Yeni başlangıçlar,
Yeni hayeller...Canım sevgili okur,
Severek okuman, okuduğunu benimsemen, sana ve hayatına dokunabilmesi dileğiyle...Çok seviyorum sizi 😍🤩
Yeni şehir yeni başlangıçlar...
Projenin başlangıç köyüne bavulla geldiğimde idealist ve her şeyin iyileşeceğine inanan ben altıncı köye geçerken aynı şeyi düşünüyor muydum sahiden?-Hayır. Gelmeyecek dediysem gelmeyecek hoca. Bitti.
-Beyfendi lütfen biraz makul olmaya çalışın. O kadar şey anlattım size. Bunların hiç biri bir anlam ifade etmiyor mu sizin için?
-Hocaaa. Sana git dediysem git. O gelmeyecek.
-Bu burada bitmedi.
Sinirle eve geri dönerken gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Bir bankta oturup çaresizce ağlamaya başladım.
Gece gündüz çalışmak yeterli değildi.
İç sesim tüm ciddiyetiyle "Anlaşılmak kolay değil. Unutma; karşındaki insanın seni anladığı kadardır anlattığın." dedi. "Hayır. Hiçbir kuvvet beni pes ettiremeyecek." diye söylendim iç sesime.
Benim kadar sinirli olan iç sesim söylenmeye devam etti( Onun siniri çocukların ailelerine değil bizzat banaydı. Aslında onun siniri daima banaydı.)Kendime, projeye güvenimin artması için evde istatistik yaptım. Şimdiye kadar yirmi yedi çocuğu okula döndürdüğümü yirmi üç anneyi ise gelişim kurslarına yazdırdığımı farkettiğimde öfkem biraz olsun azalmıştı. O kadınların gözlerindeki ışıltı beni onlardan daha çok mutlu ediyordu. Ama yetmediği daha fazlasının gerekli olduğu kafamda dönüp durdu hep. Ailelerin en büyük derdi geçim sıkıntısıydı. Bölgeler, şehirler değişiyor ama dertler asla değişmiyordu. Tabii bir de "çalışmaya adam lazım" mantığıyla dünyaya getirilen bir sürü çocuk... Birden kafamda çakan şimşekle oturup gelir gider tablosu oluşturmaya başladım.
-Muhtar bey merhaba. Müsait misiniz?
- Gel tabi hoca hanım. Şu bey lafını da bırak hele. Amca de bana bey de neyin nesiymiş.
- Ahmet amca ben bugün İstanbul'dan birkaç tanıdığımla görüştüm. Çocuklar ve aileleri için maddi destek alacağız. Bana buradaki ihtiyaç sahiplerini, gelirlerini, ihtiyaçlarını vs belirleyip liste olarak verebilir misin? Bu arada nasılsın diye sormayı unuttum. Nasılsın?
-Benim güzel yürekli kızım.
Duraklasadı. Yanlış bir şey söylemiş utancıyla konuşmaya devam etti.
- Kızım dedim ama istemezsen demem. Sevdiğimden dedim.
-Yok Ahmet amca de tabi. Sevinirim.
- Tamam o halde iyiyim çok sağolasın. Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim teşekkür ederim.
- Allah senden razı olsun kızım. Hızır gibi yetiştin buraya. Sen geleli çocukların da bizim de yüzümüz gülüyor.
-Allah senden de razı olsun amcacım. Ben sadece vesileyim. Rabbim ne derse o oluyor.
Sıcacık gülümsedi bana. "Keşke her muhtar böyle sevimli ve iyi yürekli olsa." diye geçirdim içimden Ahmet amcanın ısmarladığı çayı içerken.
Şehre inip sosyal hizmetler il müdürlüğüne ve ilçe sağlık müdürlüğüne uğradım. Sosyal hizmet uzmanları ile görüşmek, onlarla fikir alış verişinde bulunmak bana keyif veriyordu.
Ailelerin bilhassa da annelerin "fazla çocuk dünyaya getirme" arzusu üzerine konuşup aile planlaması üzerine eğitimler için anlaştım. Köylere gelip eğitim verilmesi ailelerin eğitim için şehre inmesinden daha mantıklıydı ve beni kırmayıp kabul etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tam Tahıllı Mutluluk
Novela Juvenilİki şey hayat boyu pişmanlık duymaya neden olabilir; -Düşünmeden yaptıkların, -Düşünüp yapamadıkların... Hele bir de ikisi de hayatlarında koca koca yerler kaplıyorsa ...!!!