"Peki insanlar nerde?" dedi Küçük Prens. "İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor."
"İnsanların içinde de öyle hissedersin" dedi yılan. "Arada pek fark yoktur."Küçük Prens
Gün içinde bir ara Seğmen ile karşılaşmıştım.Aslında karşılaştım demek pek doğru olmazdı maalesef.
Güpegündüz okulun koca bahçesinde çarpışmıştık.Ahh tam bir rezillikti.Ben arkama dönmüş Ece'ye laf yetiştiriyordum.O ise elindeki telefonla ilgileniyormuş.Birbirimizi farkettiğimizde çoktaan çarpışmıştık ve ben kafamı ovalıyordum.
Tam anlamıyla büyümeyen lise öğrencileri gibiydik.-Dikkat etsene biraz! İyi ki telefon icat edilmiş yoksa insanlık ne yapardı acaba !
Kendim çok suçsuzmuşçasına çıkıştım.
O da altta kalmadı.
-Aaa evet çok haklısın.İnsanlar arka arkaya yürüsünler diye bizim telefon kullanmamamız gerekiyor.Çok özür diliyorum Gülşah hanım!
Kaba şey ne olacak!
Bu çocuğa kimse edep, adap, hanımlara saygı ve hoşgörü,kibarlık filan öğretmemiş miydi?
Hem ukala hem gıcık hem kaba ! diye söylendim içimden.Hem ayrıca bu çocuk neden hep bizim okuldaydı sanki !
Neden nereye baksam pat karşımda görüyordum !
Bence bu kesinlikle üniversiteye filan gitmiyor,milleti kandırıp duruyordu. Buna neredeyse emindim.Kendimden emin bir halde kafam dik konuşmaya başladım.
-Zaten hep karşı taraf suçlu ! Asla kimsede suç olmaz !
Cevap gecikmemişti.Ama bu seferki konuşması daha sakin bir ses tonundaydı.
-Bilmem farkında mısınız ama ilk suçlama sizden çıktı.
Haklılık payı vardı ve bu beni daha da sinirlendiriyordu.
Bir nefes aldım ve umursuzca cevap verdim bir yandan da yürüyerek.
-Uzatmak istemiyorum.İyi günler.
-Öylece lafı söyleyip koşar adım gitmeniz harika doğrusu !
Söylenmek için arkamı döndüm. Henüz çok uzaklaşmamıştım,oldukça yakındık.Aklımda söyleyecek çok söz vardı.Kibarca laf sokup oradan uzaklaşacaktım.Planım tam olarak böyleydi ama arkamı döndüğümde tam önümde dikilmiş bana bakıyordu.
Topuklu ayakkabılarım ile burnuna geliyordu boyum.Tam söylenmek için ağzımı açmıştım ki göz göze geldik.
Kirpikleri ne güzeldi. Kıvrık,uzun ve simsiyah...
Gözlerinin koyu kahverengisi bana odaklanmış masumca gülümsüyordu sanki.Bir an donmuştum daha doğrusu donmuştuk.Ne o bir şey diyebildi ne de ben.Offf ağzımı açıyordum ama ses çıkmıyordu."İyi de bu çok saçma" diye söylenmeye başladı iç sesim."Sanane onun kaşından gözünden ! Bilmem farkında mısın ama o senden bir yaş da olsa küçük ! Bak sakın hoşlanayım filan deme ondan ! Deli misin kızım sen !"
"Ne var ki canım öyle düşündüysem. Sonuçta ben bir tek onun mu kirpiklerini beğeniyorum. Yoooo.Birçok öğrenciminde kaşını gözünü seviyorum ve bunu onlara da söylüyorum.Her kaşı gözü güzel olandan hoşlanıyor muyum ben?"dedim.
Kendimi kendime savunuyordum.Ahh bence beni acilen tımarhaneye kapatmalılır !
İç sesim sordu "Pekii öğrencilerinden kaşı gözü güzel olanın karşısında da ağzını açtığında sesin çıkmıyor mu ?"
İyi yerden yakalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Tahıllı Mutluluk
Teen Fictionİki şey hayat boyu pişmanlık duymaya neden olabilir; -Düşünmeden yaptıkların, -Düşünüp yapamadıkların... Hele bir de ikisi de hayatlarında koca koca yerler kaplıyorsa ...!!!