Karakorsan ' ın benimle olan uyumu harikaydı. Kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim.
- Daha fazla yükselemez miyiz ?
* Aslında kolay patron ama tanrı Zeus ' un gözüne bir kez battım. İkincisi için beni uyarmıştı. *
Gülümsedim.
- Tamam dostum.
Bir süre daha uçtuktan sonra zihnimde bir görüntü belirdi. Yaşlı bir adam teknesiyle balık tutuyordu. Neden böyle birşeyin aklıma geldiğini merak ederken Karakorsan konuştu.
* İhtiyar Sam amcayı gördün demek. *
- Nerden bildin ?
* İnci ile ilgili gördüklerini bende görüyorum patron. *
- Peki ben bu amcayı neden gördüm ?
* Ondan almamız gereken bir emanet var. *
Daha fazla soru sorup kafamı karıştırmadan uçuşa devam ettim. Birkaç saat sonra sabaha karşı hava aydınlanırken sahile vardık. Görüntüde Sam amca balık tutuyordu. Muhtemelen şuanda denizdeydi. Karakorsan ' ı orada bırakıp suya atladım. Bazen Poseidon ' un oğlu olduğum için seviniyorum. Kıyafetlerim ıslanmadan ve nefes alarak suyun altında yüzerken ileride bir tekne gördüm. Tekneye doğru yüzerken karşıma bir köpek balığı çıktı. Normal bir insan muhtemelen şuan kalp krizi geçiriyor olurdu. Ancak Poseidon ' un oğlu olan ben gayet sakindim. Köpek balığı bana birşey söylerken dediklerini anladım. Bu özellik bazen başıma bela oluyordu.
* Kimsin yabancı ? *
- Sam adındaki bir adamdan alacağım bir emanet olduğu söylendi.
* Sana neden güveneyim ? *
Burada durup balığa laf anlatmak zaman kaybından başka birşey değildi. Balığın beklemediği bir anda sandala doğru yüzmeye başladım. Sonra birden bir su dalgası beni çarptı. Sandalın tersine doğru birkaç metre sürüklendikten sonra köpek balığı tekrar önüme geçti.
* O kadar kolay mı sandın ? *
- Aslında evet.
Birkaç denemem daha suda sürüklenmemle son bulmuştu.
- Söylesene buradan geçmek için ne yapmam gerekiyor ?
* İşareti taşıyorsan geçebilirsin. *
Ne işareti olduğunu düşünürken aklıma doğum lekem geldi. Tişörtümü sıyırıp doğum lekemi gösterdiğimde köpek balığı başını eğip kenara çekildi.
* Geçebilirsiniz efendim. *
Açıkçası bunu beklemiyordum. Uzatmadan sandala doğru yüzmeye başladım. Sandala tırmandığımda yaşlı adam hiç istifini bozmadan balık tutmaya devam etti.
- Merhaba siz Sam amca olmalısınız.
Balık tutmaya devam ederek konuştu.
- Kimsin ?
- Percy Jackson , Poseidon ' un oğluyum. Sizden almam gereken bir emanet olduğu söylendi.
Adam yüzünü bana dönüp gülümsedi.
- Doğru evlat. Birgün geleceğini söylemişti.
- Kim ?
- Boşver. Geç otur.
Sandalın diğer ucuna oturup adamı izledim. Yanında duran kutuyu alıp içinden birşey çıkardı. Bu bir resimdi. Resimde kucağındaki bebeğe gülümseyen bir kadın vardı. Kadının siyah dalgalı saçları ve kusursuz beyaz teni dikkat çekiyordu. Üzerindeki beyaz elbise ve başındaki taç onu tanrıça gibi gösteriyordu. Resime dalıp gitmişken yaşlı adam konuşmaya başladı.
- O kadın yaşam tanrıçası Elyana. Kucağındaki bebekse...
Başımı kaldırıp ona baktığımda devam etti.
- Kucağındaki bebek sensin.
- Ne ?
- Resimdeki bebek sensin evladım. Tanrıça Elyana yıllar önce bana bu resmi verdi. Ve bana birgün bu bebeğin emaneti almaya geleceğini söyledi.
- Bütün bunlar ne anlama geliyor ? Tanrıça Elyana ile ne ilgim var ?
- Benim bildiklerim bu kadar. Tanrıça bu resim sayesinde onu bulmanı istedi. Aradığın şey ondaymış.
Demek siyah inci ondaydı. Ancak bu resim ne anlama geliyordu ? Yaşlı adam balık tutmaya devam ederken suya atlayıp karaya doğru yüzdüm. Bütün bunlar Tanrıça Elyana ile ilgiliydi. Hem inciyi hemde onu bulup bütün bunların nedenini öğrenmeliydim. Karakorsan ' a yemek verip ağacın altına oturdum. Bu resim tanrıçayı bulmamı sağlayacaktı. Resme dikkatli baktığımda birşey farkettim. Arkadaki ağaç San Andrea Körfezindeki ağacın aynısıydı. Emin olunca Karakorsan ' a binip havalandım. Bir saat içinde körfeze varmıştık. Hava yavaştan kararırken Sam amcanın yanında çok oyalandığımı anladım. Yere indiğimde Karakorsan çalılardaki meyvelerin yanına gidince bende resimdeki ağacı aradım. Birkaç dakika içinde çabucak bulmuştum. Ağacın önüne geldiğimde etrafta kimse yoktu. Havada iyice kararırken önümü görmekte zorlanıyordum. Ayağımda hissettiğim sürtünmeyle geriye gitmeye çalışsamda olmadı. Sarmaşık gibi birşey ayak bileklerime dolanıp beni toprağın altına çekti. Sanırım bulmaya geldiğim şey beni bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILAR
RandomDikkatle tavanda asılı duran bedeni izledim. Belki saatlerdir izliyordum ama bir türlü ayıramıyordum gözlerimi. Her an bir yaşam belirtisi gösterebilecekmişçesine merakla bekliyordum yerimde. Ufacık kalbim hiç yokmuşçasına kaldırmıştı bu acıyı. Kar...