Her sabah olduğu gibi güneş doğarken uyanmış ve mutfağa gitmiştim. Biraz taze nane çıkardım ve onları güzelce ezdim. Sonra da hazırladığım pankek karışımına damla çikoltalar ile beraber döktüm. Pankekleri hazırladıktan sonra iki tane kahve hazırladım. Birisi sade diğeri de şekersiz sütlü. Sade olan babamın diğeri benimdi. Garaja gittim. Her zaman ki gibi gece uyumamış ve sabaha kadar zırhları ile ilgilenmişti. Pepper için bir ara mola vermişti ama sonra dayanamayıp ona da bir zırh yapmıştı. Bu seferkinin bana ya da Morgan'a olmaması için dua ettim. Rhodey,Pepper,Peter.... evet sırada Happy vardı. Kendi kendime düşündüğüm şeye güldüm ve tepsiyi masaya bıraktım.
Fallon: Kahvaltı hazır.
Babam çok fena dalmıştı yine. Ama her zaman beni duyardı. Kafasını kaldırıp gülümsedi.
Tony: Zehirlenmem diye umut ediyorum.
Fallon: Bu Dawn ile yaptığımız icatlardan biri. Naneli damla çikolatalı pankek. Dawn çikolatalı istiyodu ben de naneli biz kavga ederken Connor ve Logan ikisini de karışıma döktü. Sonra bize de çok mantıklı geldi. Evet tadı görüntüsü kadar güzel.
Babam kahvelerden birini eline alıp bir yudum aldı yüzünü buruşturdu.
Tony: Nasıl içtiğimi unutmuşsunuz küçük hanım.
Fallon: Ya da siz yanlış kahveyi aldınız efendim.
Ukala bir şekilde sırıttım. Babam kahveye baktı ve bana verdi sonra kendi kahvesini alıp kocaman bir yudum aldı.
Tony: Sen ne zaman kahve içmeye başladın?
Fallon: İki yıl oldu.
Yüzünden bir gölge geçti.
Tony: Connor?
Fallon: Tüm grup içiyor ama Peter hala içmiyor. Geçen meyve suyu ile aşk yaşıyodu sağlıklı besleniyor çocuk.
Tony: Ne zaman büyüdün sen?
Fallon: Bilmem.
Tony: Güvenliğin için seni yolladım ama neredeyse her şeyi kaçırdım.
Ona sarıldım.
Fallon: Ben mutluyum baba. Hem çok da ihmalkâr olduğun söylenemez. Ultron olayında savaşırken benimle sohbet ediyodun. Ve Morgan doğarken beni görüntülü arayıp izlettin. Bu arada bilgin olsun bu 14 yaşında bir çocuk için uygun bir görüntü değildi.
Bana gülümsedi. Bu sırada uğraştığı şeye baktım. Masa da benim tasarladığım acayip tarz gece görüşü ve diğer her şeye sahip gözlükler vardı. Onlara bakmış olmalıydı. Ama asıl üstünde çalıştığı şey bir bileklikti. Bir saniye bu bilekliği tanıyorum ben.
Fallon: Sen bu tasarımları nereden buldun?
Tony: Getirdigin kutudan. Bu arada gözlüğün harika sadece kendin için mi yaptın?
Fallon: Herkese yaptım ama gözlüğün yaptığı analizleri sadece ben anlıyorum. Diğerleri amonyağı asit sanıyor. Şu an sadece ben kullanıyorum.
Tony: Peki ya bu bilezik? Dürüst olayım benim bile aklıma gelmezdi. Bunu neden kağıt üstünde bıraktın. Saatlerdir inceliyorum.
Fallon: Dawn için.
Tony: Enerji ihtiyacı?
Fallon: Gözlük ile aynı. Kablosuz bir şekilde bir ark reaktörüne bağlı olacak.
Tony: Kablosuz. Nasıl mümkün...
Babam etkilenmiş gibiydi. Bana bakıp gururla gülümsedi.
Tony: Benim ve babam sayesinde insanlar Stark ismini biliyor. Ama bir gün kızım senin sayende herkes Fallon Maria Stark'ı bilecek. Wakanda'da bile. Onların vibranyum ile yaptıklarını sen kendin yapıyorsun. Sen benden ve babamdan çok daha zekisin.
Tony Stark birinin üstünlüğünü mü kabul etti. Vay be gerçekten süper zeki olmalıyım.
Tony: Şimdi bana açıkla bu bileziği.
Fallon: Dawn'ın bir sürü dövüş sanatında ne kadar yetenekli olduğunu biliyorsun. Bu bilezik Bucky nin silahı gibi. Sadece Dawn'ın çalıştırabileceği şekilde tasarladım. Ark reaktöründen mikroskopik boyutlarda milyarlarca parça çıkardım. Yani bağlantı kesilince de enerjisi olacak. O parçalar Dawn bileziği çevirdiği zaman istediği silah olacak. Nano teknolojiyi kullandığın gibi yani. Ama burada silahları ben kendim bileziğe yükledim. Kısaca reaktör parçalarına öğrettim de diyebiliriz. Şu an kırbaç, sopa ve kılıç oluyor ama....
Tony: Işın kılıcı gibi durması için mi ark reaktörü parçaları kullandın? Çünkü silahlar onlar kadar parlak olacak.
Fallon: Star wars'ı seviyorum beni yargılama. Ayrıca parlak olmaları iyi bir şey karanlık bir yerde ben gözlüğümle gece görüşü kullanabilirim, Dawn da bunları el feneri gibi kullanabilir. Hatta parçacıkların direk bilekliği sardığı bir modu da var. Sırf parlaklığını kullanabilmek için.
Tony: Ve zarif bir tasarım.
Fallon: Ailesi belli. Her zaman yanında belli olmayacak bir silah taşımalı. Aslında aynı teknoloji ile Selina için bileğe tam olan bir arbelet de tasarlamak istiyorum ama reaktör parçaları o kadar ayrıntılı şekillere giremiyor.
Tony: Ben yardım ederim sana o konuda. Ama önce bu bilekliği yapalım. Tasarımın tamam gibi duruyor.
Fallon: Gerçekten mi? Ben daha hazır olmadığını düşünüyordum.
Tony: Mükemmel duruyor. Güvensizliği bırak sen bir Starksın. Reaktörden çıkardığın o milyarlarca mikroskobik parçacık yanında mı?
Fallon: Kutumda.
Tony: O halde başlayalım çırak.
Bir anda gülümsemeyi bıraktım.
Fallon: Ağır ol yaşlı adam. Benim tasarımım benim çırağım.
Tony: Ben çırak olmam.
Fallon: Çok yazık ben de öyle.
Morgan: Ben olurum.
Arkamıza bakıp kapıdan gülümseyen Morgan'ı gördük. Tamam bu beklenmedik birr girişti. Pankekler ile dolu tabağı aldım ve ona verdim.
Fallon: İlk işin çırakcım bunları bitirmek. Meyve suyu ister misin yanında?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Legacies
FanficGitmiş olabilirsin baba. Dönmeyecek de olabilirsin. Dünyanın sana hala ihtiyacı olabilir. Kardeşimin de öyle. Merak etme mirasın hala burada. Natasha teyzeye de söyle gözü arkada kalmasın. Miraslarınız burada. Yarım bıraktığınız işi bitireceğiz.