Bölüm 24

133 31 8
                                    

Selaam canım okur🤗
Nasılsın?

Öncelikle bölümü biraz geç yüklediğim için özür dilerim. Ama şu aralar bir yandan vizelerim var bir yandan yazmaya çalıştığım bir makale üstüne bir de netleşmeden söyleyemeyeceğim ama olursa harika olacak bir projem var.

Tüm bu çalışmaların arasında aslında bölüm yayınlamayacaktım. Ancak öyle güzel mesajlar aldım ki yeni bölüm gelmesi için ve son bölüme gelen "yeni bölüm gelsin" yorumları...Beni öyle mutlu ettiniz ki tüm işimi bırakıp bölümü tamamladım😍
Umarım keyifle okursunuz🤗

Dipnot: Mediadaki yazıyı yolda yürürken gördüğüm bir matbaanın önünde görüp çektim. Akşam akşam gülümsetti 😊😍🤩

Kendine iyi bak, sağlıcakla kal 🤩

Sızı...
Sanırım tarifi en doğru kelime "sızı" kalbim için...

Bazen gözlerimi kapatıyorum.Birlikte dans etmeyi, kitap okumayı, bazense sessizce bakıştığımızı düşlüyorum. Hem büyüleniyor hem kendimden utanıyorum.Kötü bir şey yaptığımdan değil, unutmaya çalışırken onu daha fazla içime çektiğimden...

Sabah namazından sonra oturup biraz Kur'an okudum içimdeki sızının hafiflemesi için.Ardından aynaya baktım ve kendinden emin bir ses ile konuşmaya başladı iç sesim.

-Artık Seğmen yok.Artık Seğmen yok.Artık Seğmen yok.

Her kelimenin ardından biraz daha halsizleşiyor, gözümden yaşlar süzülüyordu ancak onları görmemek için sonuna kadar direndim.

Burcu aradı.Akşam konuşurken sesimin iyi gelmediğini ve hazırlanmamı,gelip beni bir yere götürmek için plan yaptığını söyledi.
İçimdeki sızıyı en iyi anlayan insanlardan biri olmasına karşın Seğmen'i ona anlatamamak beni haddinden fazla yoruyordu.Anlatsam beni yargılamayacak aksine yaslanacağım bir omuz olacaktı.Bunu biliyordum.Ama...
Anlatacak ne kalmıştı ki zaten?
Ne diyecektim?
Ne yaşanmıştı da neyi anlatacaktım?
Kendime anlatamadığımı ona nasıl anlatacaktım?
Keskin bir ses ile tüm gün evde olacağımı söyledim. Telefonu kapayıp kafamı yastığa gömdüm.

Tüm reddetmelerime aldırış etmemiş olacakki saat 8 de kapımdaydı ve beni yatağımdan çekeleyerek ayırdı.Heybeliadaya gideceğimizi ağzından kaçırdığında kardeşim bizimle gelmek için yalvarıp yakarmalara başladı.İçimdeki kardeş sevgisinden nefret etsem de gelmesini kabul ettim.Vapurda aynı adaya giden 2 ortak arkadaşımız ile karşılaştık ve birlikte takılmak için ısrar ettiler.Evden çıktığıma git gide daha çok pişman oluyordum.

Adada en sessiz, en kıytı köşe yeri bulup oturduk. Deniz gülümsüyor, üstüne sürtünerek bana yaklaşan rüzgarsa bir şiir fısıldıyordu.

Burcu ve ben dışındaki herkes kendini denizin serin sularına bıraktı.Burcu ise kendini beni konuşturmaya adayarak geldiği adada bir süre sonra bundan vazgeçerek yere uzanıp kitap okumaya başladı.Bende sandaletlerimi çıkarıp denizde yürüdüm.Su bana kendimi bildim bileli iyi geliyordu.Burcu'nun yanına döndüğümde bizim oturduğumuz kısmın yan tarafına bir grubun yerleştiğini gördüm.Şuracıkta bile rahat yoktu bana.!

Etrafa bakındım göç edebileceğimiz bir yer var mı diye ancak yoktu.Sessizce gidip yerime oturdum.Yanımızdaki grup sürekli bir şeyler konuşup kahkaha üstüne kahkaha atıyordu.Burcu onları oldukça sempatik bulsa da ben gıcık olmuştum.Sürekli bir şeyler yiyorlardı ve bize en yakın kısımda oturan esmer,kirli sakallı çocuk ısrarla her seferinde bana ikram ediyordu.Her defasında kibarca reddetsem de inatlaşıyormuşcasına asla ama asla pes etmiyordu.

Burcu acıktığını söyleyip markete gitti.Bende bir ağaca yaslanıp düşüncelere dalmıştım ki telefonum çaldı.Arayan Selindi.

Bana Seğmen'in  hala benden hoşlandığına dair şeyler duyduğunu söyledi. Neden ben her kendime "Seğmen'i unut" dediğimde biri ya da bir şey gözüme sokuyordu ki onu?

Tam Tahıllı MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin