Selam çok çok sevdiğim tatlı okurlarııımmm🤩
Sizi çok özledim😍Bu bölümü yazarken hem çok heyecanlandım hem de çok üzüldüm.Sanki olaylar yanıbaşımda yaşanıyormuş da ben müdahale edemiyormuşum gibiydi.Bazı yerlerde gözlerim doldu hatta bir kaç damla göz yaşı da akıtmış olabilirim🙈
Sizde de aynı etkiyi bırakacak mı çoook merak ediyorum😅Sağlıcakla kalın😘
İyi okumalar...
İşte yine oradaydı.Gizli yerimizde...
Sessizce izlemeye başladım.Elinde kalemle ara ara duraksayarak bir şeyler yazıyordu yeşil kalın kapaklı defterine.
Ağlamıyordu ama mutlu olduğu da söylenemezdi.
Yanına gitmeli miydim?
Ben olsam yanıma gelmesini ister miydim?
Yerimde kalıp izlemeye devam ettim.Öyle masum gözleri vardı ki onu kim nasıl üzmeye kıyabiliyordu.
Bir süre daha oturduktan sonra defterini kapatıp çantasına koydu.Telefonu çaldı kısa bir konuşmanın ardından kapatıp bu sefer kendi birini aradı.Heyecanla kiminle konuşacağını duymak için yanaşmıştım ki cebimden sesler gelmeye başladı.
Seğmen sese doğru dönmüş bakarken ben kızarmış bir suratla karşısında donup kalmıştım.
İç sesim kıkırdayarak "Ayıkla şimdi pirincin taşını Gülşah !" dedi.-Sen ne zamandır burdasın ?
Sesi sert çıkmıştı.
-Kim? Ben mi? Ben şimdi geldim asıl sen ne zamandır buradasın?
İçimden inanması için dua ederken bir yandan da ciddi ve meraklı gözükmeye çalışıyordum.
-Ben de az önce geldim.Neyse işin yoksa bizim çocukların yanına gideceğim sende gel demek için aramıştım seni.
-Olur.
Yavaş yavaş yürüyorduk.Etrafta bizde sessizdik.Nihayetinde bir kafenin önünde durmuş bize el sallayan Selim'i gördük.Sırıtarak bize bakıyordu.Seğmen ile tokalaşıp bana selam verdikten sonra içeri davet etti.Oturdukları masa oldukça kalabalıktı,çoğunu tanımıyordum ve şimdiden geldiğime pişman olmuştum.
Selim beni Seğmen'in iş yerinden yakın bir arkadaşı olarak tanıştırdı.Onlara biraz benden bahsetti.Ahh şu Selim o kadar konuşkan biri ki Seğmen ile bu kadar zıt olup böylesine harika dost olmaları enteresan ama güzeldi.Sempatik ve eğlenceli olduğu için ben de Selim'i çabucak benimsemiştim.Masadakiler yakın arkadaş oldukları için sürekli bir şeyler konuşup eğleniyorlar ve nezaketen arada bana da "Umarım sıkmıyoruzdur seni." diyorlardı.
İşin ilginç kısmı sıkılmamıştım.Çünkü her geçen dakika Seğmen hakkında yeni bir şeyler öğreniyordum.Onun hakkında en ilgimi çeken ona ilgi gösteren hiçbir kızla ilgilenmemesiydi.Oysa dışardan bakıldığında çapkın gibi duruyordu.Ben çapkın olmadığını biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu.
Selim "Birgün Seğmen ben ve Ali tramvaydaydık.Ali'nin hayranlıkla baktığı kız yanımıza geldi ve Seğmen'e bir gül ile bir kağıt verdi.Kağıtta adı ve numarası yazıyordu.Seğmen ne yaptı biliyor musunuz?" dedi elini kafasına koyup "Ahh aklı kıt herif" der gibi sallayarak.
Adının Buse olduğunu öğrendiğim bir kız cevap verdi.-Ali'ye verse kesin diğerlerini ekip kendini kızın yanına atardı ama konu Seğmen olunca emin olamıyorum.
Masadaki kıkırdamaların ardından Ali lafa atladı.
-Çok haklısın güzellik.Seğmen o fıstığın numarasını da gülü de çöpe attı.Kocakafalı hayatının hatasını yaptı.
Şu Ali'yi hiç sevmemiştim.
Adını bilmediğim biri Selim'e seslendi.
-Kardo şu kırmızı ferrarisi olan kadını da anlatsana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Tahıllı Mutluluk
Teen Fictionİki şey hayat boyu pişmanlık duymaya neden olabilir; -Düşünmeden yaptıkların, -Düşünüp yapamadıkların... Hele bir de ikisi de hayatlarında koca koca yerler kaplıyorsa ...!!!