Zindandaki bekleyiş her geçen saniye umutları tüketiyordu. Annabeth ' in ise tek düşündüğü boynundaki kolyenin ona nasıl bir yardımda bulunacağıydı. Karanlık zindanda kolyeyi net olarak göremese de zamanı geldiğinde nasıl kullanacağını bileceğinden emindi. Başını kaldırdığı an Rüya ' nın dikkatle kolyeye baktığını farketti.
- Ne old-
Rüya ' nın onu susturmasıyla iyice şaşırmıştı. Birkaç saniye içinde Rüya ' nın kolyeyi boynundan çekip koparmasıyla sinirlenmeye başlamıştı.
- Bu kolyeyi nerden buldun ?
- Percy gönderdi.
- Tanrılar aşkına bu kolyede Olimpos madeni var !
- Emin misin ?
- İçindeki gücü hissedebiliyorum.
Annabeth oldukça şaşkın ve sevinçli hissediyordu. Yosun kafalı sevgilisi nihayet iyi birşeyi akıl edebilmişti. Olimpos madeni onu taşıyan kişiye geçici yenilmezlik verirdi. Birnevi vücut yara almaz ve yorgunluk hissetmezdi.
- Dene hadi.
Rüya ' nın dediğine uyarak zindanın demir parmaklığına sert bir yumruk attı. Bunu yaparken başını başka tarafa çevirmişti çünkü işe yaramazsa kırılmış elini görmek istemiyordu. Ancak beklediğinin aksine hiçbir acı hissetmemişti. Rahatlamış bir nefes vererek başını demir parmaklıklara çevirdi. Gördüğü manzarayla ağzı balık gibi açılırken zindandaki diğer yüzlerde aynı şekilde bir Annabeth ' e birde yerinden çıkıp yere düşmüş demir parmaklıklara bakıyordu. Annabeth vakit kaybetmeden şaşkınlığını üstünden atıp zimdandan çıktı. Rüya ' da peşinden hızla çıkarken beklemeden diğer kafeslerin demir parmaklıklarını yerinden söktü. Neredeyse 15 dakikaya herkes özgür kalmıştı. Dışarıdan yaklaşan ayak sesleri oldukça net bir şekilde duyuluyordu ve Annabeth bu zamana kadar gelmemelerinin garip olduğunu düşünüyordu. Büyük zindanın devasa kapısı yavaşça açıldığında boş kafesleri ve onlara saldırmak için atakta bekleyen Molyera ' lıları gören Zarkan askerleri panikle geriye çıktılar. Zira Molyera ' lıların onlara olan ölümcül bakışları bir miktar korkmalarına neden olmuştu. Aralarından biri " kaçıyorlar " diye bağırırken Molyera askerleri hırsla düşmanlarının üstüne atıldılar. Annabeth ' te bu sırada kenarda olan biteni izleyen Molyera kralının yanına gitmişti.
- Şuanda Zarkan ' lıları gezegenden kovacak güce sahibiz. Benim önerim Zarkan kralını esir alıp oğlunuz ile pazarlık etmek.
- Yaşlı beynim böyle planlar kuramayacak kadar güçsüz Annabeth, sana güveniyorum. Ve bunun sonunda ne olursa olsun ay taşını alacaksın. Bunu sonuna kadar hakettin.
- Rüya kolyenin gücünü büyüyle diğerlerine klonlayabilir misin ?
- Sanırım evet.
Rüya beklemeden dediğimi yaparken askerlerin bir kısmı da gelen nöbetçilerle uğraşıyorlardı.
- Acele et.
- Bitmek üzere... Ve... Bitti.
- Herkes beni dinlesin. Şuanda vücudunuz hiçbir şekilde yara almayacak ve yorgunluk çekmeyecek. Bu sınırlı bir güç ve iyi değerlendirin.
Askerler savaş nidalarıyla sarayın koridorlarına dağılırken kolyenin gücü sayesinde önlerine çıkan herkesi alt edebiliyorlardı. Saray yavaş yavaş tekrar Molyera ' nın kontrolüne geçerken kolyenin gücünün büyük bir kısmı azalmıştı. Bu saatten sonra güçlükle kalan Zankar ' lıları alt etmiş ve kralı esir almışlardı. Herşey tıpkı Annabeth ' in umduğu gibi gidiyordu ve bu içine uzun zamandan sonra bir su serpiyordu.
Molyera büyük kayıplar vererek savaşta galip gelmeyi başarmıştı. Kral Epirus söz verdiği gibi ay taşını ve yanında birkaç hediyeyi Annabeth ' le Rüya ' ya vermişti. Annabeth geri dönecek olmanın heycanıyla yerinde duramıyordu ve gördüğü kadarıyla Rüya ' nın durumuda ondan farksızdı. Rüya Annabeth ' ten ufak bir baş sallaması alarak ay taşıyla geçidi açacak büyüyü başlattı. Çok geçmeden geçit bir anda karşılarında belirmişti. Rüya sevinçle Annabeth ' e sarılınca Annabeth ' in fırtına grisi gözlerinden ufak bir sevinç yaşı döküldü. Artık dönme vaktiydi. Ve birkaç dakika içinde oğlu ve sevdiği adama kavuşacaktı. Rüya ondan ayrıldığında beklemeden beraber geçitten geçtiler. Diğer taraftan çıktıklarında biraz korkulu birazda endişeli yüzler görüş açılarına girdi. Annabeth ' in gözleri anında o çok sevdiği deniz yeşili gözleri bulmuştu bile sonrası ise hasretle birbirlerine sarılan bedenler ve sonunda huzur bulmuş ruhların sonlanan saklı acılarından kalan tatlı sızıydı...Hiç böyle yumuş yumuş bir final yapmamıştım kısmet saklanan acılaraymış. Bundan önceki bölümde yeni bölüm soran okuyucuma çok teşekkür ediyorum onun sayesinde ilhamım geldi ve finali yazabildim. Umarım beklentinizi karşılar 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERCY JACKSON : SAKLANAN ACILAR
RandomDikkatle tavanda asılı duran bedeni izledim. Belki saatlerdir izliyordum ama bir türlü ayıramıyordum gözlerimi. Her an bir yaşam belirtisi gösterebilecekmişçesine merakla bekliyordum yerimde. Ufacık kalbim hiç yokmuşçasına kaldırmıştı bu acıyı. Kar...