üzerimdeydi. "Senin neden canın sıkkın?"

"Poyraz'a sıkıldım."

"Tartıştınız mı?"

Mutsuz bir nefes alıp olanları olduğu gibi anlattım. Anlatacaklarımı bitirince de; "Kısacası bana bir hoşça kal bile demeden gitti." dedim.

"Evet o şekilde gitmesi kötü olmuş ama ben ikinizi de haklı buldum."

"Nasıl yani?"

"Evet sen haklısın çünkü bir anda özgür bir hayattan kısıtlı bir hayata geçiş yaptın. Zorlanman, bocalaman çok normal ama Poyraz Bey de haklı çünkü adamın bu hayattaki en büyük korkusu ve zaafı sevdiklerinin zarar görmesi. Bu yüzden de ama doğru ama yanlış bu konuda fazla katı, hassas davranıyor. Hele ki son yaşananlardan sonra."

EYLÜL (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin