~ PERCY JACKSON OLMAK ~

609 33 10
                                    

Her an kontrolü kaybedecekmişim gibi hissediyorum. Percy dışarıya çıkmak için epey çaba sarfediyor. Haksız da değil hani. Beni gerçekten çok zorluyor bu yüzden onu sakinleştirecek birşeyler bulmalıyım yoksa ortaya çıktığı an herşeyi mahfeder. Yol üstündeki kasabalardan birine uğrayıp ayna aldım. Ayna Percy ile iletişimimi sağlayacaktı. Uygun bir yer bulup aynayı çıkardım. Yüzüme tuttuğumda kızgın bir Percy ile karşılaşmam beni şaşırtmamıştı açıkçası.
- Bu surat çok çirkin. Hatırlatta kızgın ifademi takınmiyim.
- Komik olduğunu mu sanıyorsun ? Beni hemen buradan çıkar.
- Üzgünüm dostum şimdilik bunu unut bence.
- Nedenmiş o ?
- Çünkü çıkmana izin verdiğim gün karımı öldürmeye çalışacaksın.
Yüzünde anlamsız bir ifade oluşunca açıkladım.
- Helen ' den bahsediyorum Percy. Sen onunla Thomas ' ken evlendin. Yani benken.
- Peki onu neden öldürecek mişim ? Tamam sebeplerim var ama öldürmeyi düşünmüyorum.
Ona bunu söylememin bir sakıncası yoktu çünkü ortaya çıkmadıkça birşey yapamazdı.
- Kraken. Kraken ' i öldürmenin tek yolu Helen ' in kalbi. Sende onun kalbini almaya çalışacaksın. Ve karımı öldürmene izin vermem.
- Farzedelimki öyle olacak. Peki onu sonsuza kadar benden koruyabilecek misin Thomas ? Buna gerçekten inanıyor musun ?
Doğru noktaya parmak bastığı için sessiz kaldım. Haklıydı , onu sonsuza kadar içimde tutamazdım. Elbet ortaya çıkacaktı. Sonra aklıma Percy ' nin tek zayıf noktası geldi.
- Pekala. Çıkmak için uğraşmayı kesmezsen Annabeth ' i öldürürüm.
Percy ' nin ifadesi iyice sertleşmişti. Daha fazla üstüne gitmeden aynayı çantama koydum. Ancak tehtidimin işe yaradığı belliydi çünkü Percy çabalamayı kesmişti. O kızı çok sevdiği belliydi. Birkaç saatlik yolculuğun ardından Helen ' in amazonlardan aldığı saraya geldim. Barry beni görünce şaşkınlıktan kalakalmıştı. Kendini toparlayınca da sakinliğini koruyarak yanıma geldi.
- Burada ne işin var ?
- Karımın hayatını kurtarmaya geldim.
- Ne saçmalıyorsun Percy git buradan !
Orada oturup ona laf anlatacak zamanım yoktu. Onu kenara itip yürümeye koyuldum. Barry bağırarak peşimden geliyordu. Onu umursamadan taht odasına girdim. Sevgili karım , Helen tahtında oturmuş şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.
- Beni özledin mi karıcığım ?
- Burada ne işin var Percy !?
- Ben Percy değilim Helen Thomas ' ım. Senin Thomas ' ın.
- Ne saçmalıyorsun ?
- Bu uzun bir hikaye. Hayatın buna bağlı inan bana. Kraken çoktan ortaya çıktı. Kehanet gittikçe gerçekleşiyor.
Helen ' in yüzündeki ifadeyi görünce söylediklerimi kafasında tarttığını anlayabiliyordum.
- Sana neden inanayım ?
Çantamdan aynayı çıkarıp Helen ' in görebileceği şekilde yüzüme tuttum.
- Bak Percy orada.
Percy beni farkedince öfkeyle bağırmaya başladı.
- Çıkar beni buradan Thomas ! Seni pişman edeceğim !
Helen gülerek yanıma geldi. Percy onu görünce ifadesi öfkeyle karışık şaşkın bir hal aldı.
- Merhaba Percy.
- Ortaya çıktığımda bu kadar rahat olamayacaksınız !
Helen gülerken ben lafa girdim. Percy ' nin öfkeli halini iyi biliyordum ve bunun sonu iyiye gitmiyordu.
- Percy yakında çıkacaksın sabret. Sadece karımı öldüremeyeceğinden emin olana kadar bekle.
- Beni tanıyorsun Thomas. Eğer onu öldürme gibi bir amacım olursa buna kimse engel olamaz. Kehaneti değiştiremezsin. O ölecek. Ayrıca kehanetteki katil ben değilim.
Bunu gayet normal bir şekilde söylemişti. Ayrıca yalan olmadığı belliydi çünkü yalan söylese bunu anlardım. Katil o değilse kim peki ?
- Percy bana katilin kim olduğunu söyle bende seni serbest bırakayım.
Percy ' nin yüzünde çok iyi tanıdığım bir ifade belirdi. Beni köşeye sıkıştırdığını kendi de çok iyi biliyordu.
- O iyi biri değil Thomas. Seni kullanıyor.
Bu dediğine inanmamı mı bekliyordu benden ?
- Demek söylemiyorsun. Peki sen bilirsin. Annabeth ' in cansız bedenini aynada görürsün.
Cevap vermesine fırsat kalmadan aynayı çantama koydum. Bu onu epey kızdıracaktı ancak ağzından laf almanın tek yolu onu Annabeth ile tehtit etmemdi. Helen ' e döndüğümde kafasının içinde dolaşan tilkileri görebiliyordum.
- Helen ?
- Efendim ?
- Buradan gitmelisin.
- Aptal bir melezin beni öldürebileceğini mi düşünüyorsun ?
Ondan da başka birşey demesi beklenmezdi zaten. İnatçı , illa burnunun dikine gidecek.
- Kehaneti biliyorsun. İnat etme benimle gel , seni saklayayım.
- Beni düşündüğünü biliyorum Thomas. Ancak beni kendimden başka kimse koruyamaz , sen bile. Şimdi gidip melezlerin arasına sız ve katilin kim olduğunu öğren. Öğren ki onu kendi ellerimle öldüreyim.
Daha fazla konuşmadan dediğini yapıp yola koyuldum. Percy gibi davranmak benim için zor olacaktı çünkü görünüşümüz dışında aynı olan hiçbir özelliğimiz yoktu. Yolda başıma giren migren ağrısı Percy ' nin yakında ortaya çıkacağını işaret ediyordu. Ve bu benim için iyi olmazdı. Ortaya çıktığı an beni yoketmeye çalışacaktı. Bunun tek bir yolu vardı ve umarım Percy bunu öğrenmez. Kampa vardığımda üstüme doğrultulan mızrak ve okları görünce kahkaha attım. Percy ' de muhtemelen böyle tepki verirdi. Reyna yavaşça yürüyerek karşıma dikildi. Bir süre beni süzdükten sonra elini kaldırıp arkasındakilere işaret verdi. Bir anda etrafım boğazıma kılıç dayayan Percy ' nin arkadaşlarıyla doldu. Jason , Piper , Annabeth , Luke , Nico , Frank , Hazel... Say say bitmiyordu lanet olasıcalar. Annabeth ' e baktım. Onun Helen olduğunu hayal ederek baktım.
- Annabeth benim Percy.
Arkadan Hylla ' nın sesini duydum.
- Yalan söylüyor Annabeth inanma ona.
Hylla ortaya çıkıp karşıma geçti.
- Kim olduğunu iyi biliyorum Thomas. Ve nasıl yokolacağını da.
Bu kızı en kısa zamanda öldürmeliydim.
- Thomas ' da kim be !? Benim adım Percy Jackson. Annabeth benim inan bana. Lütfen.
Annabeth ' e yavru kedi bakışları atarken Hylla sert bir yumruk attı. Bu kızı öldürmeyi artık kutsal görevim olarak görüyorum.
- Hylla...
- Efendim ?
Benimle resmen dalga geçiyordu.
- Ölümün benim elimden olacak sürtük.
Kılıcımı çıkarıp Annabeth ' in boğazına dayadım. Tabi benim boğazımdaki altı kılıç daha korkutucuydu ancak bana zarar veremezlerdi. Bana zarar verirlerse Percy ' ye de zarar vermiş olacaklardı ancak benim önümde böyle bir engel yoktu. Annabeth ' i kolayca öldürebilirdim.
- Şimdi ! Herkes beni dinlesin ! Kehanetteki katilin kim olduğunu söylemezseniz Annabeth ölür ! Bir dakikanız var !
Annabeth kıpırdanınca kılıcımı iyice bastırdım. Bu sırada boğazıma tutulan kılıçlar da geriye çekilmişti. Bir süre bekleyince artık sabrım tükeniyordu.
- Ben sabırsız biriyimdir. Katil kim !?
Arkamdan bir ses yükselince kafamı oraya çevirdim. Ancak hata yapmıştım. Annabeth ona bakmadığımı farkeder etmez karnıma geçirdiği tekmeyle beni yere yapıştırdı. Toparlanamadan üstüme çöken ağırlık yüzünden kıpırdayamadım. İki güçlü el bileklerimi arkadan kenetleyip bağlarken elimden birşey gelmemişti. Annabeth yere çöküp kulağıma birşey söyledi.
- Sen Percy ' nin tırnağı olamazsın.
Üstümdeki kişi sıkıca ellerimi bağladıktan sonra beni ayağa kaldırdı. Bu aptal Jason nasıl bu kadar güçlü olabiliyordu ? Beni sürükleyerek önceden hazırlanmış bir kafese getirdiler. Jason kafese benimle birlikte girip ellerimi çözdü.
- Kaçmayı aklından bile geçirme.
Ufak uyarısından sonra ona attığım ölümcül bakışlara aldırmayarak kafesten çıkıp kapısını kilitledi. Hylla ' dan sonra öldüreceğim ikinci şanslı kişi Jason olacaktı. Saatler sonra artık kafesi tekmelemeye başlamıştım. Percy ' nin güçleri bende olsaydı neler yapmazdım ki ?
- Çıkarın beni buradan !
Bağırışlarıma kimse aldırış etmiyordu. Bu yüzden artık diğer kısma geçmeliydim. Cebimden Dalgakıran ' ı çıkardım ve ucunu karnıma gelecek şekilde tuttum. Bu aptallar kılıcın her seferinde cebime döneceğini bildiklerinden almaya uğraşmamışlardı.
- Percy ' nin canı çok yanacak ! Duyuyor musun Annabeth !? Az sonra onun bedenini yaralayacağım !
Annabeth içeriye dalınca yüzümde sinsi bir gülümseme belirdi.
- Eğer öyle birşey yaparsan seni mahfederim !
- İzle ve gör.
Kılıcı ufacık bile çekinmeden karnıma soktum. Bu beden bana ait değildi ancak yine de çok acıyordu. Percy ' nin de aynı acıyı hissettiğini biliyordum. Ben kanlar içinde yere yığılırken Annabeth yardım çağırmaya gitmişti. Birkaç bağırış eşliğinde gözlerim kapanırken yerden havalandığımı hissettim. Muhtemelen beni revire taşıyorlardı. Bir anda herşey grileşti ve Percy karşımda belirdi. Yüzünde tuhaf bi ifade vardı.
- Bana ne yaptın ?
- Bedenin biraz zarar görmüş olabilir. Abartılacak birşey değil.
- Buradan sonra yola benim devam edeceğimi biliyorsun değil mi ?
Doğru söylüyordu , onu sonsuza kadar içimde tutamazdım.
- Percy benim sana ve arkadaşlarına zarar verme gibi bir niyetim yok. Tek istediğim sevdiğim kadının hayatta kalması.
Yüzündeki yumuşak ifadeyi görünce beni anladığını anladım.
- Thomas Helen senin sevgini haketmiyor. Bak onun tek amacı güçlenmek için yanındakileri kullanmak. Beni kullandı , şimdide seni kullanıyor. Buna izin verme.
Percy ' nin söylediklerine bir yanım inanırken diğer yarım inatla reddediyordu bunları. Gri ortam değişirken uyanma vaktinin geldiğini anlamıştım ve geri dönecek gücüm yoktu. Yola Percy devam edecekti. Gitmeden ona son birşey söyledim.
- Lütfen ona zarar verme.
Bana anlayışla bakıp kayboldu. Ortam yeniden grileşirken öylece zamanın akmasını bekledim. Percy ' yi tanıdığım kadarıyla şimdilik Helen ' e birşey yapamazdı. O iyi biriydi ve bunu en kötü zamanlarda göstermesi bazen başına dert açıyordu. Aslında şuan onun gitmesi iyi oldu. Yaranın acısını çekmek istemem doğrusu.

Bu bölümü yazarken neden bu kadar zorlandığımı bilmiyorum.

Size bir sorum var ;
Sizce Thomas karakteri nasıl biri ve hikayede varlığı devam etmeli mi ?

PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin